0
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
132
Okunma
:
Gecenin zifiri karanlık kollarına sığınmış, yolcu koltuğuna oturdum.Sol yanım boş ne zaman dolar onuda bilmiyorum hangi ücra şehirde yada köyde bir yolcu daha doğrusu el sallanan kişi binenen kadar sol yanım boş ben cam kenarında basımı cama yaslamış vaziyette ağlayan el sallayan bir telaş içinde bagaj teslim etmeye çalışan otobüse binmeye çalışanlari izliyorum sebepsizce dalıp gisdiuorum zifiri karanlığa İçimde, ruhumda, vücudumda bir ağırlık.
Otobüsün uğultulu sesi, kalbinin kederli ritmine dağılıyor. Her tekerlek dönüşü, beni bir parça geçmişten daha uzaklaştırıyor. Gözlerim, camın arkasındaki kırgın bir şey arar gibi geziniyor ama nafile... Ne bulut ne yıldız. Yalnızca koskoca bir yalnızlık.Sol yanım boş.
Gurbete gidiyorum... Herkes "umut dolu bir başlangıç" diyor buna, ama bende bir başlangıçtan çok, bitişin yankısı var. Bir vedanın bıraktığı kırık cümleler, annenin nemli gözleri, babanın titrek el sallayışı. "Kendine dikkat et" diye fısıldadı annem, sesi çatlamıştı. Ama neyime dikkat edeceğim? Kendime mi, kalbimde taş gibi ağırlaşan hasrete mi?
Yol gidiyor ben yerimde duruyorum sanki.
Kaptanın yanına yakın koltuktayim herkes derin uykuda ben kaptanla birlikte radyoda çalan şarkıları dinliyorum.
Müslüm Gürses rahmetli ne kadarda güzel okuyor sanki ruhuma yüreğime fısıldıyor.
Sen bittikçe hasret uzar içimde
Şarkı gibi sevdiklerim dilimde
Gençliğimin ilk başlangıç yerinde
Hazan olur geceleri gurbetin
Otobüs molası veriyor, herkese bir telaş içinde. Ben kalkamıyorum, sanki koltukla bütünleşmiş gibiyim. İnsanlar inip gidiyor, hayatlarına bir parça mola veriyorlar. Ama benim için mola yok; bu yol, gurbetin yüreğimi açtığı yarayı daha da derinleştiriyor.
Şehir ışıkları uzaklaşıyor, köy yolları birleşiyor her yanımı sarıyor. Düşüncelerim bir nehir gibi akıyor geçmişe… Çocukluğun kokusu geliyor yanık; annemin pişirdiği sıcak ekmeğin kokusu, bahçedeki yaseminler, babamın kahkahaları. Şimdi o nehir, kurumuş bir dere yatağı gibi… Ben yorgun bir yolcuyum, hatıraların ağırlıklarıyla sırtımı kamburlaştıran.
Ve sonunda... Varıyorum. Otobüs duruyor, ama başlangıçtaki yolculuklar bitmiyor. Her adımımda, bir zamanlar evim olan topraklardan biraz daha uzaklaşıyorum. Gurbet... Hasret... İki kelime, bir insanın ömrüne nasıl bu kadar ağır gelir?
Otobüste giderken sanki beni alıp geri çevirecekmiş gibi. Ama hayır, o yol bir kez dönmeyen yol olmuş. İçimde yalnızca bir temenni kalıyor: Belki bir gün, bu yollara geri dönülür. Belki o zaman, gurbet hasrete değil, kavuşmaya gebe kalır sol yanım boş bitti yolculuğum her zamanki gibi...sol yanım boş
Merhaba gurbetin sokakları
Merhaba gurbet aksamları.