- 85 Okunma
- 0 Yorum
- 3 Beğeni
Adres'siz Mektuplar / 1
Tarifeli seferler gibi her gün belli saatlerde özlerim sizi. Bilmezsiniz. Bazen bir çiçek kokusu getirir sizi aklıma, bazen hüzünlü bir şarkının kesif nağmeleri. "Pırlantam" diye seslenirim size hep, ama işitmezsiniz.
Zaten acı türküleri de öyle çok sevmez ve dinlemezsiniz. Doğallığı bozulmasın istediğimdendir belki de samimiyetimin. Demli bir hırsız gibi sızarım gamzelerinize, güşülünüzü kucaklarım sessizce. Saçlarınıza tırmanır; ellerimle kilimler dokur, şiirler okurum gözbebeklerinizin ışıltısında büyüyen çiçeklere. Bilmezsiniz. Ki siz bu hazin öykünün en özel, en gizli hazinesisiniz.
Bu çekingen kostümlü basiretsizliğin birazını çocukluktan beri hafızamı boyayan kurt-kuzu-kırmızı masallarına veriyor olsam da birazdan çoğuna, o kendiyle aşırı barışık dayanılmaz cazibeniz ev sahibidir.
Belki şöyle daha iyi açıklayabilirim. Varsayın ki yıllarca okudunuz doktor oldunuz. T ı p dilinin tüm sırlarını öğrendiniz. Sayısız damar yolu açtınız tanımadık kollarda. Hatta en ücra kılcal damarların yerini, sayısını bile ezberlediniz. Fakat bu zamana dek hâlâ bir kadının yüreğindeki kaleye giden o yol neyle döşelidir, kaç basamaklıdır, kalbini şöyle yedi virgül sekiz şiddetinde titretecek fay hatları nereden geçer bir türlü öğrenemediniz. Bu arada siz de kötü bir öğretmensiniz lütfen kabul edin! Körelmiş acizliğimi sürekli bileylerken konu hakkında tek öğrenebildiğim gerçek; kadın kalbinin tek kişilik koca bir şehir olduğu ve yabancı konsolosluklar önünde oluşan lebaleb uzun kuyruklara rağmen o ülke tarafından sadece bir kişiye vize verildiği ve tek bir kişinin bu ülkeye g ö n ü l l ü girebildiği.
İşte size kaçak güreşmelerin ve ayna önü yasak görüşmelerin sebeplerinden biri.
Şimdi gözlerinizin altını iyice kısıp "iyi de siz resmi olarak hiç başvurmadınız ki" dediğinizi duyar gibiyim! Alnımdaki ütüsüz çizgileri duvara çarpar gibi.
Siz bir zamkumu gül diye dudağınızda tuttunuz mu hiç? Ezbere bildiğiniz bir şarkının sözlerini unuttunuz mu durduk yerde? Ya da trene kaçak binmiş birinin avaz avaz " hey bakın bana, ben biletsiz yolcuyum" diye haykırdığını? Oysa biletim varmış gibi öyle çok kere yanaştım ki dosta güven veren gözlerinize, kaç kere yanaşıp ayakuçlarımı değdirdim o masmavi denize.
Tabii ki kabahat benim. Boş bir salıncağı sallayan rüzgâr ıslığı ne anlatır ki gökyüzünre/size.
Adressiz bir mektubu "sahibine ulaşamadı" diye hangi postacı geri getirir. Lütfen boş bir anında soruverin, uzun menzilli uçmaya alışık o posta güvercini gözlerinize.
Sonra "nasılsınız iyi misiniz" diye yarı aymaz tonda uluorta yazıp paylaştıklarınız. Her sorduğunuzda kaç ormanı kül ettiğinizden var mı haberiniz. Ya her harfini, her kelimesini, biraz çeksin de üzerime otursun diye kaç kez soğuk suda yıkayıp, günlerce ayazda beklettiğimden. Bilmezsiniz.
Şimdi pekâla sorabilirsiniz, "madem bu kadar bıktırdım usandırdım sizi; görmedim, göremedim neden uçup da başka göklere gitmediniz".
Ahh... İşte siz gibi, tüm kanatsız meleklerin lügatındaki tek eksik, tamamlanmamış tek cümle budur sanki. Kanatları olan her kuş uçabiliyor mu Matmazel?
Her kuş kendi göğsünde bir gök taşır sevgili! Ve uçmak gibi sevmek de en bulaşıcı tutkudur hani. Üstelik hayatı boyunca rüyâsında bile "hoş geldin" sayıklayan biri aynı kumbarada hiç "güle güle" biriktirir mi. Bilemezsiniz.
Bilemezsiniz elbette yüreğiniz göklerde uçmayı sevdiği kadar, sevdiğini de o gökyüzünde kaybetmediyse. Hiç umurumda değil bu arada duymamanız, ya da sesimi yeterince duyuramamış olmamın acizliği.
Hiç aldırmadan yazacağım size. Taa ki dudaklarınız alnımın tam ortasından vurana kadar, ya da o elma kurdundan usanana dek!..
...
..
.
Serhat Akdeniz
Adres'siz Mektuplar / 1 Yazısına Yorum Yap
"Adres'siz Mektuplar / 1" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.