Balkonda saksılarım var. Toprakla hazır ettim hepsini. Sonra gittim pazardan tohumlar aldım az az... Roka, maydanoz, tere... Evde filizlenmeye başlamış “Bizi toprakla buluştur!” diye gözümün içine bakan soğan ve birkaç diş sarımsak vardı; onları da dikeceğim. Bakalım, göverecekler mi can suyunu yiyince? Kâr peşinde değilim, anlamışsınızdır. Şuncacık şeyden söz ediyorum. Benimki merak sadece. Onların toprakta uyanışını, varlığın bir tohumda kendini saklayışını gözlemlemek heyecan veriyor olmalı insana. İbadet gibi bir şey! Allah’la konuşmak gibi hatta... Okulda pamuk arasında bezelye, nohut yetiştirdiğimiz günlerin tarif edilmez coşkusu sardı şimdiden beni.
Düşünebiliyor musunuz? Hepsinin kendine özgü kodları var ve toplu iğne başı kadar bir kapsülün içinde saklı özü, matematiği! Âdeta özel bir akılla ve özenle koruma altına alınmışlar. Vakti gelince, varlık koşulları oluşunca yeniden çoğalmak için hazır bekliyor her biri. Pazardan alıp eve getirdiğiniz meyveyi, sebzeyi; kesip, soyup pişirip sadece ‘atıştırmak’ ötesine geçin diye yazıyorum bunları. Kendinizde ve çocuğunuzda bir ‘farkındalık’ oluşturmalı; ‘gıda maddesi’ dışında bir algıya dönüşmeli sofranızdaki ‘nimet’ ki; hayretinizi, hayranlığınızı, şükrünüzü hatırlatıp dursun bereketi. Bunun Allah ile irtibat kurma noktasını önemseyin diye yazıyorum daha çok.
Unutmayın! Kabuğunu kırdığınız her cevizin içinde bir ceviz ağacı var! Her dişlediğiniz elmanın ortasında sıralı, düzenli dizilmiş çekirdek hâlinde elma fidanı bekliyor. Hem de öyle böyle değil... Soyunun, genetiğinin, rayihasının bağlı olduğu köklere tıpatıp uyduğu bir mucize olarak... Çocuğunuz Allah ile temasın bu riyasız yolunu mutlaka keşfetmeli. Görün bakın o zaman evin bereketini, şükrünü, gönül bağını aranızda...
Ben, bu yolculuğu ömrüne yetirdiğinden beri fena hâlde duyarlı ve yumuşak bir ruh kazanmış bir dostunuz olarak söylüyorum bunları. Bu yüzden atmaya kıyamıyorum soframa gelen nimetlerin tohumunu. Yaradan’a nankörlük gibi geliyor bana. Mevsiminde önümüze konmuş kavun, karpuz, portakal, cennet elması çekirdeği derken, bunlara bizim iklimde yetişme ihtimali olmayan hurma da eklendi sonunda. Uygun bir toprakta ve koşulda Allah’ın mucizesini temaşa etmek için bekletiyorum her birini.