0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
106
Okunma
Kısa bir zaman önce önemli bir amaliyat’tan çıktık ve kanserli hücreleri yok etmeye yönelik ışın, kemoterapi ve hormon tedavilerimiz devam etmektedir..
Hastalığın seyri konusunda şimdiden bir şey söylemek mümkün değildir. Değişik bölgelere sıçrama yapması, keskin baş ağrıları, mide zafiyeti, bağırsaklarda düzensiz hareketler, gerek hastalık, gerekse ilaçlar nedeniyle yaşanmaktadır..
Her şey Allah tan ondan gelen her şeye boynumuz kıldan incedir!.. "Efa Güzel cefa güzel, YÂRAB senden gelen her şey güzel." Dediği gibi, Galib dedenin;
Hastalıklar bize Rabbim den gönderilen meşakkatli zor misafirlerdir. Onları memnun etmek elbette’ki zordur. Direksiyon bizim elimizde olmalı, onun kullanmasına asla fırsat vermemeliyiz. Eskilerin dediği gibi "misafir umduğunu değil bulduğunu yer" demişlerdir.
"Öyleyse ona faydalı olanı değil, bize şifa olacak şeyler yemeli, hareket etmeliyiz.
Tatlı, tuzlu, yağlı dan kaçınmalı, kaliteli beslenmeli, temiz havada bol yürüyüşler yapmalı ve doktor tavsiyesine harfiyyen uymalıyız.."
Fakat ne kadar sabreder, hamd eder, zor şartlarda ibadetlerimizi de yapmaya özen gösterirsek, katmerli mükafat ve ecir’leri vardır.. Hatta günahlarımızı da kefaret olacağı gibi, ölüm durumunda da insana şehitlik mertebesi kazandıracaktır...
Hastalıkların acısını azaltmak ve tedaviye yardımcı olmak için, uygun tedavi ve gıdanın yanında, mutlaka müspet düşünce içerisinde pozitif olmaya çalışılmalı, birbirimize dualar ederekte yardımcı olmalıyız...
Üstat Bediüzzaman’ın; Hasta kardeşlerimizin kafasını meşgul eden, onları rahatlatacak, dünya ve ahirete bakan yönlerini çok güzel ifade eden, Risale-i Nur dan hastalar Risalesini okumalarında fayda vardır. O zaman bir nebze de olsa insan çektiklerinin karşılıksız olmadığını anlıyor..
BİRİNCİ DEVA:
Ey bîçare hasta! Merak etme, sabret. Senin hastalığın sana dert değil belki bir nevi dermandır. Çünki ömür bir sermayedir, gidiyor. Meyvesi bulunmazsa zayi’ olur. Hem rahat ve gafletle olsa, pek çabuk gidiyor. Hastalık, senin o sermayeni büyük kârlarla meyve’dar ediyor. Hem ömrün çabuk geçmesine meydan vermiyor, tutuyor, uzun ediyor..
Varsın meyveleri verdikten sonra bırakıp gitsin. İşte, ömrün hastalıkla uzun olmasına işareten bu darb-ı mesel dillerde destandır ki; "Musibet zamanı çok uzundur, safa zamanı pek kısa oluyor..
İKİNCİ DEVA:
Ey sabırsız hasta! Sabret, belki şükret. Senin bu hastalığın, ömür dakikalarını birer saat ibadet hükmüne getirebilir. Çünki ibadet iki kısımdır. Biri müspet ibadettir ki; namaz, niyaz gibi malûm ibadetlerdir. Diğeri menfî ibadetlerdir ki; hastalıklar, musibetler vasıtasıyla musibetzede, aczini, za’fını hisseder. Hâlık-ı Rahîm’ine iltica eder, yalvarır. Hâlis, riyasız, manevî bir ibadete mazhar olur.
Evet hastalıkla geçen bir ömür, Allah’tan şekva etmemek şartıyla, mü’min için ibadet sayıldığına rivayat-ı sahiha vardır...
ONİKİNCİ DEVA:
Ey hastalık sebebiyle ibadet ve evradından mahrum kalan ve o mahrumiyetten teessüf eden hasta! Bil ki: Hadîsçe sabittir ki; müttaki bir mü’min, hastalık sebebiyle yapamadığı daimî virdinin sevabını, hastalık zamanında yine kazanır. Farzı, mümkün olduğu kadar yerine getiren bir hasta, sabır ve tevekkül ile ve farzlarını yerine getirmekle o ağır hastalık zamanında sair sünnetlerin yerini, hem hâlis bir surette, hastalık tutar..
Yine hastalıkta en önemli şeylerden birisi de mümkün olduğunca herkesle "helalleşmek ve helallik istemektir." Zira bu hem şifaya sebep olur, hemde affımıza vesile olacaktır.. Kıymetli bir üstadımız "İncilsen de, incitsen de" hiç bir yükü, hakkı, borcu, alacağı öbür tarafa götürme der. Affedersen sende affedilmeye sebep olursun der.
Çekilen hiç bir şey boşuna değildir. "Çektiren bir sorumlu memur, çeken ise karlı çıkan bir sarraf gibidir."
Üstad Bediüzzaman; Bana zulmedenlere, beni kasaba kasaba dolaştıranlara, hakaret edenlere, türlü türlü ittihamlarla mahkûm etmek isteyenlere, zindanlarda bana yer hazırlayanlara, "Allah ve rasul’üne iman etmişse" hepsine hakkımı helâl ettim, demektedir.
Bende acizane "mümin ve mümine" bana zararı dokunan, dokunmayan herkese hakkımı helal ediyorum.
Rabb’im den tüm hastalarımıza Şafii ismi hürmetine acil şifalar, sağlık sıhhat ve afiyetler dilerim..
ARAYAN DOSTLAR
Bol mesaj telefon, gönlüm derdiniz
Geçmiş olsun diye, arayan dostlar
En zor günlerimde, dua ettiniz
Geçmiş olsun diye, arayan dostlar..
Dilek ve temenni, dolu mesajlar
Gönlüme su serpti, hisli duygular
Kalbi hoş eylerken, derman oldular
Geçmiş olsun diye, arayan dostlar..
Aradı üstadım, hocam hem hacım
Binler oldu benim, kardeşim bacım
Cana can oldular, son buldu acım
Geçmiş olsun diye, arayan dostlar...
Watsap, sosyal medya, mesaj taşıyor
Halime tercüman, Dua yazıyor
İsmi şafii hâle, derman oluyor
Geçmiş olsun diye, arayan dostlar...
Ahmed sevgi yoksa, kim seni neyler ?
Seven sevdiğine, sevdiğin söyler
Allah için seven, gönülden sever
Geçmiş olsun diye, arayan dostlar...
(Kul Ahmed-i)
Ahmet Ali Canbaz 25/02/2025
5.0
100% (1)