0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
88
Okunma
Leyla, Sivas’ın şirin küçük kasabası zaranın tozlu sokaklarında büyümüş gözleri hep ufka dönük bir kızdı
en büyük hayali, bir gün o zara dan ayrılıp
İstanbul gibi büyük şehirde bir yazar olmaktı
Hayallerini süsleyen o şehir, onun için özgürlüğün başarının ve mutluluğun simgesiydi.
Zara lisesi bittikten sonra, elinde tuttuğu tek şey yıllarca biriktirdiği hayalleri ve yazdığı birkaç öyküydü
Ailesinin tüm itirazlarına rağmen, sırt çantasını alıp Zaranın otobüs garajından Sivastur otobüse bindi ve hayallerinin peşinden koşması için İstanbul’a doğru uzunca bir yol aldı
İstanbul Leyla’nın hayal ettiği gibi değildi ışıltılı binaların ardında, yalnızlık, umutsuzluk ve acımasız bir rekabet vardı bir de hayal kırıklığı vardı
Leyla, küçük bir kafede garson olarak çalışmaya başladı ve geceleri kiraladığı küçücük bir odada hayallerini yazdığı defterine döktü
Defalarca yayınevlerine gönderdiği öyküler hep aynı cevapla geri dönüyordu:
Üzgünüz, senin ülkücü çalışmalarınız yayın politikamıza uygun değil
Zamanla, Leyla’nın hayalleri solmaya başladı Aynadaki yansımasına baktığında, gözlerindeki o ışıltının kaybolduğunu gördü
Yıllar geçmiş, Leyla hala o küçük kafede çalışıyor ve gecelerini o küçücük odada geçiriyordu.
Bir gün, yıllardır sakladığı defterini açtı ve yazdıklarını okudu.
Satırlar arasında kaybolmuş bir genç kızın umutları, hayalleri ve hayal kırıklıkları vardı. Leyla defteri kapattı ve gözlerinden yaşlar süzüldü Artık o hayallerin peşinden koşacak gücü kalmamıştı
Leyla o gece uzunca düşündü tekrar umutla yazmaya karar verdi bu sefer umutlarını geleceğini değil Hayal kırıklığını yazmaya karar verdi ve eline kalem aldı Yıldızlara bakarak
Ah ulan İstanbul bir sürü Suriyeli Afgan şunu bunu kucak açtın da bir benim mi Hayallerim sana fazla geldi yazıklar olsun der
15 metrekarelik yaşadığı odasından Elveda hayallerim Elveda Hayat der yaşamına son verir
İsmail Gökkuş