Şerefle bitirilmesi icap eden en ağır vazife hayattır. -- toegueville
Halit Durucan
Halit Durucan
@halitdurucan

Beşikten Mezara Kadar...

10 Şubat 2025 Pazartesi
Yorum

Beşikten Mezara Kadar...

( 2 kişi )

3

Yorum

4

Beğeni

5,0

Puan

204

Okunma

Beşikten Mezara Kadar...

Beşikten Mezara Kadar...

BEŞİKTEN MEZARA KADAR…

Türk’e kefen biçmek:

Bu makalemi bilim ile özdeşleştirip yazmak istedim. Esasında bu makale iki başlıklı bir makaledir.
Önce ilmi çeşitli yönleriyle tanıyalım:

Kuran’a göre ilim:

Kur’ân-ı Kerîm’de ilim kavramı daha ziyade “ilâhî bilgi” yahut “vahiy” anlamında kullanılmakta, ayrıca gerek insanın vahyedilmiş ilâhî hakikate dair ilmi, gerekse bilme melekesiyle ilgili kazandığı dünyevî ilmi ifade etmek üzere çeşitli ayetlerde yer almaktadır.

İlim Çin’de bile olsa alınız:

“Feyzu’l-Kadir’de şöyle bir hadisi şerif vardır: “İlim Çin’de (Çin gibi uzak bir yerde) de olsa alınız.” (Feyzu’l-Kadir, c. 1, s. 542)

Alıntı: wikipedia.org: “Bilim veya ilim, (bil-fiilinden türetilmiştir) nedensellik, merak ve amaç besleyen, olguları ve iddiaları deney, gözlem ve düşünce aracılığıyla sistematik bir şekilde inceleyen entelektüel ve uygulamalı disiplinler bütünüdür. Kimi kullanımlarda bu tanımın "ilim" için geçerli olmadığının altını çizmek gerekir. Çünkü bilim somut, evrensel olayları kendine konu edinmişken ilim doğaötesi olaylarla da ilgilenebilir fakat somut kanıt sunmaz. Bilimi sınıflandıran bilim felsefecileri bilimi formal bilimler, sosyal bilimler ve doğa bilimleri olmak üzere üçe ayırır. Bilimin diğer tüm dallardan en ayırt edici özelliği, savunmalarını somut kanıtlarla sunmasıdır. Bu sayede bilim, bilinmeyen olguları açıklamamıza ve evreni idrak etmemize güçlü destek olur.”

Sözlüğe göre ilim:

Sözlükte “bilmek” anlamına gelen ilim (ilm) genellikle “bilgi ve bilim” karşılığında kullanılır. Klasik sözlüklerde “bir şeyi gerçek yönüyle kavramaktır.”

İlmi; dini, beşeri ve felsefi yönden ele alıp değerlendirmek mümkündür elbet. Ancak ilim ya da bilim hem beşeriyet, hem de devletler için çok gereklidir. Çünkü insanoğlu, ilim/bilim sayesinde geçmişten günümüze kadar beşeri gelişimini tamamlayarak gelmiş ve ilim sayesinde pek çok zorluğu aşmayı başarmıştır. Bilim/ilim yapmak, insanın içinde yanan bir alev gibidir. Bu alevin adı meraktır; zira insanoğlu meraklı bir varlık olarak yaratılmıştır. Yüce Allah, insanlara akıl ve düşünme kabiliyeti vermiştir. Meraklı olan insanoğlu aklını kullanarak neyi merak ediyorsa evre evre araştırmış ve bir takım sonuçlar elde etmiştir. Gelecek nesiller de düşünmüşler, araştırmalarını daha da genişleterek geçmişte tamamlanamayan ya da yetersiz olan gelişmeleri geliştirmişlerdir. İlim sayesinde insanlar, sağlık, fizik, fen ve teknoloji alanında da önemli ilerlemeler kaydetmiştir.

Bilim ve teknoloji sayesinde ülkeler, dış tehditlere karşı koyabilmek için yeni nesil silahlar icat etmiştir. Ancak bilim ve teknoloji, küresel pazara düşmüş; insanları katletmek için kullanılmıştır ve bu vahim durum halen devam ediyor. İşte böyle bir durumda Türkler de ilim ve fen peşinde koşmalı, ilmi nerede bulursa almalı; Türk Milleti’nin son kalesi olan devletimizi dış tehditlere karşı korumalıdır. Ve böylece, tüm tehditleri püskürtecek güce ve kudrete kavuşmalıdır.
Teknolojide varılmak istenen noktaya gelebilmemiz için Türkiye’yi yönetenlerin kesinlikle Atatürk’ün politikalarına yönelmelidir. Zira Atatürk, bir ilim ve fen aşığıydı. Devletimizi kurduğunda gençlerimizi Batı’ya göndermiş; gençlerimiz öğretmen, doktor, pilot ve mühendis olarak dönmüşlerdir. Dünya ülkeleri, savaşların yaralarını sarmaya çalıştığı ve devlet bütçelerinin paramparça olduğu o dönemlerde Atatürk’ün kurduğu T.C. Devleti 1927 yılında akla, bilime ve liyakate dayalı maliye politikasıyla devlet hazinesini denk bir bütçeyle kapatmayı başarmıştır. Ve batılı araştırmacılar bu başarıyı “Türk Mucizesi” olarak ifade etmişlerdir.

İlmin kapısı, hiç kuşkusuz sağlam temeller üzerine kurulmuş eğitim politikalarıyla açılacaktır. İlkokuldan başlayıp üniversite son sınıfa kadar ilim dersleri verilmelidir. İyi bir nesil yetiştirebilmek için üniversitelerimize geniş bütçeler ayrılmalı, son teknolojiyle donanmış laboratuvarlar kurulmalıdır. Gerekiyorsa çeşitli branşlarda yabancı bilim insanlarına üniversitelerimizde akademik görevler verilmelidir.

“Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz” ve “İlim Çin’de bile olsa alınız” sözlerinin hadis olduğu iddia edilir. Bu konuyu internet üzerinden araştırdım ancak farklı açıklamalar gördüm. Kimi hadis külliyatında yer almamış, bazı hadis kaynaklarında şüpheli şekilde yer almış. İşin esası hadis mi değil mi tartışması değil benim için. Bu ve benzeri sözleri yabancı filozoflar da söylemişlerdir. Yabancı söyledi diye hakikate işaret eden bu değerli sözleri kabul etmeyecek miyiz?
Bakınız Gazi Paşam neler söylüyor:

“Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız”
Bir başka sözünde; “Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en hakiki mürşit bilimdir, fendir.” Başka bir sözünde de şunu hatırlatıyor. “Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse, bilimi seçin.”

Şu sözü her zaman söylüyorum; “Atalarımız, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kumar masasında kazanmadılar. Kurtlar sofrasında yedi düvel ile canı pahasına mücadele ederek kazandılar ve Anadolu topraklarını Türk’e yurt yaptılar”
Türk’ün son kalesini korumak ve ebediyete kadar yaşatabilmek için Türk devletini yönetenlerin kim olduğunu, kimler tarafından başımıza sarıldığını ve siyasi partilerin içinde mason ve CIA bağlantısı olan kullanışlı elemanların olup olmadığını etraflıca araştırmalıyız.

Acı ama gerçek olan şu ki; bu kullanışlı elemanları yine içimizden seçiyorlar. İşte bu tür kullanışlı güruh din, vatan, millet, bayrak ve ezan naraları atarak, milliyetçi ve maneviyatçı görünerek halkın oylarını alarak Türk’e kefen biçiyorlar. Düşünelim bir an! Batı bağlantılı bu güruh ile Türk milletinin ve devletinin bekası nasıl sağlanabilir? Ülkemizin içler acısı hali aslında her şeyi gözler önüne sermiyor mu? Daha neler yaşamamız gerekiyor gaflet uykusundan uyanmamız için anlayamıyorum!

Uyan Türkoğlu uyan artık! Bunca uyku yetmedi mi?

Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (2)

5.0

100% (2)

Beşikten mezara kadar... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Beşikten mezara kadar... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Beşikten Mezara Kadar... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
Yılmaz Süslü
Yılmaz Süslü, @yilmazsuslu
11.2.2025 00:15:44
Ülkenin şu halini tüm en az 10000 yıllık geçmişli tarihimizde görülmedi ve halkın da çektikleri 1945-46 Fulbright Anlaşması ise batının kontrolü olan ülkede sonuçtur. İnsanlar en vahşi hali de vurgunsuzlukları bu ülkede . Adam bana ne ,umursamaz halde vatan toprağı gitmiş ve ortak bir değer diye bir şey kalmamış ,uyutulmuş halkın daha da etkisizleşmiş olmasından ,batı taraflarından açlıkla terbiye yöntemiyle kuklacılıkla nefessiz kalmış ama ülkenin kaynaklarının tüm yüzde 20'ye yakınlık zengin kesimin de doymaz açlığında ve tüm kademelerin kontrolü onların elindeyken halk işkence çekmiş kimin umrumda . Mükemmel bir yazıya kendimce yorumladım değerli Halit hocam . Huzurlu geceler ...
Etkili Yorum
Çağdaş Durmaz
Çağdaş Durmaz, @cagdasdurmaz
10.2.2025 23:37:39
5 puan verdi
Gerçek manada içimizde yanan ateşi harlamışsınız efendim. İçimiz yanıyor maalesef , çığlık çığlığa haykırıyoruz bu ölüm uykusudur uyan Ey Türk...Saygılarımla selamlıyorum vatansever duruşunuzu ve bu güzel yazınızı.
Etkili Yorum
Kul Seyyah
Kul Seyyah, @kul-seyyah
10.2.2025 23:30:14
5 puan verdi
"Uyan Türkoğlu uyan artık! Bunca uyku yetmedi mi?"
Türk'ün biraz daha uyuması gerekiyor. Uyuması birilerinin işine geliyor. Hislerime tercüman olan güzel ve derin manalı harika bir yazı. Tebrik ediyorum ve yürekten kutluyorum üstadım.
Sarhoşların yedi düvele karşı savaşarak kurduğu ülkeyi sata sata bitiremedikleri gibi birde saygısızlık yapıyorlar. Yunan'a 18 ada ve bir kayalığı işğal ettirenler millilikten, yerlilikten bahsediyorlar.
Selam ve saygılarımla esenlikler diliyorum. Geceniz hayırlı mübarek olsun.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.