- 1202 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
ZAMANSIZIM!!!
zamansızım...
sirenler kesiyor sesini,
içimdeki martıların.. (gülay soysal)
Küçük kız en masum bakışlarını , üzerini değiştiren annesine çevirmişti. Kızının kendisinden bir şey isteyeceğini bu bakışlardan anlardı annesi. Küçük kızın istekleri bazen bir bardak su olurdu, bazen diğer kanaldaki çizgi filmi izlemek. Büyük isteklerden yoksun bir hayattı annesinin ona sunabildiği.
Camlarından ışık girmeyen küçük evlerinde, akşam yemekleri sessiz sedasız yenir, sabah kahvaltıları hüzünlü geçerdi. Hüzün.. bu ışık girmeyen evin her tarafına sinmiş bir duyguydu.
Anne masum bakışlarını üzerine çevirmiş olan küçük kızına baktı uzun uzun.. içine yine aynı acı çöktü.
- bir şey mi söyleyeceksin bana?
- Yok. Dedi küçük kız.
Annenin içindeki acı daha da büyüdü. Bugün küçük kızının doğum günüydü. Bu küçük armağan , rahminde filizlenmeye başladığında , çocuk sayılırdı. Bir çocuğun ürkekliğini yaşadıysa da ilk başlarda bir mucize gibi karşıladı bebeğini kollarında tutmayı. Tam altı yıl önce hayatına doğan ışık olmuştu küçük kız.
---O---
Haberlerden nefret ediyorum. Dayanamıyorum izlemeye. Ölümler haber oluyor bir tek. Bugün çocuk bayramı.. ve uzak bir ülkede bombalar patlıyor, çocuklar ölüyor , çocuk bayramında.
Heyyyyyy insanlıkkk! Durdurun bu savaşları. Bugün çocuk bayramı! Çocukları öldürmeyin bugün. Bırakın sadece bir gün, tek bir gün çocuk olduklarını anımsasınlar!
---O---
Küçük kız dilinin ucuna gelen isteği yutkundu. Nasıl isterdi , işten yorgun argın gelen annesinden bunu? Acıyla baktı annesine.
Annesi, kendisine acıyla bakan kızına çevirdi ıslak bakışlarını. Daha maaşta alamamıştı. Oysaki on gün önce alması gerekiyordu maaşını. Eğer maaşlar gecikmeseydi kızına ilk bebeğini alacaktı, doğum günü hediyesi olarak. Hani iki sokak arkadaki mağazanın vitrinindeki kızıl saçlı bebeği beğenmişti ya kızı. Hani ne zaman parka girseler o oyuncakçının önünden geçip , bebeğe bakmak için yolu uzatıyordu ya küçük kız. İşte oyuncakçı vitrinindeki , o kızıl saçlı bez bebeği alacaktı kızına. Oysaki şimdi, ses çıkartmıyor anne. Unutmuş gibi davranıyor kızının doğum gününü.
Küçük kız bir daha baktı , düşüncelere dalmış annesine.
- anne!
- Efendim?
- Bir şey isteyebilir miyim senden bugün?
- Elbette isteyebilirsin.
- Anne, beni o oyuncakçı dükkanının önüne götürebilir misin?
Annesi bir daha bir daha acılara battı.
- neden?
- Bugün biraz daha uzun bakmak istiyorum o bebeğe.
- Ama kızım dükkan kapanmıştır çoktan. Bak saat çok geç oldu.
- Tamam işte. Daha uzun bakabilirim şimdi.
cebindeki paranın miktarı geldi kadının aklına. O parayla bir hafta daha geçinebilirlerdi en çok. Ve o kızıl saçlı bebek cebindeki paradan çok daha fazlası tutuyordu. Kadın kızına baktı dalgın dalgın. Sadece bakmak istiyor, bakmakla yetiniyor. Diye geçirdi aklından. Kızının bu kadar küçük yaşta bu kadar olgun olmasından bir kere daha rahatsız oldu.
- elbette gideriz. Gel hadi üzerini giydireyim.
- Canım annem. Teşekkürler.
- Canım kızım.. dedi saçlarını koklarken kızının. (Canım kızım. Asıl sana teşekkürler.)
---O---
Daha fazla çocuk cesedi görmemek için televizyonu kapatıyorum. Elimde sigaram, balkona çıkıyorum. Serinlemeye başlamış hava. İçim bunalıyor bu gece. Yerimde duramayacak kadar içim bunalıyor. Sigarımı belli belirsiz söndürüp alalade giyinip , dışarı atıyorum kendimi.
Evimin önündeki çocuk parkının önünden geçerken bütün liderlerine dünyanın, küfürü basıyorum.( …) çocukları .. öldürüyorsunuz bütün çocukları. Çocukları öldürerek bütün dünyayı ele geçireceğinizi öğretmiş size ananız. İşte bundan ananıza da gitsin bu küfür.
---O---
Küçük kız heyecanla çekiştiriyor annesinin elini. Daha hızlı yürümeleri için. Ama annesi onun yorulmasını istemediğinden en çok, ağır adımlarla ilerliyor.
Dükkanın önüne geldiklerinde sevinçle ellerini çırpıyor küçük kız. İşte tam da bu anda anlaşılıyor ,küçük olduğu. Kısacık ömrü boyunca hiç şimarmamış olan küçük kız neredeyse tamda şimdi, mutluluktan şimaracak.
Bebeğin durduğu vitrinin önüne geliyorlar. Uzun uzun bakıyorlar vitrine. Ama gözleri bulamıyor kızıl saçlı bez bebeği. Yahu tam da burada duruyordu oysa, daha bu hafta sonu. Tam şurada , oyuncak kahve fincanlarının yanında duruyordu. Sanki biraz sonra kahve içmeye başlayacakmış gibi. Şimdi, ise onun durduğu yerde sarı saçlı porselen bir bebek ikamet ediyor.
Küçük kızın gözleri doluyor. Ama yok ağlamaz o. En son ne zaman ağladı bu kız? Diye düşünüyor annesi. O ağlamaz.. ama anne ağlamaya başlıyor. Kabanının cebindeki eline bir hafta boyunca geçinmek zorunda olduğu son parası geliyor. Parayı çıkarıyor cebinden, midesi bulanıyor.
---O---
Yolda yürürken sigara içen kadınlar hep bir tiksinti uyandırırlar bende. Ama bu gece kimsecikler yokken sokakta ,bir sigara çıkarıyorum. Ohhh açık havada , yürürken sigara içmek ne kadar keyifliymiş..
Küçük bir kıza takılıyor gözlerim. Bir vitrinin önünde durmuş öylece bakıyor sadece. Yanında annesi .. küçük kız, yeniden savaşları getiriyor aklıma. Midem bulanıyor.
Sonra gözlerim ilerdeki çöp konteynırını karıştıran bir gence kayıyor. Gecenin bu saatinde çöp mü topluyor yahu bu çocuk?
Küçük kız tutamıyor göz yaşlarını daha fazla.
- hadi gidelim kızım.
- Ama anne tam burada duruyordu değil mi?
- Evet ama demek ki kaldırdılar.
- Ya biri aldıysa?
- Olur mu kızım bir sürü vardır daha o bebekten.
Asla sahip olamayacağını bildiği bebeğin bir başkası tarafından alınmış olma ihtimali çok üzüyor küçük kızı. Midesine bir sancı giriyor. Yaa tam buradaydı işte.. yok ama şimdi.
Kadın gözlerini kaçırıyor küçük kızdan. İşte tamda bu anda, yanından hızla geçen gençle göz göze geliyorlar.
Genç çocuğun gözleri korku dolu.. ilk bunu fark ediyor kadın. Sonra gözleri acı dolu olan kızına dönüyor yeniden.
---O---
Genç çocuk hızlı hızlı yürürken bir den küçük bir kız fark ediyor kaldırımda. Kızın annesi ile birkaç saniye gözgöze geldikten sonra yeniden kıza çeviriyor bakışlarını. Küçük kızın ağladığını görüyor. Kim bilir ne için şimarıyor annesine? Diye geçiriyor aklından. Sonra küçük kızın koltuk değneklerine çarpıyor gözü. Bir tokat etkisi yaratıyor bu genç çocukta.
---O----
- günaydın Türkiye. önce başlıklar…
- dün gece kimliği belirsiz bir kişi tarafından (……) da ki bir çöp konteynırına bırakılan zaman ayarlı bomba sonucu (….) isimli genç bir kadın , (….) (…) isimli bir anne kız hayatını kaybetti. Ve bir çok iş yeri maddi hasara uğradı.
Heyyyy insanlık size diyorum!!!!
Bugün çocuk bayramı yahu!!
"
YORUMLAR
ne yazıkki bugün bayram diyemiyoruz..
2000 yılından beri biriktirdiğim bir dergi arşivim var evimde..
dün akşam bir konu üzerine yapmam gereken bir araştırma için baş vurdum arşivime..
bir fotoğraf çıktı karşıma.
yer ırak..
2 gün sonra çocuk bayramı..
çöp konteynırının arkasında siyah saçlı saçı başı birbirine girmiş bir adam.. gözlerinde korku.. dehşet..
hemen arkasında oğlu.. oğlunun bedenine bedenini sier etmiş..
küçük erkek çocuğu ağlıyor.. erkeklerede yakışıyor gari ağlamak.. insanca..
alttaki fotoğraf şöyle..
adam ve çocuk ölmüşler..
2 gün sonra çocuk bayramı..
ve insanlık çocuklar için yarattığı bayramlara bile sahip çıkamıyor.. çocuklarınada..
içim acıyor..
acımakla kalıyor.. ee br şey yapmalı.. haksız mıyım.. bir şey yapmalı. savaşları ve dökülen kanları durdurmalı.. çocukların şeker yiyebilmesine izin verilmeli..
en azından ölmeden önce
''bugün bayram!
erken kalkın çocuklar...'''
peki zamansız/zamanlı o küçük kız/çocuk(lar) kalkabilecek mi?
yahû nerelere gitmişim ben..
gülelim eğlenelim değil mi?
renk renk balonlar, beyaz güvercinler uçuralım..
da nereye/niye gittilerini de üzerlerine yazalım bari..
tebrikler, teşekkürler yazı için..
sizi okumak keyif/ayrıcalık...
sevgimle kalın..
İnsanlığın portresi ve oluşturduğu çelişkiler, bu kadar sade, bu kadar akıcı ve bu kadar anlamlı, başka türlü nasıl anlatılabilir di? İnsanlığın içinde bulunduğu durumdan, payıma düşen sorumluluğu, yazınızın her satırında hissettim ve etkilendim. Teşekkürler. Saygıllarımla.