Şimdiye kadar hiç kimse taklit yoluyla büyüklüğe ulaşamamıştır. -- samuel johnson
Halit Durucan
Halit Durucan
@halitdurucan

Hormonlu Çağın İnsanları

31 Ocak 2025 Cuma
Yorum

Hormonlu Çağın İnsanları

( 2 kişi )

4

Yorum

6

Beğeni

5,0

Puan

135

Okunma

Hormonlu Çağın İnsanları

Hormonlu Çağın İnsanları

Hormonlu Çağın İnsanları

21. yüzyılda yaşıyoruz. Bugünlerin geleceğini ve insanların insanlığından utanacağı ve insanlıktan çıkacağını söyleselerdi kimse inanmazdı eminim. Bu asrın insanları ne yazık ki insanlıktan çıkıyor, kimi insanlar da insan olduğundan utanıyor ve “böyle insanlık olmaz olsun” diyorlar.

Geçmiş ve bugün üzerine bir paradoks kursak bu asrın uzay çağı olduğunu, bilimin, teknolojinin sınırları aşarak ilerlediğini ve insanlığı bitirme noktasına geldiğini söyleyebiliriz. Baş döndüren bu teknolojik gelişmelerin temeline bakıldığında inanılmaz bir para kazanma hırsının yattığını görebiliriz. Bu asırda kapitalist sektörler, hem tarım alanına, hem hayvancılık alanına hem de teknolojiye yatırım yapmaktadır.

Büyükbaş, küçükbaş ve kümes hayvanlarının hızlı bir şekilde büyümesini ve etlenmesini sağlamak için çeşitli aşılar, yemler ve ilaçlar yapılmaktadır. Düşünelim bir an: Bir civciv sekiz-on gün içinde piliç oluyor. Büyük baş hayvanlar da yapay yemlerle ve yapılan aşılamalarla etleniyor ve kesime gönderiliyor. Kasaplardan aldığımız etleri, sebze ve meyveleri tükettiğimizde beslendiğimizi sanıyoruz ancak zehirleniyoruz. Bu asırda insanlar, hormonlu gıdalar tükettiği için kanser vakalarının yanında adı henüz bilinmeyen çeşitli hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Sadece kanser değil elbet; geçmiş dönemlerde kalp krizi kırklı yaşlarda başlardı ancak uzman doktorların yaptığı açıklamalara göre kalp krizi artık çocuk yaşlarda görülmeye başladı. Ayrıca bazı gıda mühendislerinin çocuklar için geliştirdiği jelli-jöleli ve sevimli ambalajlarla üretilen şekerlemeler, kremalı bisküviler, gofretler, çikolatalar, çeşitli içecekler ve daha başka ürünler kanserojen içermektedir. Bilinçsizce tüketilen bu sözde gıda maddeleri çocukların hem beyinsel, hem ruhsal ve hem de bedensel gelişi-mini olumsuz yönde etkilemekte ve ağır hastalıklara sebep olmaktadır.

Teknolojinin yükselişe geçtiği günümüzde gençlerimiz “ev genci” olmaktadır. Gençlerimiz, dünyalarını artık sanal âlemde kurmakta ve bu sanal dünyada yaşamaktadır. Böyle olunca; aynı çatı altında ailece yaşadığını sandığımız aileler aslında tam anlamıyla aile olmaktan uzaklaşıyor. Artık bir aileye birden fazla televizyon, ve bilgisayar gerekiyor. Her bir çocuk kendi odasına çekiliyor; kurduğu sanal dünyasında yaşıyor. Ailesinde, çevresinde ve ülkesinde neler yaşandığından habersiz yaşıyor. Farkında olsa bile vurdumduymaz davranıyor. Uzmanların söylediğine göre bu durum gençlerin egoist olmasına ve bireyselci bir hayat tarzını tercih edilmesine sebep olmaktadır.

Tıp biliminin tamamı diyemem ama tıp alanında da insanlığın mezarını kazan tıp bilim insanlarının olduğunu duyuyoruz. Kanser aşısının bulunduğunu iddia edenleri dinlemiştim televizyonlarda. İddialara göre ilaç sektörü, kanser hastalığı üzerinden inanılmaz paralar kazanıyorlar! Kanser ilacı devreye girdiğinde üretilen onca kanser ilacının çöp olacağı aşikâr. İşte bu sebeple kanserojen gıda maddeleri üretilerek kanser hastalığının artması sağlanıyor! Ve tabi diğer hastalıklar için de aynı şeyi düşünebiliriz.

Benim düşünceme göre; ülkemizi yönetenlerin, insanların sağlığını tehlikeye atan temel gıda maddelerinin tamamını denetlemeli, “Ata Tohumu” ve geleneksel gübrelerin kullanılmasının yanı sıra büyük ve küçükbaş hayvanların meralarda beslenmeleri sağlanmalıdır.

Şu durum çok düşündürücüdür! Türkiye, başka ülkelere tarımsal ürünler ihraç etmektedir ancak alıcı ülkeler, ürünlerde yaptığı incelemelerde ürünlerin kanserojen içerdiğini belirterek ürünleri almaktan vazgeçmektedir. Ne var ki, gözü körelmiş, vicdanları çürümüş bu aracılar, satamadıkları kanser içerikli ürünleri akıllara durgunluk veren yöntemlerle yani hileli yollarla ithal ürün gibi göstererek ülkemizde satmaktadır. Ve bu vicdansızlığa, bu hileli ticarete bir yetkili çıkıp “dur” diyemedi, gerekli cezalar verilmedi! Ve bu durum maalesef uzun zamandır devam ediyor! İnsan hayatının ve sağlığının sıfırlandığı böyle bir ülkede “saldım çayıra, Mevla’m kayıra” zihniyeti ve düzeni akıl almaz bir şekilde varlığını sürdürmeye devam ediyor!

Devletimizi yöneten muktedirler, bir an akıllarını başlarına devşirmeli, çocuklarımız ve gençlerimiz için güçlü projeler hazırlayarak hem gençlerimizin, hem de ülkemizin aydınlık yarınlarının temellerini atmalıdır. Aksi halde, bu sığ ve bağnaz zihniyet devam ederse; hem insanlarımızın, hem gençlerimizin ve ülkemizin geleceği o karanlık zihniyetin dehlizlerinde mahvolmaya devam edecektir.

Hormonlu hayata “güle güle”, doğal hayata “merhaba” diyeceğimiz günlerin gelmesi dileklerimle…





Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (2)

5.0

100% (2)

Hormonlu çağın insanları Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Hormonlu çağın insanları yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Hormonlu Çağın İnsanları yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Müjgan Akyüz
Müjgan Akyüz, @mujganakyuz
1.2.2025 00:19:35
5 puan verdi
Bende tamamen katılıyorum fikirlerinize, ata tohumu uygulaması genişletilmeli sebzeler de doğal olmalı
Etkili Yorum
Alibaba
Alibaba, @alibaba2
31.1.2025 22:15:55
Merhabalar. Ben de yorumumu yazı sonundan başlayarak yapayım dedim.

Efendim, ülkede neler olduğunu aslında hepimiz biliyoruz.
2020'li yılların başında Türkiye'de ata tohumu kullanmak ve bulundurmak suç idi. Ve bu hükümet çıkardı bu yasayı. Yasa mülga oldu mu (yürürlükten kaldırıldı mı) bilmiyorum. Sanmıyorum da. Ama Tv'de "ata tohumuna geri dönmemiz lazım..." Diyerek dalga geçmekten de geri durmuyorlar.

Kanser tedavisinin olduğunu ve sizin de söylediğiniz gibi, yan ilaçlardan, sonsuz para kazanmak için, dünya çapında ilaç baronları tarafından bunun saklandığını ve yeni ilaçları bulanların bertaraf edildiğini itiraf eden, dünyanın en büyük ilaç firması CEO'su basın açıklamasının ardından öldürülmüştü.

Çocukların ve gençlerin hem bedensel hem ruhsal olarak zehirlenmesi hususunda da tamamen hemfikiriz.

Türkiye, Dünya Tarım Örgütü tarafından birinci dereceden tarım ülkesi kapsamına alınmış ve bu doğrultuda her yıl tarım desteği yapılmaktadır. Çiftçilere "tarla parası" olarak ödenen destek parası da bu gelen paranın cüzi bir kısmına tekabül ediyor. Ancak, hem devlet vatandaşı, hem vatandaş kendine göre devleti kandırıyor(!) ve ikisi birden Dünya Tarım Örgütünü?!. Yada sadece kendilerini...

Ben elli yedi yaşındayım ve çocukluğumu yokluklar ve yoksulluklar içinde, tertemiz havayı soluyarak, genetiği bozulmamış gıdalarla, toprakla, çamurla, kendi oyuncaklarımı taştan, ağaçtan kendim icat ederek yaşadım. Çocuklarım, yarı "ev genci" olarak yetişti. Ama torunlarım veya o çağın çocuklarını düşünemiyorum bile.

Asla dilemem ama, sanırım Einstein yine haklı çıkacak ve çok uzak olmayan gelecekte "dördüncü dünya savaşını sopalarla yapacak" ileriki nesiller.

Yine muazzam, yine elit bir yazı.
Tebriklerim ve sonsuz saygılarımla...
Yılmaz Süslü
Yılmaz Süslü, @yilmazsuslu
31.1.2025 20:11:24
Hocam bu sistemin kurucu babaları belli ve onun uşakları da. Küresel nüfus azaltma projesi gibi bir kavramın ayarlı kişilerce komplo diye sunulan milyar yığınlarını susturan %5'lik eli tetikte tüm bilimi,tıbbı kullanan kesimin dünya insanlığınca uyutulup köle edildiğini ve aşama aşama nüfus azaltıldığını %20 seviyeye çekmek için dünyayı , insanların ilizyon olmuş akıllarını uyandırmak isteyen bilimci diğer alandan herkes kesilmiş,yok edilmişken örtülü şekilde bizim bu vahşi olayı anlatmamız şu cehalet kesimine imkansız ! Istırap çekiyorum yıllardır . Ama ne fayda . Saygılar ...
Hayrullah
Hayrullah , @hayrullah1
31.1.2025 20:10:51
5 puan verdi
Yüreğiniz dert görmesin kaleminiz daim olsun hocam güzel bir konuya temas etmişsiniz maalesef her mevsimde her şey dolu ne yazık ki hiçbir şeyin tadı yok aksine zehirleniyoruz, birinci sınıf ürün diye ihraç ettiğimiz gıdalar geri dönüyor ve bu mallar iç piyasada tüketiliyor, birinci sınıf ürün böyle çıkarsa gersini düşünmek lazım
Sonsuz saygılarımla hocam sağolun varolun
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.