- 45 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Nasrettin Hoca
NASRETTİN HOCA FIKRALARININ KÖKENLERİ
İlk önce şu iyi bilinmelidir ki, Nasrettin Hoca asla fıkra yazmamıştır. Yazmamış olduğu gibi, ona yakıştırılan ve insana zaman zaman kahkaha attıran, olmadı, en azından tebessüm ettiren ve aynı zamanda üzerinde derin derin düşünmesini sağlayan yaşanmışlıklar fıkra kavramıyla bağdaştırılamaz. Bunları en iyi şekilde hikmetname, mizah ve bilgeliğin eşsiz uyumunu mükemmelen ortaya koyan şaheserler olarak isimlendirebiliriz.
Bir kere Nasrettin Hoca’nın yaşadığı devirde, yâni on üçüncü yüzyılda fıkra diye bir mizah edebiyatı çeşidi bilinmiyordu. Fıkra olarak isimlendirilegelen kısa ama doğrudan güldürmeye dayalı ve kendi içinde bir konu bütünlüğüne sahip yazıcıklar son birkaç yüzyılda yaygınlaşmıştır. En önemlisi de, belli başlı birkaç örnek dışında bunların nitelikli edebi ürünler olduğunu iddia etmek mümkün değildir. Fıkralarda düşündürme, mesaj verme gayreti güdülmez. Bunlar daha ziyâde sansasyon, siyaset, dedikodu, cinsellik hatta erotizm sosuna batırılmış hafifin de hafifi yazı kırıntılarıdır.
Nasrettin Hoca’nın ise hemen hemen her hikâyesi başlı başına bir kitap niteliğindedir. Onun gayesi güldürmekten çok derin derin düşündürmektir. Bu hikâyelerde sadece güldürme maksadı arayanlar, dahası çocukları bu gâyeye yönlendirenler bu eserlere en büyük haksızlığı yaparlar.
Hem o ilk çağ filozoflarınınkini aratmayan hayat dersleriyle kendi çağından yüzyıllar sonraki toplumlara ayna tutmaktadır. Fıkraların dar ve kısır muhtevası içine nasıl sokulabilir?
Nasrettin Hoca’nın bu fıkralarında anılan hâdiselerin hepsini yaşadığını iddia etmek doğru olmaz. Esasen en büyük yanılgıya da hep bu noktada düşülmektedir. Onun bunları yaşayıp yaşamadığından çok hikmetlerine odaklanılmalıdır. Don Kişot, Polyanna, Güliver v.b. yaşamış mıdır? Elbette yazarlarının hayal dünyalarında var olmuş hikâye ve roman kahramanlarıdır ama yüzyıllardır insanlara muhteşem hayat dersleri vermekte, onları olumlu yönde etkilemektedirler. Onlar gerçek değildir ama gerçeğe uygundurlar, gerçek hayatten alınma karakterlerdir.
Nasrettin Hoca’ya da bu pencereden bakmak, onunla gülmek, onunla düşünmek, geleneklerle ve hurafelerle üzeri örtülmüş, saptırılmış bir din, bir inanç telakkisinden sıyrılıp aydınlık bir dünyaya erişmek için onu bir fener gibi rehber edinmek gerekmektedir.
GENEL HATLARIYLA NASRETTİN HOCA FIKRALARI
Onunla bütünleşmiş, en eski metinlerde geçen, kadim ve klasik meseller (derin öğretiler) dışında durmadan kaba ve cinsellik içeren yeni metinler türetmek ve bunları ısrarla Nasrettin Hoca’ya mal etmek çok ama çok yanlıştır. Böyle bir tutumun zararları sayılamayacak kadar çoktur. Bu tür uydurma fıkralar ne hazindir ki, Hoca’yı sadece büyüklerin değil, onu en çok seven çocukların bile gözünden düşürmektedir. Nasrettin Hoca; bir Temel, bir kaynana-gelin-damat fıkrası değildir. Evet, belki eşekten düştüğünde kendisine gülen çocuklara kızmayacak ve onlara ‘Düşmeseydim de inecektim’ diyecek kadar engin bir hoşgörüye sahiptir ama pespaye bir seks fıkrasına malzeme edildiğini öğrense, herhalde ilk önce kendisi itiraz eder, büyük tepki gösterirdi.
Ama insanlar her devirde böyledirler. Kalıcı değerlerden çok basit ve magazin ağırlıklı konulara meyleder, inatla yaradılışlarındaki hikmeti göz ardı edip şahsiyetlerini güdükleştirirler.
Nasrettin Hoca, Akşehir Gölü’ne maya çalmasıyla, bugün bile önü alınamayan, aksine her geçen gün artan şans, talih oyunları, kısacası kumar iptilasına en iyi misali teşkil etmektedir. Elbette Hoca’nın maya çalma davranışı diğerine kıyasla çok daha normal ve masum kalmaktadır. İtibarın kürke, giyim-kuşama olduğu bir dünyada yemek-içmek de kürklerin hakkıdır. Çağdaşı Mevlana, Hoca’ya ‘Ne insanlar gördüm üstünde kıyafet yoktu, ne kıyafetler gördüm içinde insan yoktu’ demekle ne güzel mukabelede bulunmakta.
İlginçtir, Nasrettin Hoca dünden bugüne pek çok meşhur yazar ve şairimize ilham kaynağı olmuş. Onun hikâyelerini manzum, yâni şiir şeklinde, şiir diliyle kaleme alanlar bile görülmüş ki, bunların en bilineni meşhur şairimiz Orhan Veli Kanık’ın manzum Nasrettin Hoca fıkralarıdır. Bunlar bugün bilinen en özgün örneklerdir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.