Her ayrılış, ölümün önceden alınan bir tadı gibidir, tekrar bir araya geliş de yeniden dünyaya gelişin önceden alınan bir tadı gibidir.-- schopenhauer
Çağdaş Durmaz
Çağdaş Durmaz
@cagdasdurmaz

CANIM DEDEM - BÖLÜM 1

25 Ocak 2025 Cumartesi
Yorum

CANIM DEDEM - BÖLÜM 1

1

Yorum

4

Beğeni

0,0

Puan

235

Okunma

CANIM DEDEM - BÖLÜM 1

CANIM DEDEM - BÖLÜM 1

1979 yılının 29 Ekimi dünyaya gelmişim. Edirne’nin köhne bir köyünde , işsiz bir baba , 16 yaşında evlenmiş çocukluğunu yaşamamış bir anne , eşini 28 yaşında kaybetmiş 4 çocukla ortada kalmış bir babaannenin yaşadığı iki odalı , saman ve çamurla sıvanmış kerpiç bir evde açmışım dünyaya gözlerimi. Yokluğun tam ortasında bir varlık olmak benim hikayem.
Annem anlatırdı , çok ağlar ,geceleri hiç uyumaz dolayısı ile annemi de uyutmazmışım. Dolu bir kibrit kutusu geceden gaz lambasının önüne konulur , sabaha kadar bir çöp kalmayana kadar uyanır ağlarmışım. Dolayısı ile her uyanışta gaz lambası yakılırmış , 40 kibrit çöpü olan kutunun bile yetmediği geceler olurmuş. Belki de karanlığı o yüzden sevmem. Geceleri şafak sökene kadar hala kırk defa uyanıp penceren süzülen sokak lambası ışığını görmeden yatağıma dönmeyişimin bir sebebi de odur belki. Hastalıklı bir çocukluk dönemim olmuş , köy yerinde o zamanlar doktor ne gezer ki şuan bile öyle bir imkan yok. Babaannemin koca karı ilaçlarından beni kaçırmak için çok mücadele vermiş annem. Köyde araba olmadığından doğru kendi babasına yani dedeme gidermiş. Dedem inek arabasını koşar , annem beni battaniyelere sarar 30 km ötedeki ilçeye yaklaşık 2 saatte giderlermiş. O günlerin izi hala kalçamdadır. Annem derdi ki sana vurulan iğnelerden kalçandan et düştüğünü bilirim. O kadar zor bir bebeklik dönemim olmuş. Ben yaşıma girmeden annemin sütü kesilmiş , köyden dayımın eşi aynı dönemde bir kız çocuğu dünyaya getirmiş ,sütü çok geldiği için dayımın eşi bana süt annelik yapmış. O yüzden hala bile yengemi gördüğümde süt anne derim.
Fakirliğin üst safhada yaşandığı bir dönemde köyde dünyaya gelmenin bedeli olsa gerek , çaput bezlerinden çocuk bezi ile büyümüşüm. Mama alacak para olmadığından 4 yaşıma kadar inek sütü içer , mısır unu ve süt karışımı ev yapımı bebek maması yermişim. Ben doğar doğmaz babam askere gitmiş , döndüğünde 2 yaşındaymışım. Sonrası orman işletmesinin açtığı ormancılık sınavını kazanan babam tekrar bizi köyde bırakıp 2 yıl Eskişehir’de ormancı okuluna gitmiş.
4 yaşıma kadar baba görmeden yaşamışım. Benim babam öksüzler yurdunda büyümüş. Kendisi 6 amcam 4 yaşındayken babaannem eşi vefat edince onları yurda vermek zorunda kalmış. Kendi kaderini bana yaşatan bir baba gözüyle baktım yıllarca ben babama. Bir türlü ne o bana ne de ben ona ısınamadım. Bir çocuğu kollarına alıp bebek kokusunu içine çekmediysen , askerlik okul süreçlerinde büyüme devrelerine şahit olmadıysan yabancı bir çocuk gözüyle görürsün kendi evladını , bizim kopma noktamız o oldu. Ağız dolusu baba diyemedim çünkü kelimeleri bana annem öğretti.
6 yaşıma kadar köyde yaşadım ,inekler , koyunlar , tavuklar , köpekler , kediler oyun arkadaşlarımdı. Çok yaşıtım yoktu , malum 60 hanelik küçük bir sahil köyü . O zamanlar bizim köyün sahili bakir , keşfedilmemişti. Denize uzaklığı 3 km idi , sahile yakın tarlalar verimsiz diye damatlara verilirdi. Şuan köyün damatları son model arabalar ile gezerken köyün esas oğlanları verimli diye işlemeleri için verilen topraklarda çiftçilik yapıp sürünüyor.
Neyse bu başka bir mevzu ya ...
Annemim babası , dedem bana babalık yaptı diye bilirim. Elimden tutar bakkala götürür çok sevdiğim yaz helvasından almadan dönmezdik. Her perşembe skoda marka aracıyla köye gelen bir Nusret amca vardı. Köy meydanına geldiğinde kornaya basar geldiğini duyururdu. Köyde ne kadar çocuk var ise başına toplanır o da şehirden getirdiği bir kutu gofreti açar , yumurta karşılığında verirdi. Babaannemin kümesten her gün iki yumurta hakkım vardı. Biri sabah bana yedirilir diğeri ise gofret almak için sepete konulurdu. Ben kornayı duyar duymaz annem al sepetini de koş derdi. Çocukluk işte , nasıl sevinirdim annem bana öyle dediğinde.
Nusret amca beni gördüğünde , gel bakalım çakır derdi. İsmimi söyleyemiyor sanırdım hep hatta anneme bir gün bu Nusret amca bana hep çakır diyor benim adımı söyleyemiyor demiştim. O da gülerek , yok söyler de senin gözlerinin renginden dolayı öyle söylemiştir demişti. Yine anlamamıştım , çocuk işte ne anlar lakaptan ya da benzetmeden.
Bizim çocukluğumuzda gofretler daha bir lezzetli ve içi bol kaymaklıydı. Belki de haftada bir yeme imkanımız olduğundan bize öyle gelirdi. Bir değeri vardı her şeyin , bir hafta sırf onun için yumurta biriktirmek , kümese her girdiğimde yumurta toplamak , emek sarfetmek güzeldi. Bol olan bir şeyin değeri de olmuyor büyüdüğümde anladım.
Zor zamanları yaşamadan değeri olmuyor hayatın.
6 yaşıma kadar yaşadığım köyü bir gün babamın ilk tayin olduğu başka bir köye taşınarak terk ettim. Sonrası bayramlarda , ara tatillerde ve yaz tatillerinde geldim köyüme.
Dedemin bendeki yeri başkaydı. Babam gibiydi ama öğreticiydi aynı zamanda. Hayatımda başka hiç bir yerde öğrenemeyeceğim dersleri öğrendim ondan. Canım dedem öyle özledim ki seni...

Çağdaş DURMAZ ...Devam edecek...

Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Canım dedem - bölüm 1 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Canım dedem - bölüm 1 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
CANIM DEDEM - BÖLÜM 1 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
neneh.
neneh., @neneh-
6.2.2025 16:36:45
"Dede dede can dede, tespihi mercan dede" diye boşuna dememişler.Dedeler bir başkadır.Nineler de öyle.Çoçukluk güzel olduğu kadar hüzünlüdür de.Hele bir de günümüz penceresinden temaşa edersek böyle muhteşem eserler ortaya çıkıyor işte.Üstada saygıyla.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.