Sabrı olmayanlar ne kadar fakirdirler.-- shakespeare
Halit Durucan
Halit Durucan

Edebiyatta Tasvir ve Metaforun Yeri ve Önemi

Yorum

Edebiyatta Tasvir ve Metaforun Yeri ve Önemi

( 4 kişi )

3

Yorum

7

Beğeni

5,0

Puan

136

Okunma

Edebiyatta Tasvir ve Metaforun Yeri ve Önemi

Edebiyatta Tasvir ve Metaforun Yeri ve Önemi


Edebiyatta Betimlemenin Yeri ve Önemi:

Edebi eserlerde betimlemeler çok önemlidir. Romanlarda, hikâyelerde, öykülerde ve şiirlerde okuyucuyu büyülü bir dünyaya yolcu eder. Âşık atışmalarında ve belagat üstatlarının konuşmalarında da betimlemelere geniş yer verilir ve dinleyenleri mest eder.

Günümüzde halen bu değerli kelimelerin anlamını bilmeyenlerin olduğunu üzülerek müşahede ediyoruz. Aslında günlük konuşmalarımızda bile ister istemez mecazi cümleler kurabiliyoruz. Biri hakkında konuşurken söze konu olan şahsı bir şeylere benzetiyoruz: Örnek: “Eli çap”, “iki dilli”, “salya-sümük dolaşıyordu”, “cin fikirli”, “tilki gibi kurnaz”, “şeytana pabucu ters giydirir” gibi. Çoğu zaman şaka yollu yapıyoruz, kimi zaman da kişiye olan olumsuz bakışımızdan dolayı bu benzetmeleri yapıyoruz.

Bu değerli kelimelerin anlamına edebi yönüyle bakalım:

Mecaz-metafor nedir?

Mecaz, anlatıma güzellik katar ve dilin esnekliğini artırır. Örneğin, “gözleri deniz gibi” ifadesinde gözler gerçekten bir deniz değildir, ancak bu mecazi ifade gözlerin maviliğinin güzelliğini vurgular. Metafor, bir şeyin başka bir şey ile benzetilmesi anlamına gelir. Mecaz-metafor bu durumda aynı görevi görür.

Betimleme-tasvir:

Betimleme veya tasvir, kelimelerle resim çizme sanatıdır. Betimlemede amaç; anlatılan varlık ya da nesneyi okuyucunun hayalinde canlandırabilmesini sağlamaktır. Betimleme yapılırken anlatılan varlık ya da nesnenin tüm özellikleri ayrıntılı bir biçimde okuyucuya aktarılır. Böylece okuyucu sanki büyülü bir dünyaya yolculuğa çıkar.

Betimlemeler genelde ikiye ayrılır:

-İnsan tasviri; iç ve dış tasvir olmak üzere ikiye ayrılır:

İnsan betimlemesi

İnsanların ayrıntılı bir şekilde, özelliklerinin anlatılması ile oluşturulur. İnsan betimlerinin diğer adı portredir. İnsan betimi kendi içerisinde ikiye ayrılır; İç tasvir (ruhsal tasvir) ve dış tasvir (fiziksel tasvir) olmak üzere.

İç (ruhsal) betimleme

İnsanların gözle görülmeyen; sevecenlik, sevimlilik, çalışkanlık, karamsarlık, fesatlık, iyi kalplilik, kıskançlık gibi özelliklerinin anlatılmasına iç (ruhsal) betimleme denir.

Dış (fiziksel) betimleme

Kişilerin gözle görülen; boyu, kilosu, saçı, kıyafeti, ayakkabıları gibi özelliklerinin ayrıntılı olarak anlatılmasına dış tasvir denir.

Ardışık Betimleme:

Bir konunun zaman içerisindeki akışı dikkate alınarak, sürecin yansıtıldığı betimleme türleri ardışık betimlemelerdir. Çizgi romanlarda ardışık betimlemeler sıklıkla kullanırlar.

Betimleme olduğunu nasıl anlarız?

Bir durum, yer veya kişinin anlaşılır ve canlı bir şekilde anlatılmasıdır. Betimleme, bir olayın ya da nesnenin gözlem ve tasviri sonucu oluşturulan resmidir. Dış betimlemede nesnelerin gözle görülür özellikleri, iç betimleme ise kişinin duygusal durumunu anlatır.

Metafor ne demek?

Türk Dil Kurumu kapsamında ele alındığı vakit Metafor kelimesi, bir durumu kıyaslamaya, benzetmeye veya anlatmaya yarayan unsur olarak ifade edilir. Böylece herhangi bir kavram yeni başka bir kavram üzerinden ele alınarak, onun özellikleri eşliğinde ifade edilir.

Eğitim süreci içerisinde, edebiyat derslerinde bu kavramları öğretmenler öğrencilerine örnekleriyle anlatır. Derslerinde edebiyat ile yüzleşen öğrenciler, ilk başta bu kavramları öğrenmiş olarak eğitim sürecine devam eder. Böylece, her eğitim almış kişi, en ağır romanları, hikâyeleri, şiirleri, deyişleri “bu ne demek?” diye düşünmeden anlar. Okuyucu, yeri gelir mis-tik bir yolculuğa çıkar, yeri gelir anlatılan ortamda kendisini görür; anlatılan olaylarla kendisini bütünleşik hisseder.
Bu bilgiler ışığında; tepki gösterdiğim hususa da değinmeden edemeyeceğim. Hepimizin bildiği üzere ülkemizde tarikat-cemaat yurtları denetimden muaf, sınırsız bir şekilde açılıyor. Pek çoğunun ruhsatsız olduğunu da biliyoruz. İmam hatip liselerini, ilahiyat fakültelerini bitiren ve Arapçayı öğrenen hoca-müezzin takımı yurtlara teslim edilen körpe beyinlere “Kuran öğretiyoruz” diyerek Arapça öğretiyorlar. Tepkimin iyi anlaşılması bakımından bizzat şahit olduğum bir olayı anlatmak istiyorum:

Çay bahçesindeydim. Sıcak çok bunaltıyordu. Sürekli soğuk su içerek serinlemeye çalışıyordum. 12-13 yaşlarında bisikletli bir delikanlı masama geldi. Bisikleti masaya dayadı; heyecan-sevinç karışık bir ruh haliyle bana yaklaştı ve “Selamünaleyküm amca” dedi. Ben de; “aleykümselam delikanlı” dedim. Delikanlı; “Biliyor musun amca, ben nereden geliyorum?” şaşırdım ve; “delikanlı, senin nereden geldiğini nereden bileyim. Söyle, nereden geliyorsun?” Delikanlı; “amca, ben Kuran kursundan geliyorum. Kuran öğreniyorum” dedi. Ben; “çok iyi. İyi öğren Kuran okumayı” dedim. Delikanlı; “öğreniyorum amca, hocamız çok iyi öğretiyor” dedi. Ben; “öyle mi? Öyleyse bir besmele çeker misin?” dedim. Delikanlı şaşkın gözlerle suratıma bakınmaya başladı ve “o ne demek amca?” diye bana sordu. Asabım bozulmuştu! “Hem Kuran öğrendiğini söylüyorsun, hem de besmeleyi bilmiyorsun. Hocanız size besmele çektirmeden mi Kuran öğretiyor?” dedim. Delikanlı; “öğretip, öğretmediğini bilmiyorum amca” dedi. Ben besmeleyi söyledim ve “işte besmele budur” dedim. Çocuk heyecanlandı; “hatırladım amca, hocamız bunu her Kuran’ı açtığımızda bizlere söyletiyor” dedi. Ben; “çok iyi. Anlamını söyle” dedim. Çocuğun suratı yeniden gerildi, gözleri dönmeye başladı ve “hocamız anlamını öğretmedi ki” dedi. Ben; “siz neden okuduğunuz ayetlerin ve besmelenin anlamını öğrenmek için hocanıza sormuyorsunuz?” diye sordum. Delikanlı; “amca, birkaç arkadaşım hocamızdan anlamını da öğretmesini istemişti ama hocamız sinirlenmişti. O günden beri okuduğumuz ayetlerin anlamını öğrenemiyoruz” dedi. Ben; “peki, Kuran’ı Türkçe mealinden okuyor musunuz?” diye sordum. Delikanlı, kaşlarını yıktı, yüzüme baktı; “Türkçe Kuran okumak günahmış amca” dedi. Ben; “bak delikanlı, anlamını bilmeden okuduğun Kuran’ın faydasını görüyor musun? Kuran’ın insanlara verdiği mesajı anlayabiliyor musun? Allah’ın bizden ne istediğini Arapça okuduğun Kuran’dan anlayabiliyor musun?” diye sordum. Delikanlı; “hayır amca. Biz sadece Arapça okumayı öğreniyoruz” dedi. Delikanlı, bu diyalogdan hemen sonra bisikletine binip, uzaklaştı.

Burada ne anlatmak istedim? Farz edelim, bu Kuran kurslarında Arapça-yı öğrenen öğrencilerimiz merak edip, Kuran’ı Türkçe mealinden okusa ve mecaz anlamlı ayetlerle karşılaşsa acaba ne düşünür? Kuran’da Allah’ın eli, Allah’ın yüzü, Allah’a kim borç verecek, Allah’ın ipine sımsıkı sarılın gibi çok sayıda mecaz anlamlı ayetler var. Metafor, mecaz ve betimleme konu-sunda yetersiz eğitim alan öğrencilerimiz bu benzetmelere şaşırıp kalır ve gökyüzüne bakarak Allah’ın ipini arar. Sağına-soluna bakarak Allah’ın yüzünü görmeye çalışır ve hatta “Kâinatı Yaratan Yüce Allah, borç ister mi?” diye düşünür, öyle değil mi? Böylece çocuklarımızın aklı karışır ve Allah’ın kudreti ve kâinatı hakkında şüpheye düşer. Deist ve ateistlerin telkinlerine aldanıp, onlardan biri olurlar!

Şahsen ben, ne idüğü belirsiz Kuran kurslarına, tarikatlara, cemaatlere ve yurtlara şiddetle karşıyım. Ehil olmayan hacı-hoca takımının eline teslim ettiğimiz yavrularımızın vebalini de sırtımıza almış oluyoruz. Bu sebeple şahsen ben bu tür yapıları “İslam’ın karanlık hücreleri” olarak görüyorum. Bu karanlık hücreler gerçek anlamda Kuran mesajlarını yavrularımıza öğretmiyorlar. İddia ile söylüyorum ki; Arap örfü, dili ve adetleri zaman içinde İslam etiketiyle anlatılagelmiştir. Din adı altında Hristiyanlıktan ve Yahudilikten dinimizin içine birer dinamit gibi yerleştirilen onlarca hurafelerin olduğu inkârı mümkün olmayan gerçeklerdir. İşte bu sebeple, devlet kontrolünde ve sadece devletin eğitim kurumlarında din eğitimleri verilmelidir. Hurafeler tek tek öğrencilerimize öğretilmelidir. Mecaz, betimlemeler ve metaforlar öğrencilerimize özenle öğretilmelidir. Ehil öğretmenlerimizin rehberliğinde eğitim alan yavrularımız Kuran’ı Arapça veya Türkçe okurken mecazları, betimlemeleri ve metaforları görür ve Kuran‘ın vermek istediği mesajı rahatlıkla anlayabilir. Böylece, “Allah neden kullarından borç istiyor? Allah borç ister mi hiç?” diye sormaz. Bu mecaz anlatımlı ayette fakir kişilere yardım edene karşılığını Yüce Allah’ın vereceğini anlar. Veya gözünü gökyüzüne çevirip, “acaba Allah’ın ipi nerede, nasıl bir şey” diye gökyüzünde Allah’ın ipini aramaz. İpin Kuran olduğunu derhal anlar ve aklı karışmaz. Sağına-soluna bakarak Allah’ın yüzünü görmeye çalışmaz. Kast edilenin Allah’ın her yerde olduğudur.

Pırlanta gibi nesillerin yetişmesi için çocuklarımızın ehil ellere teslim edilmesi gerekiyor. Akıl ve bilim ışığında zihinsel bir dönüşüm şarttır diye düşünüyorum. Aksi halde bugünkü yobaz-dinci yöneticilerin ellerinde bırakın çocuklarımızın geleceğini, ülkemizin geleceği karanlığa gömülecektir.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (4)

5.0

100% (4)

Edebiyatta tasvir ve metaforun yeri ve önemi Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Edebiyatta tasvir ve metaforun yeri ve önemi yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Edebiyatta Tasvir ve Metaforun Yeri ve Önemi yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Hayrullah
Hayrullah , @hayrullah1
21.2.2025 15:46:49
5 puan verdi
Yüreğiniz dert görmesin kaleminiz daim olsun hocam ellerinize sağlık çok güzel bir paylaşım olmuş tebrik eder hayırlı çalışmalar dilerim
Sonsuz saygılarımla
Etkili Yorum
Müjgan Akyüz
Müjgan Akyüz, @mujganakyuz
21.2.2025 14:05:33
5 puan verdi
Tamamen hak veriyorum hocam, emeğinizi kutlarım
Etkili Yorum
nejat hoca
nejat hoca, @nejathoca
21.2.2025 13:51:48
5 puan verdi
Yazınızı okuyarak, edebiyatın derinliklerine dair önemli bir perspektif kazandım. Kaleminizin daim olması dileğiyle, çalışmalarınızda başarılar dilerim.

Saygılarımla,
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.