- 73 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Adaletsiz Rejimi Adaletle Yıkınız-Alkışlar Önüne Kansız Ellerle Çıkınız
Adaletsizlik, toplumların en eski ve en tehlikeli hastalıklarından biridir. Tarih boyunca birçok medeniyet, adaletsizliğin yayılmasıyla çöküşe sürüklenmiştir; örneğin, antik Roma’da yozlaşma ve sosyal eşitsizlikler imparatorluğun dağılmasında büyük rol oynamıştır. Modern çağda da adaletsiz uygulamalar, toplumları kutuplaştırarak sosyal huzursuzluklara yol açmıştır. Güçlünün hukuku yazdırdığı, zayıfın ezildiği, hakkın, emekçinin ve mazlumun sesi duyulmadığı bir sistemin ömrü uzun değildir. Ancak bu ömür, insanların suskunluğu, korkusu ve tepkisizliğiyle uzar. Bugün burada, tarihten aldığımız derslerle, adaletsiz rejimlere karşı nasıl adaletle savaşabileceğimizi konuşacağız.
Adaletsizliğin Karakteri Nasıl İşler?
Adaletsizlik, ilk başta bir damla zehir gibi sinsice yayılır. Bir yasa, bir karar, bir taviz... Örneğin, özgürlükleri kısıtlayan bir yasa çıkarıldığında, insanlar "geçici bir önlem" diyerek bunu küçümseyebilir. Ya da bir lider, adil olmayan bir karara imza attığında, "şartların gereği" diye düşünülerek tepki gösterilmeyebilir. Ancak bu küçük gibi görünen adımlar, bir adaletsizlik zincirinin ilk halkalarını oluşturur. "Bu kadarından bir şey olmaz," diyerek göz ardı edilen her adaletsizlik, sonraki büyük felaketlerin zeminini hazırlar.
Bir adaletsiz rejim, kendi varlığını sürdürebilmek için öncelikle korkuyu besler. Korkunun temel kaynağı, cezasızlık ve göstermelik cezalandırmadır. Adaletsizlikle yoğrulan bir rejim, "herkesin eşit olduğunu" iddia eder; ancak eşitliğin gerçek anlamda uygulanmadığı her yerde adaletsizlik kaçınılmazdır.
Tarih boyunca gördük ki, adaletsiz rejimlerin çöküşü hep aynı yöntemle olmuştur: İnsanların bilinçlenmesi ve kitlesel harekete geçmesi. Bu harekette kan dökülmeden, kalem ve kelam ile savaşılmışsa, uzun vadede toplum daha sükunetli bir yeniden inşa süreci yaşamıştır. Bugün amacımız da budur: Adaletsiz rejimi, adaletin şafağıyla yok etmek.
Adaletle Yıkılan Duvarlar
Adaletsiz rejimler birer beton duvar gibidir. Sadece sert darbelerle kırılmaz; şöhretlerinin altındaki çürük temel, adaletsizlikle atılmış yasalar, baskıyla susturulmuş halk sesleri ve yozlaşmış liderlerin kendi çıkarları için attıkları yanlış adımlarla ortaya çıkarıldığında, kendileri de yıkılır. Bu yıkılışı hızlı ve etkili hale getirmek için aşağıdaki yollar izlenmelidir:
Hakikati Savunun: Adaletsiz rejimler hakikatten kaçar. Yanlış bilgiler yayarak halkın gerçeklere ulaşmasını engeller. Bu nedenle, birinci önceliğiniz hakikati savunmak olmalıdır. Hakikat, en güçlü silahınızdır.
Eğitim ve Bilinçlendirme: Adaletsiz rejimlerin en korktuğu şey bilinçli bireylerdir. Eğitim, cehaletin karanlığını aydınlığa dönüştürecek bir meşaledir. Toplumu, hakları ve adalet anlayışı konusunda bilinçlendirin.
Pasif Direniş: Adaletsizliğe tepki göstermek, mutlaka sert ve yıkıcı olmasını gerektirmez. Gandhi’nin pasif direniş ilkesi, bu konuda en iyi örnektir. Örneğin, İngilizlerin tuz tekeli kanunlarına karşı başlattığı ’Tuz Yürüyüşü,’ basit bir eylem gibi görünse de, milyonların katılımıyla bir direniş hareketine dönüşmüş ve İngiltere’nin sömürgeci politikalarını ciddi şekilde sarsmıştır. Sessiz oturma eylemleri, boykotlar ve sembolik gösterilerle rejimi zayıflatabilirsiniz.
Medya ve Sosyal Medyanın Gücü: Bilgi, bugünün en değerli varlığıdır. Adaletsizliğin belgelerini, masumiyetin görüntülerini ve hakikatleri yayın. Toplumun her kesimine ulaşmak için medya ve sosyal medya çok önemlidir.
Toplumsal Dayanışma: Ayrılıkları bir kenara bırakın. Adaletsiz rejimler, toplumu bölerek gücünü korur. Birlik olun, dayanışma ruhuyla hareket edin. Komşularınıza, iş arkadaşlarınıza, akrabalarınıza seslenin ve onların da yanınızda olmasını sağlayın.
Hukukun Önünde Durun: Adalet, hukuk sürecinde ortaya çıkar. Hakkınızı mahkemelerde aramaktan korkmayın. Haksızlıkları belgeleyin, kayıt altına alın ve adaletin çarklarını döndürmek için mücadele edin.
Alkışlar Önüne Kansız Ellerle Çıkınız
Tarihte büyük liderlerin en etkileyici zaferleri, kan dökmeden kazandıkları olmuştur. Martin Luther King Jr., özgürlük ve eşitlik için savaşırken "rüyasıyla" hareket etti. "Benim bir rüyam var," dediği konuşmasında, insanların ten rengine göre değil, karakterine göre değerlendirildiği bir dünya özlemini dile getirdi. Bu hayali, milyonlarca insanı harekete geçiren barışçıl bir direnişin sembolü haline geldi. Mandela, güney Afrika’nın karanlık günlerini geride bırakması için sabırla mücadele etti. Onların izinden gitmeliyiz. Bu yol zor olabilir; ancak insanlığın onuru, hakkın ve adaletin zaferi bu yolla gelir.
Unutmayın, alkışlar en güzel silahınızdır. Kanla kirlenmiş ellerin karşısına, temiz ve barış dolu yüreğinizle çıkın. Adaletsiz rejimlere verilecek en iyi cevap, şeffaf bir vicdan, korkusuz bir duruş ve sevgi dolu bir mücadeledir. Adaletle yıkın, sevgiyle inşa edin. Kaleminizle savaşın, kelimelerinizle kazandırın.
Adalet her zaman galip gelir; sadece zamana ihtiyacı vardır. Bu zamana ışık tutmak, bizim sorumluluğumuzdur.
Bugünün çağrısı budur: Adaletsiz rejimleri, adaletin özüne sımsıkı sarılarak devirelim. Gelecek nesillere bırakabileceğimiz en değerli miras, adaletle taçlanmış bir toplumdur.
Erol Kekeç/09.01.2025/Sancaktepe/İST
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.