Gençlikte uyumaya doymaz insan, ama ne zaman ki yaşlandı günde altı saat uyku fazla gelmeye başlar. En kötüsü uykusuzluk,, saatlerce gözünü tavana dikmek.
Her insanın başına gelebilecek felâketlerden biri, alışkanlık hâline gelmiş uykusuzluktur, denilse abartılmış olmaz. Uykusuz kalmak,bir çölde susuz kalmak gibi bizi çaresizlik girdabına sürükler. Uykusuzluk, vücud şehrinde âsâyişin bozulması, bir şeylerin ters gitmesidir.
Nedir bizi uykusuz bırakan?Belki hatıralar. (Oysa geçmişe odaklanırsak geleceğimizin ışığı sönmektedir.)Belki uyuduğumuz ortamın havasız,soğuk,sıcak yani olumsuz koşulları, belki bir hastalığın habercisidir.

İnsan vücudu gıda kadar dinlenmeye, huzura da muhtaçtır. Gündüz çalışıp çabalarız, gece ise düzenli uyumak ve dinlenmek için vardır. Fakat modern yaşamın bitmez tükenmez stres sebepleri bazılarını uykusuzlukla sınamaktadır. Arabanızla trafiğe çıkmak bile hergün stres yaşamaktır.

Düzenli uyuyamayan bir kimsenin gündüz hâli perişandır: Yorgundur, huzursuzdur, dikkatini toplayamaz.Bir işte çalışıyorsa durum daha kötü, çekilmez bir hâl alır. Kendini işine veremez, bir şeye odaklanamaz. Onu görenler hasta olduğunu zanneder. Artık bir an önce akşamın olmasını bekler durur. Böyle uykusuzken vakit de geçmez.

Uykusuzlukla problemi olan kişiler psikologların tavsiyelerine ihtiyaç duyar. Belki bir çıkış yolu vardır. Uzmanların tavsiyeleri üç aşağı beş yukarı bellidir: Uyku vaktinden en az iki saat önce bir şey yeme.Çay, kahvede uyarıcı maddeler var, onlardan uzak dur. Ihlamur gibi içecekler sakinleştirir. Ilık bir duş faydalı olabilir. Televizyon, bilgisayar radyasyon yaydığı için gece geç vakitlere kadar uzun süre onlarla meşgul olma. Kafana bir şey takma, düşunme...Bunlara uyarsak düzenli uyumamıza katkısı olacaktır.Ancak hastalıklar da gece kendini belli edermiş. Ağrı,sızı uyumayı engeller. O zaman hastalığın tedavisine bakmalıdır.
Kısaca özetlersek, uyumak büyük bir nimettir. Erken kalkıp güne canlı,dinç, dinamik halde başlayan bir kimsenin o günü hem bereketli hem de verimli olacaktır.
Fotoğraf:Sacit Türker

11.02.2025