21
Yorum
96
Beğeni
0,0
Puan
1388
Okunma
Unutulmuyor, unuttuğumuzu zannettiğimiz anılar.
Tek bir söz duyduğumuz an gözlerimizi yumup azgın ırmakları aşarak varıyoruz kalbimizin titrediği o yere.
Balkondan el sallayan sevdiklerim şimdi "çok uzak diyar" dediğimiz ahirette olsalar da istisnasız her sabah dualar göndererek yola çıkıyorum. Avucumda sımsıkı tuttuğum gönül aynama baktıkça aile bağlarımın güçlü oluşuna şükrederek.
Zaman kavga eden toyluğuma yenilmedi. Büyüdükçe nezaketli yaşama isteğim, kendime olan saygım yerinde öylece duruyor.
Bazen öyle bir an geliyor ki büyümemişliğim bir tek sözle ortaya çıkıyor, yarım olan tarafım tamamlanmak istiyor. Tökezleniyorum. Meyleden eskimeyen suret ruhumun anahtar deliğinden içeriye gelip keyifsiz hatta sevimsiz olmamı sağlıyor. Bir an olsa da yaşama arzum çabuk affedebilen zayıflığıma yeniliyor.
Boyun eğiyorum ansızın çıkagelen sözlere, düşlere. Görülmeyen ve yazılmayan boşluklar dualarımın yatağını değiştiriyor. Arabadan çıkan motorun sesi, radyonun sesi, hatta ve hatta tüm sesler ‘çattırt’ diye benimle kırılıyor. Yol boyunca kendi kuytusunda huzur bulamayan başka başka gönüllerde mutluluk arayana kör ve sağır oluyorum.
Ne demişti ’’yıldızların ışığı ve romantizminin asayişsizliği beni kışkırtıyor. Ne olursa olsun ayazı kıracak kadar masum kal’’
Anlaşmak, her şeyi konuşmak değildi. Anlaşılmak söylediğimiz sözler ya da davranışlarımızdı. Dışarıya yansıyanlarda kusurların çoğaldıkça arzuladığım ’’sevgi’’ vasfını yitirdi. Yine de….
Oruç Aruoba, ’sadakati’ şöyle anlatıyor ’İle’ adlı kitabında.
’’…kişinin kendinde bir kişiye bir yer ayırması ve o yeri hep onun için korumasıdır.’’
Çöktüğüm yer suçlu değildi
Suçlu her şeye meyleden
Gözlerin tamda orada duruyor
Boy aynasına kilitlendiğim nağmende
Çok derin bir yara
İnce bir sızı oturuyor
Ne kadar uzaklaştığını/yakınlaştığı
Hiçbir zaman bilmediğin…
www.edebiyatdefteri.com/hikaye/bolum/mektuplar-153/kalbin-yuregimde-kirik-bir-testi-163/
Ümmühan YILDIZ