0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
89
Okunma
ALLAH KULLARINI YÜCELTİR
Allah kullarına dini onları yüceltmek için saygın bireyler olmalarını sağlamak için göndermiştir. Kulları ise alışkanlık haline getirdikleri hepimiz Müslümanız derler hepimiz kardeşiz türküsü söylerler. Baktığımız zaman toplumun yapısına maalesef din dışı yaşamın sürdürüldüğünü görüyoruz. Hırsızlıklar almış başını gidiyor. Sapıklıklar sokaklarda kol geziyor. Toplumun içinde ırkçılık yapılırken neredeyse çoğunluk kendi kimliğinden bir haber.
Eğer gerçek İslam’a inanıp Müslümanım diyorsan ezilenlerin zulme uğrayanların yanında olmalısın. Zalimlere ülkeyi soyanlara, hak ve hukuku kendi çıkarları için kullananlara imkânın kadarında bile olsa dur demelisin. İnsanların şerefiyle oynanması, toplum içerisinde aşağılanması, hakarete uğratılmaları durumunda bu şirretliklere uğrayanların yanında yer almalısın. Haksızlığa uğrayanların hakkını çekinmeden savunmalısın.
Namusu ile çalışıp kazanana, helalından geçimini sağlayanların, ekmeğine göz dikenlerin ahlaksızlıkları ile mücadele vermelisin. Adaletle yaşamaya çalışan, onuruyla çalışıp hayatını devam ettirenlerin her zaman yanında olmalısın. İnsanlık ideallerine ve değerleri sahipliği ile yaşamını sürdürenlerin her zaman yanında olmalısın. İşte gerçek Müslümanım demek bu durumda mümkündür yoksa gazel okumayla inançlar değer ifade etmez. İnanç ve imanın temeli böyle güçlendirilir. Bu davranışların sağlanması içindir ki Allah dini insanları yüceltmek için kullarına göndermiştir.
Bizlerin toplumunu oluşturan Türkler Müslümanım derken geçmişten gelen Şamanizm kültürünü de dinselleştirmişlerdir. İnançlarına sokuşturdukları bu kültür geniş coğrafyalarda göze batacak kadar sürdürülüyor. Birey olarak İslam’a uyan her yaşam biçimi uygun olarak kabul görür. Şaman kültüründe sabretmeyi bil denilirken devamlı olarak da katlanıp kalınmamalı der.
Ne deniyor Şamanizm de eleştir, sorgula doğruyu bulmaya çalış ama hakaret ederek başkalarını da suçlama. Eğer bir ihtiyacın var ise olandan istemeyi bil. İsteğin yerine getirilmediği zaman ısrarcıda olma. Her zaman fedakâr olmaya çalış. Fedakâr olacağım diye de kendini feda etmemeye gayret göster. Dünü veya geçmişi unutma. Genel olarak geçmişe ve hatta kendi geçmişine de saplanıp kalma. Sevdiklerine devamlı bağlı kalmaya çalışırken sakın biat etme. Biat ederek onların her dediğine uyarak kendini köleleştirme. İşte bu Şamanizm öngörüleri insanlığı yücelten birer adalet ve ahlaki değer ölçüleri gibidir.
İnsanlar fakirleştirilmiş, ekmeğe muhtaç duruma düşürülmüş işte o toplumda gerçek manada dini inanç ve ima yoktur veya istenilen düzeyde değildir. Müslümanlar açken değil tüm insanlık âlemi açken ayrım yapılmadan yoksulluk içinde çalışılıyor ise hiç kimse milyonlarca bedelle yapılan camilerin, kiliselerin ve havraların kimseye zerre faydası yoktur. Bilhassa Müslüman geçinen ülkelerde gösterişe kaçan mabetlerin ve tapınakların hele ki israfa dayalı inşa edilen camilerin de hiç kimseye inanç açısından getirisi yoktur.
Ne yazık ki ülke genelinde cami görevlileri de vaaz ve hutbeleri icra ederken siyasi otoritenin hazırladığı görüşlere göre cemaate sunulur oldu. Bir çeşit siyasi otorite lehine propagandaya dönüştü dini sunumlar.
İslam dini bir yaşam ve ülke yönetiminin adaletle ve aklın kullanılması ile devamı içimdir. Toplum içinde bireyin yaşamı boyunca uyacağı insanlık değerlerine yol gösterici olarak bireyi uyarır. Allah kullarına seslenip yüceltilmeleri için şöyle sesleniyor. Durumunuz müsait olduğu fakiri doyurun diye öğütlüyor. Müslüman olarak insanlara bakıyoruz Allah’ın bu emrini yerine getirmekten ziyade ondan istiyorlar. Allah’ım fakirleri doyur diye ona sesleniyoruz. İşin tam aksini yerine getiriyoruz.
Yine Allah kullarına diyor ki yetimlere bakınız, koruyunuz, kötülüklerden sakındırınız diyor. Allah biz insanlara emrederken yine bizler tam aksini yaparak bunun yerine getirilmesini Allah’tan istiyoruz. Bu emri üstümüze alınmıyoruz ve Allah’ım yetimleri koru diye dualarda bulunuyoruz.
Allah insanlara yaşlılara düşkünlere yardımlarda bulunun destekleyin derken bizler ise biz Allah’tan talep ediyoruz. Bu gibi anlaşılması mantık dışı Allah’ın emirlerini yanlışmış gibi rotalara sokuyoruz. Ne garip inanç ve iman anlayışımız var ki biz kullar olarak O’un emirlerini ters emre çevirip istiyoruz. Kendimizin yapması gerekeni Allah’a havale ediyoruz. Ondan sonra da Müslümanız diyerek övünmekten geri kalmıyoruz. Bu ve benzeri yapılmasını gerektirenleri inanarak yaparsak ki Allah’ın bizleri yüceltmesini kazanmış olalım.
Medeniyetin nimetlerini benimseyip özümlenmemiş olan toplumların kendi toplumlarına ve diğer toplumlara da verebilecekleri hiçbir değer taşıyan birikimleri yoktur. İnsanlık yatarına da faydalı kültürel birikimlerinden de fakir kalmışlardır. Müslümanım diyen ülkelerin bu günkü yapıları böyle kalmıştır ve hiçbir medenileşme de görülmemektedir. Zaten birbirleri ile Allah nidaları atarak savaş halindelerdir.
Müslümanım demek Hz. Muhammet öncesi ve sonrası Arap toplumunun kültürünün gelenekleri, örfleri, adet ve göreneklerini itirazsız kabullenerek onu din zannetmek değildir. Çünkü İslam insanlık âlemi için evrensel olması gerekir. Müslümanlık din değildir. İslam dininin Hz. Muhammet’i peygamber kabul edenlerin İslamiyet’in yaşam biçimidir. Müslümanlık geri kalmışlığa bel bağlamak sorgusuz sualsiz sarılmak hiç değildir.
Müslüman ülkeler düştükleri yanlışlığın sonucu olarak medeni insanlığın hep gerisinde kalmışlardır. Ülkelerinin kalkınıp gelişmesi ile ilerlemesini yozlaşmış dinci kesimlerin maddi çıkarları sebebi dolayısıyla her yeniliğe ve gelişmeye uyduruk fetvalar açıklamalar yapılarak engellenmiştir. Bu yanlış inanç durumu halen sürdürülüyor. Bundan dolayı emperyalist ülkelerinde kışkırtmaları ve ülkelerinin değerlerinin sömürülmesi için birbirlerine düşürüp kıyıma varan savaşlar oluyor.
Müslümanlığı menfaat, rant, çıkar, sömürü ve ekmek kapısı yapanlar İslam ‘a bilerek veya bilmeyerek ihanet ettiklerinin farkında değiller. İnsanlar arasında toplum içinde yer edinerek onları din adına ve inançları kullanarak sömüren, Allah ile aldatarak Arap toplumunun bundan asırlar önce yaşam tarzlarını şarlatanlık yaparak çığ gibi etrafı sardılar. Bu gibi tayfalar bulundukları maddiyat getirisini ve koltuklarını veya sahip oldukları makamı bırakmak şöyle dursun sömürüyü hızla sürdürüyorlar.
Toplumu oluşturanların kültürel yapı anlayışı ve e*itim seviyesi yalana, dolana boyun eğerek bilimsellikten ve dinin gerçekliğinden uzaklaşıyorlar. İnsanlar sadece sorulduğunda ve kafasında yer etmiş söylemi ile Müslümanım elhamdülillah demekten ibaret bir inanç çemberinde yol alıyorlar. Bu gidişat hızla bireyleri dinci gruplaşmaların İslam’a aykırı oluşumcuların emrine sokuyor. Onlarda maalesef Allah, din ve Kuranı kullanarak kendilerine biat ettirdiklerini sömürüyorlar. Bu gidişat ve takip edilen yol çok yanlış. İnanç ve iman edilmede insanlar özgürce yaşamalıdır.
Durmuş Karabağlı