- 27 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ben nasıl doğdum
Mahallemiz çok güzel eski bir mahalleydi güzin abla Orhan abi Münir usta abim bendeniz muhittin kısaca bakkalımız manavımız simitçimiz baloncumuz kısaca her tür insanımız vardı çocuklar pazar günü oldumu bisikletlerine biner sokak sokak dolaşırdı anneler babalar çocuklarının ellerini tutar bir parkta soluğu alırlardı belkide birlik beraberlik buydu çocuklarınızla ne kadar çok zaman geçirirseniz o kadar iyi babasınız demekti
Her mahalle küçük bir dünya demekti çünkü mahalleler dünyanın kapısıydı misal bir mahallede kavga varsa aynen dünyada yaşanan oydu bir mahallede bir koca vahşilik yapıp ömür boyu mutlu olmak için evlendiği eşini hayvanlaşarak vahşice katlediyorsa dünyada katliam yaşanmaya devam ediyordu evet dünya ne bir ütopya ne distopyaydı insanın içinde ne varsa dünyaya yansıyan oydu evet bu hayat bir mücadele bir kavga alanınıydı kendisini düzelten hatasından ders alan mahallesini düzeltip dünyaya değiştirmeye muvaffak oluyordu insan içindeki hayvanı o nefis denen şeytanı yenemezse yol olmaya mahkum kalıyordu evet bizim mahallemiz bursa Mustafa kemalpaşada küçük bir mahalleydi dünyaya açılan bir kapıydı tostçusuyla simitçisiyle ekmek fırınlarıyla her insan küçük bir alem bir kainat demekti ve hikayemizin hiç sonu yoktu sonsuza kadar anlatacak güç varsa sizde hiç bitmez sonsuza kadar devam ederdi
Bilmiyorum öyle usta bir yazar değilim usta olmak haddimede değil zaten ben sadece bunları size almışım elime telefondan tuşlara basarak yazıyorum dilde Kuraan elde telefon misali hikâyemi güzelce anlatabilsem de anlatamasamda çocukların noktaları birleştirip resim çizmeyi öğrenmesi gibi bende vaktimi sadece güzelce geçirmek istiyorum okuyan tek bir insan bile çıksa bu bile beni tebessüm ettiriyor neyse bu gerçek bir hikaye değildir tamamen kurgusaldır zaten kitaplardaki filmlerdeki gerçeklik nedir ki kıssadan hisse almak bile bir hikayeyi güzelleştirir fantastik yada masal bile olsa bir hikaye duyguların hepsi gerçektir harry Potter yüzüklerin efendisi olaylar masal duygular gerçek kitap okuya okuya bende en sonunda sizlen konuşup kağıda acemice bir şeyler yazacağım işte buna seviyorum efendim zaten kendi kendine zaman geçirenler vaktini kendine güzellik yapmak için harcayanlardan en sonunda güzel bir insan ortaya çıkarmış her ne yaparsak yapalım ilk başta kendimiz için yapıyoruz misal yazan insan en sonunda güzel düşünmeyi öğretiyor kalemini güzel yazmaya alıştıran insan en sonunda güzel fikir üretiyor zaten dünyayı değiştirmenin başlangıcı güzel fikir üretmek ve güzel düşünmektir
İşte biraz hatta uzun oldu ama ne yapim efendim kalemi tutamıyorum neyse mahallemizin ilk hikâyesi kendimin hikayesi olsun evet 1985 in karlı bir kış günü Urfa Ceylanpınar doğmuşum annem tam bir çocuk üretme fabrikası gibi her ilişkide bir çocuk maşAllah ölenlerle Rahmete gidenlerle tam 18 kardeşiz bizim oraların çocuk sayısı meşhurdur doğu ile güneydoğuda yaşayanlar iyi bilirler çok sayıda çocuğa sahip olmak bir gurur kaynağı ve övünç vesilesi olabilir aileler için bir de aile geniş ailenin verdiği görevleri yerine getirirse birlik beraberlik ilk günkü gibi devam ederse o anne ve babadan daha mutlusu yoktur günler 29 Ekim i aylar kasımı saatler bilmem kaçı gösterdiğinde hastanede telaşlı bir bekleyiş vardı bir annenin o doğum anındaki inlemeleri ve naraları adeta hastaneyi inletiyordu çekilen en kutsal sancı doğum sancısıydı ve o Rahmet ile Şefkati annenin kalbine indiren Yüce Allah anneyi çaresiz bırakmıyor Rahim kapağı açılırken anne ne kadar sarsılsada küçük bir embriyo ve su damlasından belkide kendi küçük yazgısı büyük bir canlı tertemiz şekilde dünyaya geliyordu
Hastane odalarında ne kadar çok şükür vesilesi vardı kimisi ölümle pençeleşirken kimisi son nefeste bile Yüce Allaha teslimiyeti elden bırakmıyordu hastaneler ne kadar küçük olsada hepsi bir ibret tablosuydu birileri ölüyor birileri doğuyor dünya dönmeye devam ediyor ve dünyadan sürekli birileri gidiyor birileri gidiyordu o gün beni doğuran annemde nice zahmetle beni dünyaya getirdi ancak bu üzüntülü bir haberdi çünkü birazdan bebeğinden ayrılmak üzereydi her ne kadar bana veda etmek istemesede babam amcasının oğluyla gardaş gibiydi ayrı tende aynı ruh iki aynı can gibiydi ve beni evlatlık olarak verecekti annem bu haberi alınca her ne kadar yıkılsa hayır haciii olmaz desede babam sert bir adamdı bir soğanı tek yumrukta ikiye bölecek güçte birisiydi soğanı tek yumrukta ikiye bölen bir insan kimbilir kızdığı zaman neler yapardı böylece bir doğum haberi bir annem için müjde olurken diğer annem için keder oluyordu ve o gün beni evlatlık olarak verdiler sanki kınalı bir kuzuydum ve şimdi diyeceksiniz ki abi bizim kafamız karıştı senin annen baban kim diye bu da tam felsefe sorusu gibi oldu
Evet insanın iki annesi iki babası olabilir ancak her zaman için büyüten emek veren bakan doğuran daha önemlidir çünkü sizi yediren içiren giydiren kimse sizin anne ve babanız o dur ancak Kuraana göre çocuk hangi yatakta doğduysa anne ve baba o dur yani benim annem babam beni büyütendir evet babam sert bir insandı zamanında çok kalp kırmış bizim haylaz onun sertliği eski insanlardan eski nesil olmasından kaynaklanır küçük bir lastikçi dükkanı varmış kamyonculukla uğraşan babam adeta yolların kartalı gibiydi her daim birlik beraberlikten bahsederdi dili kuraanlıydı her ne kadar vukuat sayımız çöl olsada sert dediğim dedik bir yapısı olsada son 5 yılı şeker gibi geçti son beş yılında kimsenin kalbini kırmayan babam artık yavaş yavaş yaşlanıyordu neyseki çok çekmedi adamcağız son dönemlerinde beyinde küçülme başlayınca dünyanın yükü omuzuna ağır gelmeye başladı eeee 60 yıl az bir ömür değil tam bir yıl önce hakkın rahmetine kavuştu belkide ölüm bir nimetti gelince hoş geldin denilmesi gereken güzel ameller ile gidebilirsek ne mutlu bize çünkü gittiğimiz yer belki buradan daha güzeldir hoşçakal aslan babam
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.