Ayrılık sabahı onlar yüklerini denk yaparlarken, ben yüzüme ebucehil karpuzu sıkılmış gibi (gözyaşları dökerek ağlıyor) idim... imriülkays
Halit Durucan
Halit Durucan
@halitdurucan

DEVLET AKLI

28 Ocak 2025 Salı
Yorum Yaz

DEVLET AKLI

( 5 kişi )

4

Yorum

7

Beğeni

5,0

Puan

175

Okunma

DEVLET AKLI

DEVLET AKLI

DEVLET AKLI

Akıl, yeryüzünde yaşayan canlılar arasında sadece insana bahşedilmiştir. Bu nedenle, Yüce Allah insanlar için "eşref-i mahlûkat" demiştir. Çünkü insan, yaratıldığı günden bu güne çeşitli evrelerden geçerek ve akli seviyesini geliştirmeyi başararak bu günlere gelebilmiştir. İnsan aklının ve zekâsının gelişmesinde elbette Yüce Yaratan doğal güçleri devreye sokarak insanların akıllarını işletmelerini ve dünyayı kendileri için yaşanır hale getirmesini arzu etmiştir.

Peki ama devletin aklı ve dini nasıl olabilir?

Siyaset dünyasında sürekli olarak “Devlet Aklı” sözünü işitiyoruz. Devlet dediğimiz yapı; toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıktır. Devlet, siyasal bir birliktir. Bunun için her şeyden önce devleti kuran bireyler arasında kültürel bir birlik lazımdır.

Peki soyut bir kavram olan devletin dini olabilir mi?

Bu tartışmaların kökeni çok eskilere kadar uzanıyor. İslam dininin tebliğ edildiği Arap coğrafyasına baktığımızda kimine göre Hz. Ömer’e, kimine göre de Hz. Ali’ye şu sorunun sorulduğu ileri sürülür: “Devletin dini olur mu?” Verilen cevap; “devletin dini adalettir” olmuştur.

“Akıl” ve “din” insanlara özgü birer kavramdır. Soyut ama sosyal bir yapı olan devleti yönetenlerin yönetme tecrübelerinin ve kabiliyetlerinin olmasına “devlet aklı” denilmiştir. “Devletin dini” ise; devleti yönetecek olan siyasetçilerin adalet ile devleti yönetmesi anlamına geliyor. Bu bağlamda, devletin dini olmaz ama yönetenlerle yönetilenlerin dinleri olur.

Adalet kavramı, vicdani bir duygudur ve İslam dininin de önemle üzerinde durduğu bir husustur. Adalet terazisini hakça tutmayan savcılar-hâkimler ve bu adaletsizliği körükleyen, adaletsizlikten beslenen siyasi çevreler devlet nizamımın ve toplumunun çürümesine, çökmesine ve yıkılmasına sebep olurlar.

Her milletin devletleşme süreci vardır. Devletleşme süreci çok sancılı süreçlerdir. Savaşlar, barışlar, işgaller, devletlerin yıkıl-masına ve yerine yeni devletlerin kurulmasına sebep olmuştur. Aynı zamanda kavimler göçü de Roma gibi bir imparatorluğun yıkılmasına ve farklı milletlerin kendi aralarında yaptıkları savaşlar sonrasında yeni devletlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. İşte bu uzun devletleşme sürecinde görev alanlar, bir devletin nasıl yönetileceğini, nasıl ayakta kalması gerektiğini bir bayrak yarışı gibi nesiller boyu aktararak bu günlere gelmişlerdir.

Her devlet kendi toplumunun inanç, kültürel ve sosyolojisi üzerine sistemlerini kurarlar. Eski çağlara baktığımızda küçük bir ihmalin ya da öngörüsüzlüğün bir imparatorluğun ya da krallığın yıkımına sebep olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Bu sebeple modern devletler, geçmişten dersler çıkararak, tecrübelerini birleştirerek devleti yönetme konusunda en ehil olan siyasetçileri yönetimin başına getirirler. Modernleşme süreçlerinde yöneticiler demokratik yollarla halkın oylarıyla seçilerek gelmişlerdir ve bu uygulama halen devam etmektedir. Ancak bu yüzyılda dünyanın pek çok ülkesinde demokrasiyi kullanarak iktidara gelip, totaliter/baskıcı/faşist rejimlerini ihdas eden yöneticileri de görüyoruz. Bu durum, demokrasinin istismar edilmesinden başka bir şey değildir aslında.

Devlet aklı; geçmişin tecrübelerinden faydalanarak, değişen ve gelişen küresel gelişmelere de dikkat ederek devletin yönetilme becerisidir. Yönetime gelen siyasetçiler; deneyimli, ehliyetli, liyakatli, ahlaklı ve adil kadrolarla devleti ve milleti yönetirler-se başarılı olurlar. Bu ulvi değerlerde gevşeme söz konusu olduğunda devlette ve millette savurganlık, vurdumduymazlık ve ahlaksızlık baş gösterir ve bir millet devletiyle birlikte tarih sahnesinden ya silinir ya da bir başka devletin içinde asimile olur.

Her milletin içinde kırılmaya sebep olabilecek fay hatları vardır. Türk milletinin de farklı fay hatları vardır elbet. Dış mihrakların kışkırtmasıyla her an harekete geçebilecek fay hatlarımız bana göre şunlardır: Dil/milliyet, din/mezhepler ve tarikatlardır. Devletimizi yöneten siyasetçiler ya da kurmay aklı, milletimizin bu fay hatları arasında herhangi bir ayırımcılığa yönelmemelidir. Milliyet, dil ve mezhep ayırımcılığını gördüğü yerde yok etmelidir. Kesinlikle bu yapıların örgütlenmesine izin vermemeli; devletin tüm hizmetleri her yurttaşa eşit olarak dağıtılmalı, devletin kapıları da her vatandaşa açık olmalıdır. Bu durum; ülkemizde iç cephenin de sağlam olmasına katkı sağlayacaktır.

İstanbul Fatihi Sultan 2. Mehmet Han bakın neler söylüyor:

“Aklı öldürürsen ahlâk da ölür. Akıl ve ahlâk öldüğünde millet bölünür. Kadıyı satın aldığın gün adalet ölür. Adaleti öldürdüğün gün devlet de ölür” veciz ifadesiyle devlet yöneticilerine yol göstermiştir.











Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (5)

5.0

100% (5)

Devlet aklı Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Devlet aklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
DEVLET AKLI yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
AZERZ
AZERZ, @azerz
30.1.2025 09:42:40
5 puan verdi
Dinler kötülük kamburunu insanların üzerlerinden atmaları için seçilmiş peygamberler vasıtasıyla bireylerin gönüllerine seslenilen güzel ahlakı temsil eden olgulardır. Doğru din öğretisiyle gelişen doğru din algısı kişinin vicdanının gelişimine hizmet eder. İnsanların gönül dünyalarında taşıdıkları vicdan ise adaletin güneşidir, adaletin temsil gücüdür. Ancak sağlam vicdan ile temsil edilen devlet aklı şaşmaz. Selam ve saygılarımla Üstadım.
Müjgan Akyüz
Müjgan Akyüz, @mujganakyuz
29.1.2025 15:18:31
5 puan verdi
Hz. Ali ''Devletin dini adalettir'' Demiş ki adalet taraflı olduğunda devletin dini filan kalmadığını gösterir bu.
Fatih Sultan Mehmet ''Kadıyı satın aldığın gün adalet ölür. Adaleti öldürdüğün gün devlet de ölür” Dediğine göre yani devletsiz kalmış bir milletiz şu an. Ne kadar üzücü durumlar Allah göstermesin. Bir an önce toparlanmamız lazım.
Etkili Yorum
Alibaba
Alibaba, @alibaba2
29.1.2025 12:54:00
5 puan verdi
Dinler; kişi ve gurupların, topluluk ve zümrelerin akıl ve insanlık (ahlak) kavramından çıkarak, içgüdüsel, duygu ve dürtülerle hareket etmesi, sınırsız hükümranlık, cinayet, cinsel istismar ve en başta hayvanlarda bile görülmeyen ensest ilişkilerin çığrından çıkmasıyla varlığını göstermiştir. Bu yönüyle de bireyseli, her bir kişiyi odak edinmiştir. Aksi halde sadece Arap coğrafyasını kapsayan bir olgu olurdu.
Sizin de değindiğiniz üzere devletin dini yada dinin devleti olmaz. Ancak; inancın, kişinin en zayıf noktası olduğunu fark eden art niyetli kişiler, güce ulaşmak için bunu kullanmaya başlamış ve kendi yarattıkları dinler ile her defasında başarıya ulaşmışlardır.
Akıl kapasitesini geliştiren toplumlarda bu durum etkisini azaltmış olsa da, özellikle gelenekçi (muhafazakar) toplumlarda din istismarı artarak devam etmektedir. Bu da doğal olarak, dogma dinlerle akıl ve ahlak çöküntüsüyle sonuçlanmaktadır.

Yazdığınız her yazının paralel bakış açımızı teşkil etmesi sebebiyle, düşüncelerimi paylaşmak da kaçınılmaz oluyor benim açımdan. Hoşgörünüze sığınarak.

Yine çok güzel bir konu ile aydınlatıcı bir makale okudum yetkin kaleminizden.

Teşekkürler, tebrikler ve en derin saygılarımla...
mehmetmacit
mehmetmacit, @mehmetmacit
29.1.2025 11:17:09
5 puan verdi
Ah birde yönetenler şu Ben bağnazlığından kurtulsalar çok şey hallolacak
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.