- 117 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Dar Gelirlilerin Manifestosu-Onurlu Yaşam Talepleri
Hadi gelin, ülkenin kenar mahallesinde yaşayan o asgari ücretliyi düşünelim. Sabahın kör karanlığında kalkar, buz gibi soğuk havaya rağmen elinde koca bir umutla yola koyulur. Nedir bu umut? Karnını doyurmak, çocuğunun defter parasını denkleştirmek, elektrik faturası kesilmeden bir çözüm bulmak... Ama işin en can yakıcı tarafı nedir bilir misiniz? Bu umut, yönetimin elindeki kaşığın ucuna yerleştirilmiş kırıntılar kadar bir şeydir; küçük, eksik ve insan onurundan fersah fersah uzak.
“Kaşığın ucu” dedik ya, işte bu benzetme aslında tam da dar gelirli vatandaşın aldığı her kuruş için yapılmıştır. Yönetim, bu vatandaşa “Bak işte, biz sana bunu da veriyoruz. Haline şükret!” diyor. Ama sonra bakıyorsunuz, bir başka kesime gelince kaşık birden büyük bir kepçeye dönüşüyor. Hele o kamu kaynaklarıyla sürekli semirtilen kesimler yok mu? İşte bu adaletsizlik; bu iki yüzlülük insanın içini cız ettiriyor.
İki Dünya-Bir Yanda Zenginlik, Bir Yanda Yoksulluk
Bir ülke düşünün; bir tarafında konvoylarla açılan yollar, gösterişli törenler, hesapsız harcanan paralar; diğer yanda ay sonunu nasıl getireceğini kara kara düşünen insanlar. Bakın açık konuşalım; bu insanlar sadaka istemiyor, adalet istiyor! Kimse 10 saatin üzerinde çalışıp sonunda aldığı maaşla sadece hayatta kalmayı sürdürmek zorunda olmamalı. O maaşla yaşayabilmek, belki biraz da insanca bir şeyler yapmak hakkıdır.
Ama gerçekte ne oluyor? Geçim mücadelesi veren emeklinin 12.500 yüz lira maaşına göz ucuyla bakılırken, lüks semtlerde yükselen plazalardan ülkeyi yönetenler halktan kopmuş durumda. Bu ne büyük bir ironidir! Bir yanda hayatta kalmak için didinen, öte yanda halkın sırtından kazanıp şaşaalı hayatlar sürenler. Sizce bu kabul edilebilir mi? Bu mu adalet?
Dar Gelirlinin Günlüğü
Bir emekli düşünüyoruz: 35 yıl çalışmış. Sağlığını yitirmiş ama alın teriyle bir gelecek kurmaya çalışmış. Bugün ise bin bir sıkıntıyla kiralık evinde gün sayıyor. Elektrik, su, doğalgaz faturaları el yakıyor; market fiyatları uçmuş. Et almayı bırakın, peynirle ekmek lüks olmuş. Ay sonunda ödemesi gereken borçlar için “Bunu mu ödeyeyim, onu mu geciktireyim?” diye kara kara düşünüyor. Kim bilir belki en son doktora gittiğinde yazılan ilaçların yarısını almayı bile göze alamadı.
Ya asgari ücretlinin durumu? Aldığı maaş neredeyse iki haftalık mutfak masrafına yetmiyor. Evdeki çocuğu yeni ayakkabı istediğinde boynunu büküp kıvrandığını kimse görmüyor tabii. Marketten artık gıda ürünlerinin en alt kademesi alınırken “Acaba ay sonunda bir de okula yol parası kalır mı?” diye dert ediyor.
İşte bu insanlar, yani dar gelirli vatandaşlar, aslında bu ülkenin görünmeyen kahramanlarıdır. Sabırla çalışır, dişini tırnağına takar ve yine de hep geri planda kalır. İnsanlık onuruna yaraşır bir yaşam talep etmek, bu insanların hakkıdır.
Soru Soralım-Neden Hep Kaşığın Ucu?
Hadi sorgulayalım! Neden kaynaklar adaletli dağılmıyor? Neden dar gelirliye hep kırıntı layık görülürken, belli zümreler geniş avantajlarla besleniyor? Çıkıp deyin, “Adaleti biz böyle mi sağlıyoruz?” Enflasyonu düşürememiş, piyasaları yönetememişsiniz, peki ama dar gelirliyi ezmek nasıl bir marifet olabilir ki? Siz halk için değil, kendiniz ve çevreniz için mi varsınız?
Bazıları çıkıp “Bütçe yetersiz, kaynaklar kısıtlı” diye savunma yapabilir. Ama ne hikmetse bu kısıt, asla şatafatlı projelere gelmez. O projeler ki, çoğu zaman halkın gerçek ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak, süs niyetine yapılan işlerdir. Köprüler, havaalanları, saraylar… Ama bunlar yapılırken halkın omzundaki vergi yükü artar. Yıllardır vergilerle katlanan bütçelerde dar gelirli için bir pay bulunmazken, “öncelikli” denilen projeler hep birilerine fayda sağlar.
İnsan Onuruna Saygı-Bir İnsanlık Hakkı
Dar gelirli vatandaşlar sadece yardım beklemiyor; onurlu bir yaşam sürdürmek istiyor. Bunun adı insan onuruna saygıdır ve bu hakkı vermek devletin birincil görevidir. Bir devletin görevi, vatandaşını hayatta tutmaya çalışmak değil; onu insanca yaşatmaktır.
Bir an için şöyle düşünelim: Eğer maaşlar doğru bir şekilde düzenlense, temel ihtiyaçlar karşılanabilir olsa ve biriken borçlar altında inleyen bu insanlar feraha kavuşsa, toplumdaki huzur seviyesi nerelere çıkabilir? Bunun farkında olmayan bir yönetimin toplum vicdanında mahkûm olması şaşırtıcı değildir. Ancak unutulmamalıdır ki, halk sustuğunda hesap sormuyor gibi görünebilir ama adalet arayışı gün gelir volkan gibi patlar.
Adalet İçin,
Buradan sesleniyoruz:
Adil Gelir Dağılımı Sağlansın: Kaynaklar hakkaniyetli bir şekilde dağıtılsın. Lüksü beslemekten vazgeçip, dar gelirliyi refaha kavuşturun. Artık kimse kırıntılarla yetinmek zorunda bırakılmasın!
Vergi Sistemi Gözden Geçirilsin: Zenginle yoksulu aynı kefeye koyan vergi sistemine dur deyin! Adil bir vergi reformu gerçekleştirilmeden bu adaletsizlik düzelmez.
Asgari Ücret Onurlu Yaşam Sağlasın: Asgari ücret açlık sınırının altında kalamaz. İnsanca yaşamak temel bir haktır ve bu hak göz ardı edilemez.
Emekliler Unutulmasın: 30-40 yıl çalışarak hizmet veren bir emeklinin bugünkü yaşam koşullarında sürünmesi kabul edilemez. Emekliler huzurlu bir hayat sürebilsin diye maaşları artırılsın.
Sosyal Yardımlar Artırılmalı: Yardımlar sadece geçici çözümler sunmamalıdır. İnsanları üreten bireylere dönüştürecek, hayat standartlarını yükseltecek programlar geliştirilmeli.
İnsanca Çalışma Şartları Sağlansın: Herkes, daha az çalışarak daha insani bir yaşam sürebilmeli. Fazla mesailerle geçinmeye çalışmak yerine, çalışma saatleri yeniden düzenlenmeli.
Kalkıp Haklarımızı Talep Edelim
Dar gelirli vatandaşlar, asgari ücretliler, emekliler… Bu toplumun omurgasını oluşturan sizlersiniz. Korkmayın, bu sizin hakkınız! İnsanlık onuruna uygun bir yaşam talep etmek sizin doğuştan gelen bir hakkınızdır. Bu manifestonun her satırı da size aittir ve ancak sizler haklarınıza sahip çıkarsanız değişim mümkün olabilir.
Ayağa kalkın ve hesap sorun! Çünkü kaşığın ucunda verilenle yetinmek istemediğinizi, bu ülkenin gerçek sahipleri olduğunuzu herkese hatırlatmanın vakti geldi! Gücünüz, birliğinizdedir ve unutmayın: Siz bu toplumun vicdanısınız, gerisi sadece bir hayalden ibarettir.
Bahadır Hataylı/04.01.2025/Sancaktepe/İST