6
Yorum
20
Beğeni
4,2
Puan
386
Okunma
İlk okul bitmiş karnemi almıştım , önlüğümü çıkarıp kendimi sokağa atacaktım ki annemin sesini duydum ;
- Dışarı mı çıkıyorsun oğlum
- Evet anne , bakkaldan bir şey lazımsa alayım ?
-Yok lazım değil ama erken gel eve , baban ilçeden dönmeden evde ol , arkadaşlarınla da vedalaş , belli olmaz belki babanın tayin işi olmuştur. Bir iki güne taşınırız .
- Tamam anne
Lastik ayakkabılarımı giydiğim gibi evden çıktım. Bizim çocukluğumuzda köy çocukları siyah lastik ayakkabılar ile sokağa çıkardı. Eğer babam beni spor ayakkabı ile sokakta yakalarsa ki hele ki top oynarken , bir hafta sokağa çıkamazdım. Spor ayakkabı beden dersi için alınırdı , eğer o derste futbol oynanacaksa mutlaka yanımızda lastik ayakkabıları getirirdik.
Yaz aylarında ayağımız pişer kış aylarında ise donardı. Ayakkabı hususunda babam çok hassastı. Bir delik olursa ayakkabıda onu gizlemek için kılıktan kılığa girerdim. Size ayakkabı almaktan bıktım ile başlayan çoğulcu cümlelerden tüm aile nasibini alırdı. Hiç sevmezdim babamla ayakkabı almak için ayakkabıcı dükkanına girmeye. Ya bir numara büyük alır seneye de giyer diye ya da beni aşağılamaktan geri kalmazdı. Demirden ayakkabı alsam senin ayakların onu da eritir sözü en meşhur sözüydü. Çoğu zaman evlatlık olduğumu da düşündürürdü beni bu sözleri , hatta bir seferinde evde kimse yokken annem ve babamın odasına girip bütün evrakları teker teker okumuştum. Annemin ve babamın hatıra diye sakladıkları defter şeklide eski nüfus kağıtlarına bile bakmış ama bir delil bulamamıştım. Laf aramızda hala bir kuşkum yok değil...
Çocukluğum boyunca bir kez bile kız kardeşim Gülçin’i kıskandığımı söyleyemem. Kardeşin olacak dediklerinde öyle sevinmiştim ki , altı yaşındaydım o zaman. Dedemlerin yanında yaşıyorduk. Haberi bana dedem vermiş çok sevindiğimi görünce dayanamayıp beni Keşan’a annemin doğum yaptığı hastaneye götürmüştü. Çok kısa annemin yanında görmüştüm ilk defa kız kardeşimi , ellerine dokunmuştum. Yaklaşık bir hafta sonra hastaneden çıktıklarında babamın ilk tayin yeri olan köye taşınmıştık bile. O güzel köyü hiç unutmam , yemyeşil bir köydü. Kuş cıvıltıları , sebze , meyve kokuları , akarsuları , ayazmaları , sulama amaçlı açılan derin su kanalları ile sebzecilik geçim kaynağı olan , toprak kokusunun yağmurun toprağın değmesini beklemeden her an burnunuza geldiği doğa harikası bir yerdi.
Babamın ilk tayin olduğu yerde bize bir orman lojmanı verilmişti. Küçük , bahçeli , ağaçları , yemyeşil çimenleri ile hala gözümün önündedir. İlk çocukluk arkadaşım Süleyman hemen evimizin karşısından geçen yolun öbür tarafındaydı. Lastik ayakkabıyı ilk onun ayağında görüp bende istiyorum diye ağlamıştım. Çocuk işte...
Annem bebekle ilgilendiği için evi taşımak ve yardım etmek için halamlar ve dayımın eşi yengem gelmiş , bir gece kalabilmişlerdi. İşleri bittiğinde, evin küçük olmasından dolayı ertesi gün evlerine döndüler.
Yaklaşık iki yıl oturmuştuk o köyde ama çok güzel iki yıl geçmişti , çocukluğumun en güzel iki yılı diyebilirim. Bir gün babam şehre gitmiş döndüğünde elinde sarı lacivert renklerden oluşan bir okul çantası ile gelmişti. Annem ve babam aralarında konuşmuş sırf kardeşimi kıskanırım belki düşüncesi ile beni okul yaşım gelmeden okula göndermek için köy öğretmeni Sabri öğretmene rica etmişler. Sabri öğretmen de yasal olarak kaydımı almadan birinci sınıfların arasında bir sırada oturursa , derste yaramazlık yapmaz ise olur demiş.
O gece annem beni erkenden yatırdı. Çok heyecanlıydım ama bir o kadar da korkuyordum okuldan. Sabahı zor etmiştim.
Sabah annem beni yataktan zorla kaldırmıştı , önlük giymeden sivil elbiselerimi giydirmiş , sabah kahvaltımı zorla yedirmişti ki hiç o saatte kalkıp kahvaltı etmemiştim daha önce. Ayakkabılarımı giydirirken annem bir yandan da bana yaramazlık yapmamam için telkinde bulunuyordu. İçinde bir defter , bir silgi , bir kalemtıraş , bir kurşun kalem birde kırmızı yazan kurşun kalem konulmuş okul çantamı sırtıma astı, saçlarımı taradıktan sonra ;
- Hadi okulun bahçesine git , Sabri öğretmen seni görüp yanına gelir o seni sınıfa götürecek dedi.
- Sen ya da babam niye gelmiyor ki benimle anne ?
- Oğlum baban işte , kardeşin bebek evde bırakamam ki , sen kocaman adam oldun gidersin , dediklerimi sakın unutma yaramazlık yok.
Boynumu büküp okula doğru yürüdüğüm o yol aslında hayat denilen yolu hep tek başıma götüreceğimin habercisiymiş...
Kendimi o gün sokağa bırakılmış bir köpek yavrusu gibi hissetmiştim.
Aklıma düştükçe hala içim acır...
5.0
80% (4)
1.0
20% (1)