- 39 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Küçüktük
Küçüklüğümü gözümün önünde canlandırıyorum da şimdi.. Ete süte karışmayan, kimseye seslenmeyen ürkek bir kızdım. Şimdiki halimle benzerlik ararsam yine çok duygusaldım. Hani bir çevreye girdiğinizde kocaman bir kalabalık görürsünüz bir de o kalabalığın dışında kalmış kenarda oturan birisi gözünüze çarpar ya.. İşte o bendim. Hangi ortama girersem gireyim hep dışlanırdım. Ne kadar çabalarsam çabalayım ne yapıp ne edip beni bir kenara atarlardı.
Yedinci sınıfımda ergenlik evremin başları olduğu için fiziksel olarak gelişme çağındaydım. Bu yüzden normalden daha iri yapılı gösteriyordum kendimi. İri yapılı olup da aşırı kilolu değildim elbette. Tam da o yıllarımda bir erkek öğrencin’in bu sebepten dolayı bana goril dediğini hatırlıyorum. Nerede görse herkesin içinde söylerdi. Ben de utanır bir şey söyleyemezdim.
Bunun yanında bir de sınıfın gözdesi iki çalışkan kız vardı. Ortaokul ilk sınıfımdan beri her yaptığım hareket gözlerine çarpar beni sanki suç işlemişim gibi tahrik ederlerdi. Diyelim ki teneffüste kağıda bir şeyler karalıyorsunuz ve yanınıza iki tane kız gelip " Bu ne ya? Mal mısın nasıl bir çizim bu? O öyle çizilmez ki böyle çizilir... " diyor. Sizce o anda, o yaşta bu kadar sabırla dayanıp kimseye bahsetmemek mümkün mü? Maalesef ki benim için mümkün oldu. Hadi bir tane daha düşünelim, mesela kanser yüzünden vefat eden bir arkadaşınızdan kalan değerli bir bilekliğiniz var ama öyle altın veya gümüş değil tabi ki, boncuktan. Siz de onu takıp okula gidiyorsunuz. O kızlardan biri gelip bileziğe bakmayı istediğini söylüyor ve veriyorsunuz. Kısa bir süre sonra önünüze boncukları yerinden sökülmüş, dağılmış şekilde bırakıyor. Siz bunu onun yaptığını iddia ediyorsunuz ve o " Hayır ben yapmadım. " diyerek kendini savunuyor. O an, o yaşta kendinizi ne kadar kontrol edebilirsiniz? Ben ettim hem de ziyadesiyle..
İlkokul üçüncü sınıfımda babamın arkadaşlarından birinin oğluyla aynı sınıftaydık. Ben onu tanıyordum ama yakın değildim, sadece tanışmışlığımız vardı. Dersin başlamasına on dakika kala herkesin ayakta olduğu gibi ben de tahtada öylesine oyalanıyordum. Normalde katiyen böyle bir şey yapmam ama çocukluk işte.. O sırada o çocuk arkamdan gelip tüm sınıfın önünde pantolonumu aşağı indirmişti. Allah’tan atletim üstümdeydi ve indirdiği sırada normalden biraz daha uzun olduğu için bikini bölgemi kapatmıştı. Bütün sınıfın kahkaha eşliğinde kızararak sırama geçmiştim, o çocuk da pişkin pişkin gülerek sırasına geçmişti. Şansıma ben oturur oturmaz öğretmen içeri girdi, o günden sonra da kimse bu olaydan bahsetmedi, ben de dahil..
Takvimler iki bin on altıyı gösteriyordu, bense henüz altı yaşında minik bir kızdım. O zamanlar da bizim uzun, kıvırcık saçlı bir kadın öğretmenimiz vardı. Benimle hep "Rüyalarda gezer" diye dalga geçerdi. Üstüne üstlük bir de bunu tüm arkadaşlarıma zorla söyletirdi. Hepsi de beni her defasında böyle çağırırdı "Rüyalarda gezer! Baksana buraya bi, boşver oynama onunla o rüyalarda geziyor.." Ağlarsam köşede sessizce ağlar sonra gözyaşlarımı siler tek başıma oynamaya ve hayal kurmaya devam ederdim, kırılırsam seslenmez içime atardım. Hiçbir zaman da kimseye söylemedim. Bu yüzden bana lakap takılmasından, iyi niyetli de olsa ismimin espriye vurulmasından (ki buna gayet müsait) pek hoşlanmam.
Bir gün yine öğretmenimiz sınıfa girmişti ve o zamanlar kullandığımız defterleri çıkarmamızı söylemişti. Benimki de çocuk aklı, evde unutmuşum. O sırada benim önümde defter olmadığını görünce elindeki kalın kitabı aldığı gibi yüzüme bir çarpmıştı ki.. Sonra yanıma oturmuştu ve dersimiz şekilleri çizdirme dersi olduğu için bana yuvarlak çizdiriyordu "Yuvarlak". Bir elim hala yanağımda, diğer elim kalemi tutmuş titreyerek yuvarlak çiziyordu. Her defasında silgiye silip " Ters çiziyorsun! " deyip kulağımın dibinde bağırıp duruyordu. Bu ceza yaklaşık beş dakika devam etti ama bana beş saat gibi gelmişti. O vuruşun acısını hala unutmam. Ve o " Gerizekalı, bir halt beceremezsin zaten! " lafı şu gün olsun kulaklarımda yayankılanır. Bu yüzden yuvarlaklardan hazzetmem, ne zaman görsem o olayı hatırlar ürperirim.
Ortaokul son sınıfıma kadar bana yapılan akran zorbalıkları devam etti. Lisede ise öğretmen baskısı görüyordum ama bu geldiğim liseden kaynaklıydı, ilk lisem yani..Onu da nasipse en kısa zamanda bir eserimde söz edeceğim. Daha anlatacağım o kadar hikaye var ki sığdıramam. Belki şu an hepsi unutmuştur ama benim dün gibi aklımda. Peki bunlar olurken ailemin hiç mi haberi olmadı? Evet oldu ama yıllar sonra. Odada otururken birden bire konusu açılıp herşeyi anlatmamla öğrenmişlerdi ama bunu öğrendikleri zaman ben ortaokuldan mezun olalı üç ay oluyordu. Aileme zamanında söylemediğim için gerçekten çok pişmanım ama bir yandan da seviniyorum. Çünkü o zaman tüm bunları söyleseydim annem de babam da kendini kontrol edemez mahkemelik bile olabilirlerdi. Bunu elbette ben iddia etmiyorum, kendileri söylemişti..
O zamanlarda ki aklıma o kadar kızıyorum ki. Şimdiki aklım olsa hepsini ebeveynlerime şikayet ederdim. Siz siz olun içinizdeki çocuğu sakın öldürmeyin sonra geri yaşaması zor oluyor...
Rüya
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.