- 92 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
GİRİLMEZ
GİRİLMEZ
Hafta sonu nihayet gelmişti. Orhan’la okul sonrası sözleştik. Top oynamaya, belediyenin top sahasına gidecektik.
Son derste öğretmenimiz bir araştırma görevi vermişti bize. Kütüphaneye gidip araştırmanızı özellikle tembih etti. İnternetten değil, kütüphaneye gidip kitaplardan araştırın dedi.
Çıkışta Orhan’la karşılaştık. Top oynamaya gidemeyeceğimizi, öğretmenimizin verdiği ödevi yapmak için kütüphaneye gideceğimi söyleyince kankam çok bozuldu.
-Bende senle geleyim mi?- dedi.
-Olur dedim ama Orhan’ın kütüphane de çok rahat duracağını sanmıyordum. Yerinde duramayan, ilginç şakaları olan bir çocuktu. İyi çocuk olduğu için seviyordum onu. Elinde ne varsa benimle paylaşırdı.
Bir saat sonra parkta buluşuruz diyerek ayrıldık. İçimde bir korku vardı. "Ya ödevi yapamazsam, pazartesi öğretmenime ne diyeceğim" diye içimden geçirdim.
Eve gittim. Üzerimi değiştirdim. Anneme kütüphaneye gidip ödev yapacağımı söyledim.
Orhan’la parkta buluştuk ve bir sokak aşağıdaki büyük kütüphaneya gittik.
Girişte güvenlik Hasan Abi vardı. Selam verdik.
-İçerde rahat durun. Bugün burası kalabalık olacak. Sizi uyarmak zorunda kalmayayım diyerek tembihledi bizi.
Üst kata çıktık. Duvar kenarında bir boş yer vardı oraya oturduk.
Ben ödev konusunu yazdığım kâğıdı, görevli memura gösterdim. O da bana ödevi bulabileceğim rafı gösterdi.
Orhan da ödevlerini getirmiş, yapmaya başlamıştı bile.
Kitaplardan birini aldım ödevimi buldum. Yazmaya başladım. Erken bitirirsek top oynamaya vaktimiz kalır dedik.
Bir saat geçmişti geldiğimiz. Orhan lavobaya gideceğim diyerek masadan kalktı. Ben ödevimi yazmaya devam ediyordum. Aradan epey bir zaman geçti ama Orhan gelmemişti masaya. Merak ettim. Tuvalette kuyuya mı düştü diye. Kuyunun ağzı küçüktü, nasıl düşecekti ama büyükler hep öyle derlerdi. Biraz daha bekledim. Yok yok. Orhan hâlâ gelmemişti. Bende kalktım lavobaya gittim. İçerde bir kişi vardı ama Orhan yoktu. Seslendim. Belki tuvaletin birindedir diye. Hiç ses veren olmadı. Dışarı çıktım. Sağa sola baktım. Yine yoktu. Bu çocuk yine neyin peşindeydi. Şakanın sırası mıydı şimdi? Alt kata indim. Oralara baktım. Yok. Yok. Güvenlik Hasan abiye sorsam binayı ayağa kaldıracaktı. Ona çaktırmadan arasam daha iyi idi. Gitmiş olabilir miydi diye düşündüm ama beni bırakıp gitmezdi. Top oynayacaktık ya.
Giriş katında, mutfağın yanında aşağıya inen bir merdiven vardı. Yoksa aşağı mı indi dedim ama oraya hiç kimse inmezdi, kimseyi de indirmezlerdi güvenlikten başka.
Orhan’ı gittikçe merak etmeye başlamıştım. Merdivenlerden inip bir bakmam gerekiyordu. Yoksa Orhan yine şaka mı yapıyordu. Bitip tükenmek bilmiyordu bu çocuğun şakaları.
Hasan Abi diğer koridora geçince, bende merdivenlerden hızlıca aşağı indim. 3 tane kapı vardı. İkisi kapalıydı birisinde sadece " Girilmez" yazıyordu büyük harflerle. Kapıları açmak istedim ama kilitliydi.
"GİRİLMEZ" yazısı olan kapının üstünde anahtar olduğunu fark ettim. Anahtarı üzerinde unutulmuştu muhtemelen.
Orhan yoksa buraya mı girip saklanmıştı? Hem merak ediyordum hem de çok korkuyordum yakalanırım diye.
Merakıma yenik düştüm ve odadan içeriye kafamı soktum. Karanlık bir oda idi yavaşça seslendim:
-Orhan burda mısın?
Ses yoktu. Bir daha seslendim. Yine ses yok. İçeriye girdim ama lambayı yakamazdım çünkü lamba düğmesinin yerini bilmiyordum. Odanın içine pencereden bir ışık doldurmuştu güneş. Loş bir ışık vardı. Tozlar havada uçuşuyordu. Bayağı eski olduğu anlaşılan rafta kitaplar dizilmişti. Bunları buraya niye koymuşlardı ki? Eski miydi? Gizli miydi? Yasak mıydı?
Orhan da görünürde yoktu zaten.
Gittikçe meraklanıyordum. Aklıma rafadan tayfalar filmi gelmişti. Onlarda böyle yerlere girip macera yaşıyorlardı hep. Onları seyrederken hem korkuyordum hemde çok merak ediyordum. Şimdi sanki bir film sahnesi çekiliyordu. Başrol oyuncusu da ben. Gülmemek için kendimi zor tuttum.
Odanın içerisinde bir masa vardı. Masanın üzeri kitap doluydu. Kalemler cetveller, eski yırtık bir harita vardı. Bir kahve fincanı da masanın bir ucunda duruyordu. Birileri gelip dağıtmış olabilir miydi? Mesela Orhan. Ah Orhan! Şu beni düşürdüğün duruma bir bak. Yakalanırsam mutlaka ceza yiyecektim kütüphane görevlisinden. Evdekilerin cezası da ayrı olacaktı. Tabletimi bir ay vermedilerse yandım anam yandım.
Orhan’ı bir süre unuttum kitaplara daldım. Bir harita varsa korsan kitaplar da vardı dedim. Define haritası olabilirdi. Neden bu kitaplar yukardaki raflarda değildi? Bir gizem vardı bu odada. Merakımı artık dizginleyemiyordum. Kitap rafının önünde durdum. Raftan bir kitap almak istediğimde arkamda biri varmış gibi hissettim. Elim titremeye boncuk boncuk terlemeye başladım. Tam yanımda duvara bir gölge düştü. Korkudan altıma kaçıracaktım azkaldı. Yavaşça dönüp baktım. Orhan mı yoksa Hasan Abi mi diye. Kimse yoktu. Sonradan farkettim ki benim gölgem düşmüştü yan duvara. Biraz rahatladım ve rafta bir kitaba uzandım. Kitabı çektigimde kitabın arkasından fırlayıp, kafamın üstünden yere atlayan bir şey ile küçük dilimi yutacaktım korkudan. Bu atlayan ne idi ki? Ya kütüphane faresiydi yada sincaptı. Dikkatlice etrafı yokladım ama bir yere saklanmıştı o da korumuştu belki de. Ya önüme yine çıkarsa ne yaparım diye düşündüm. "Bu odadan çıkmalısın" diye içimden biri sesleniyordu bana ama ben yere çivilenmiş gibi hareketsiz duruyordum. Kitap rafının yanında kemerli, alçak bir kapı dikkatimi çekti. Bu tip kapılar Bizans kalelerinin içinde görmüştüm izlediğim filimlerde.
Gittikçe gizemli bir hal almıştı bu gizli oda. Oda içinden oda çıkıyordu. Her seferinde daha ileri gitmemem gerektiğini bilmeme rağmen merakıma yenik düşüyordum. Bu kemerli kapı, tahta bir kapıydı ve tahta aralarından mavi bir ışık sızıyordu.
Kapıyı yavaşça itmeme rağmen kapı hiç zorlanmadan sonuna kadar açıldı. Pencerenin önünde bir koltuk vardı. Kralların koltuğu gibi. Ters duruyordu. Koltukta oturan biri vardı ama kim olduğu görünmüyordu. Aklım gittikçe karıştı. Kalbimin hızlı atışına engel olamıyordum. Koltukta oturan kişi bana doğru dönmeden, oturduğu yerden konuşmaya başladı:
- Mehmet Efe sen mi geldin? Bende seni bekliyordum.
Allah Allah nasıl olur! Kim bu adam? Benim ismimi nerden biliyor?
Arkamı dönüp hızlıca uzaklaşmak isterken birden sert bir sesle :
-Olduğun yerde kal. Sen buraya boşuna gelmedin. Yıllardır seni bekliyorum.
Ben korkudan titremeye başlamıştım. Titrek ve de gittikçe kısılmış bir sesle:
- Siz kimsiniz? Beni, beni nereden tanıyorsunuz? Benim gitmem lazım. Lütfen gitmeme izin verin. Bir daha söz, sizi rahatsız etmeyeceğim. Bir daha bilmediğim yerlere girmeyeceğim. Merakıma yenik düştüm. Lütfen gitmeme izin verin.
Kendimi hiç bu kadar kötü hissetmemiştim. Ağlıyordum ama o kişi beni dinliyor muydu bilmiyorum. Başım cidden belaya girmişti.
Düşüncelerimi okuduğunu bilmemi ister gibi:
- Seni dinliyorum elbet küçük adam.
-Siz, siz kimsiniz? Burda neden oturuyorsunuz?
-Benim kim olduğumu merak ediyorsun değil mi?
-Hayır artık merak etmiyorum. Evime gitmek istiyorum sadece.
- Yüzümü görmeden eve gidemezsin sen.
Sonra dönen koltuğunu bana taraf çevirdiğinde gözlerimin beyazı büyümüş, fal taşı gibi açılmış, kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu.
- Sen sen
- Niye şaşırdın ufaklık?
Karşımda bir insan beklerken bir kediyi görmek, hemde konuşan bir kedi. Aman Allahım. Bu olanlar gerçek olamazdı. Şaşkınlığım geçmiş bildiğiniz şoktaydım.
-Sen sen nasıl konuşuyorsun peki, dedim.
-Herşeyin sadece kitaplarda olduğunu mu sanıyorsun?
-Hayır bu imkansız diyerek arkamı dönüp var gücümle koşmaya başladım ama kedi uçarak enseme pençesini saplamıştı bile. Acıyla bağırdığımı hatırlıyorum. Kan ter içinde uyandım.
Karşımda patisi yüzümde gezinen bir çift mavi göz vardı. Uyandırmak için tırnaklarını kullanan bizim yaramaz Tekir’den başkası değildi.
Vildan Poyraz Coşkun
12.05.2024
YORUMLAR
Sahi mi?Çok ilginç.Güzel düşündürücü yazı!...Ben çocuktum.Dayımı uykudan kaldırip götürmüşler,dayımın elinde de balta varmış.Gel ablan geldi seni çağırıyor demişler.Uykudan gezer bu rüya da ilginç! Sonra dayımı atlet külot yolda bulmuşlar.Bir odada beraber yatıyorduk.Ben bir ara uyandim sedirin altından birsey aradığinı gördüm ve uyudum.Aklı iyi idi ne oldu nasıl oldu mechul!!!
ORHAN.2024 tarafından 3.1.2025 02:04:49 zamanında düzenlenmiştir.
ORHAN.2024 tarafından 3.1.2025 02:06:03 zamanında düzenlenmiştir.