0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
119
Okunma
Herkes Eskiyi Arıyor, Peki Kim Değişti?
Zaman akıp giderken bir şeylerin geride kaldığını fark ediyoruz. Eski sokaklar, eski dostluklar, eski bayramlar, eski Ramazanlar… Herkes “eskiden” bahsediyor. Daha güzel, daha sıcak, daha anlamlı günlerdi diyoruz. Ama durup düşününce bir soru aklıma takılıyor: Gerçekten değişen ne? Zaman mı yoksa biz mi?
Eskiden mahalle kültürü vardı, herkes birbirini tanır, selam vermek bir zorunluluktan öte içten gelen bir alışkanlıktı. Şimdi ise kapı komşusunu tanımayan, aynı binada yıllarca yaşayıp birbirine selam vermeyen insanlar var. Peki, eski komşuluklar neden yok oldu? Mahalleler mi değişti, yoksa içimizdeki samimiyet mi eksildi?
Eskiden dostluklar daha sağlamdı. Birlikte geçirilen vakitlerin değeri vardı. Şimdi sosyal medya hesaplarımızda yüzlerce arkadaşımız var ama gerçek dostluklar bir elin parmaklarını geçmiyor. Çünkü eskiden insanlar birbirini anlamak, paylaşmak, dinlemek için zaman ayırırdı. Şimdi ise herkes kendi dünyasında, kendi meşgalesinde kaybolmuş durumda.
Bayramlar bile artık eskisi gibi değil. Çocukken bayram sabahları bambaşka bir heyecandı. Yeni kıyafetler, kapı kapı dolaşıp şeker toplamak, büyüklerin elini öpüp harçlık almak… Şimdi çocuklar bile bu heyecanı yaşamıyor. Bayramlar, ekran başında geçirilen sıradan günler gibi oldu. Büyükler bayram ziyaretlerini ihmal ediyor, küçükler ise telefon ekranlarında sanal dünyaya dalmış hâlde.
Ramazanlar da eskisi gibi değil diyoruz. Ama Ramazan aynı Ramazan. Değişen bizim onu yaşayış biçimimiz. Eskiden oruç sadece aç kalmak değildi; sabırdı, paylaşmaktı, ruhen arınmaktı. Şimdi ise iftar sofraları gösterişe dönüşmüş, teravihler ertelenmiş, dua etmeye vakit bulunamaz olmuş.
Peki neden sürekli eskiyi arıyoruz? Çünkü eski güzel olan şeyleri kaybettik. Ama kaybeden zaman değil, biziz. Eskiyi aramak yerine onu yeniden yaşatmak mümkün. Daha içten selamlar vermek, dostluklara vakit ayırmak, aile bağlarını güçlendirmek, muhabbeti artırmak…
Belki de eskiyi güzelleştiren, bizim onu yaşama biçimimizdi. O hâlde geçmişe özlemle bakmak yerine, bugünü güzelleştirmeye çalışsak, belki de o eski güzellikleri geri getirebiliriz. Çünkü eskiyi güzelleştiren zaman değil, insanın içindeki samimiyetti. Ve o samimiyet hâlâ içimizde bir yerlerde, sadece hatırlanmaya ihtiyacı var.
5.0
100% (2)