- 95 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
Kırmızıyı seven şeytan…4
Onunla boya ve nikotin kokusunu ciğerlerime çekmeyi öğrenmiştim ve artık uzun uzun sevişmelerin yüzümde ki hazzı renk renk boyaların sihri ile tuvale işlemesine izin veriyordum. Doğa ve yaradılışa çok eşit bir mesafededir .Lakin onun o sanat yeteneğine hayranlığım gittikçe artmış ve tablolarında bacakları başına dolanmış harika gizemli bir kadın olma yetkisini elime vermişti.
Kısa kısa öpüşü arzu uyandırmadığı vakitleri de aramızda çok iyi değerlendirirdik. Koca bir şehrin sessizleştiği saatler de üstümüze kalın paltolarımız çekip yorulana kadar yürürdük en çokta da manava tezgahlarında meyvelere iştahlanır ve o kısıtlı bütçemizi dikkat alıp sadece birer kilo portakal alırdık
Asıl sihirli cümlelerin var olmasının kaynağı turuncu içi ıslak bir meyve olan portakal gibi görünüyordu. Evet onun dudaklarına portakal soyan,parmak uçlarımla "bir dokunur pir dokunurdum". yani o dokunmam ile değişik bir tanrı inancının içene saklanır. Çıplaklığım onun çıplak tenin emrine verince üstümde ki kıyafetleri dilim dilim soyup yere bırakıyordu. Ve sonrası içi ıslak vajinamın en istekli yeri dili ile harekette geçirip cinsel doyuma ulaşmakla (orgazm) oluyorduk.
Olayın daha çok biz boyutuna gelince iç göstere o kokular ve enseme dokunan sıcak dudakları beni daha bir fahişeleştiriyordu.
Kameralar önünde on numara beş yıldız bir hayat kadının yaşadıklarında birer kuple rol çalıyordum.
Tenimin bir şimal yıldızı gibi parlamasını her gece sevişmeye bağlı ve çıplaklık hava ile muhteşem bir görüntü oluşturuyordu. Uzak bir dağ başına başını yaslayan rüzgâr gibi dalının bütün özel noktalarına dokunup sıcaklığını daha da fazlaştıran cilveler yapıyordum.
Ona yakınlığım kadar uzak olmaktan oluşan korkumu Bazen beden arzularının çok ama çok ifade edemiyordum. boğazımı sıkan ellerimi ben kuvvetinin açması çok zordu.biliyorum ki yardım istemekle geç kalıyorum. Belki korkularımın yersiz olduğunu söyleyip o korkularımı benden uzaklaştırdı.
Cinsel doğa, doğurganlık ve şehvet tanrısı Pan, ve Priapus gibi isteklerinin üzerine yürümek de az rastlanan bir delilik değildi.
Evet, ıslak İstanbul kaldırımların sadece onu görmek ona fahişelik etmek için Ömrümün en özel günün gecesini yaşmak bu olsa gerek deyip saatlerce yol tepiyordum. Oda yetmezmiş gibi karşılığında diş izleri ile mühürlen bir vücut ile ayrılıyordum
İnsan çok kolay ulaştığı her bir şeyi kolayda gözden çıkaramayacağı anlamına gelmez. benimde farkında olduğum şeyler artık kendini belli ettirdi.Bu ilişkide açık söylemek gerekirse bir yerden hata yapıyorum. Bütün kara okları onun üzerine çevirmeyi elbet şimdilik doğru bulmuyorum. Ama bu hatanın kim kaynaklı olduğunu öncelikle hakkını teslim etmem için biraz daha beklemem gerekiyordu.
cinselliğe aşır aç olan ben gibi bir kadında.eline geçirdiği fırsatı kaçırmaz ve sevişmenin tozunu kaçırır da bu hafta sonu onun göğüs uçlarımı tırmaklayıp kan içinde bırakmasına fena kızmıştım. Sevişmenin kural bozguncusuna kurallarını iyi hatırlatmak adına tırnaklarım çıkarmam gerekiyordu.
Ne tauf bir adamdı ya canımın acıdığın bir kaç kez kulaklarına bir yılan gibi tıslamamı bile duymazdan geldi.
Evet Sali’nin tahminimce bir kadının bedeni üzerinde çözemediği bir tranvası vardı. anlık bir yenilgisi mi? diyeyim
Gecenin verdiği ağır ruh hasarından biraz uzaklaşmak adına bizim ilçenin otobüslerinin büyük sıklık geçtiği o durak da soluğu almıştım. Şehrin kalabalığını iki gözümden alıp geriye iadesini yaparken. Güzeller güzeli evimin bulduğu sokağa girmiştim.Günlük alış verişimi yaptığı bir iki esnaf selam alıp verme dışında Yaklaşık on yıldır yaşadığım mahalde çok kimseyi tanımıyorum.
Binaya girişim sonrası dairemin kapısının önüne biriken fatura mektup dergiler tek tek toplayıp kolumun altına diğer elimle kapıyı açmaya çalıştım.
Of! aman tanrım evimin içi ölü yiyeceklerin kokusu fena sarmış elimde ki çantamı ve dergi faturaları hızlı bir hamle ile masanın üzerine bırakıp pencereleri ardına kadar açtım.
Bir sigarının ucunu ateşleyip az önce mutfak masasına bıraktığım faturaların tarihlerin geçip geçmeyenler ilk bakıp sonra beyaz bir zarf dikkatimi çekti" Allah Allah bu zamanda birine mektup yazma işi kaldı mı" deyip zarfın usulca köşesinde diğer parçasından ayırdım.
Elimin arasında beyaz bir çarşaf gibi açılan kâğıt parçasında neler yazıldığına geçtim" evet hiç tahmin bile edemeyeceğim Gökay ın bana yazdığı bir mektubu olduğunu anladım " öncelikle selam faslını bir mektup yazanın ve alıcısına uygun cümleler kullanmış.
Sonra Gökay mektubuna şöyle devam ediyordu. Özlemenin kişinin yaradılışında var olduğunu ve inandığını Kadınsal arzularımın farkında olduğunu ve kendisinin arzuların benimle aynı derecede olduğu son dip not olarak da" seni istiyorum harika kadın lütfen bana cevap ver "diyordu. Bu mektubun bu kadar geç elime geçmesine hiç üzülmedim. Arzularımın artık çok iyi bilen bir sahibi verdi.
İçimde ki ona karşı tiksinti artmıştı Gökay’nın mektubunu avuçlarımdan top top yapıp"siktir lan"deyip hırs ile karşı duvara fırlattım.
Onu hayali ile Sıcak suyun altına tuttuğum bedenimin bana verdiği azabı o kadar net hatırlıyorum ki. Bazen uykusuzluğun bayrağı şu sokak ortasına nasıl nasıl diktiğimi biliyorum.
Yani bir erkeğin kalbime girmesi için inim inleyen bedenimin intikamın onun bana yalvarttı sözler noktayı koyduğunu düşünüyor ve büyük keyif almıştım.
Yüreği terk eden bir yaşanmışlık ister yarım; ister tam olsun ter etmiştir yani onun bir dönüşü olması için duygularınızın "yol geçen hanı" olması lazım bunu da ben yapamayacağım biliyorum.
bir an önce bedenimin can kurtarıcısı Saliye gitmem gerek Ait olduğum kalbinin bensiz üşüyeceğini düşünüp evimin çöpleşen yiyeceklerini çöp torbalarını tıkıp sonra camlarını dışarıda ki havaya kapattım.
Binandan çıkıp çocukluğu tanıyan sokaklarına bir veda içine girmem beni biraz hüzünlendirmiş olsa da daha çok şımartan yanlarını açık ediyordum.
İç sesimin diş gıcırdattığı bir şeye geride. Bir erkek için bıraktığım anılarım ve ahlaklı yaşam şeklimdi. Ne yapa bilirim bir erkeği nikâh masasına oturtamadım ise bunun için hiç üzülecek değilim. Bedenimin kirlenmişliği binlerce tanındığım erkelerle değil de. Sadece Sali aitti
Ve Bir kâğıt üzerinde yaşayacağım cinselliği resmileştiren imzayı atmam gerekmiyordu. Yani kanunların güzel olduğu kadınları koruduğunu önemserim. Fakat benim korunmaya değil de bir insanın nefesine ve sıcak bakışını his etmeye ihtiyacım vardı.
Onun evinde kalmam ve aldığım maaşın çeyrek altın olmasını inan ki çok önemsemiyorum. Kalbimin sahip olduğu onu kalbi altındı. Sal’nın halen uyduğu aklıma geldi.
İlk bir market uğrayayım onun sevdiği şekilde kahvaltılıkları almakla başladım işe aklıma ve alış veriş tamamladıktan sonra onun oturduğu bizim aşk yuvamıza doğru adımlarımı hızlandırmıştım
Bir yandan esen rüzgâr da peşimden itiyordu beni. Kapının ziline uzun uzun bastım ki uyanıp elimde ki eşyaları mutfağa taşısın diye de
Fakat içeride hiçbir ayak sesi duyulmadı. Bu nasıl derin bir uyku idi; zilin kulak zarı patladığı halede duymadı. Çantamın altında yoksul bir çocuğun dilenirken o derin bakışları gibi bana bakınıyordu. Biraz kalp atışlarım hızlanmış akılıma korkunç korkunç senaryo yazıldı mı? Kapıyı nihayetinde açmayı becerip elimde ki poşetleri mutfak masasına emanet edip onun yattığı yatak odasının kapısının önünde buldum kendimi içeride gelen seslerin onunki ile çiftleştiğini ilk duydum. Odanın kapısını açmak açmamak arası uzun bir yola çıkıp sonra hayır odanın içeresinde dönen dolapları görmem gerektiğini düşündüm.
Yatak odasının içeresinde iki kişinin varlığının tek nedeni vardı. Evet, benim yokluğumu fırsat bilip birini atmış içeriye olabilirdi.
Fakat bu nedenleri tek taraflı olmadığının o korkunç düşüncenin beni ele geçirmesinin yavaş yavaş engel oluyorum ve yatak odanın kapısını usulca içeriye doğru itekleyince iki çıplak bedenin birbirleri uyumunu görmemle dışarı çıkmam bir oldu.
içeride ki kadının varlığını bana nasıl açıklayacağını beklemeden o hışımla mutfak da büyük bıçağı alıp yan odaya kurumaları için bırakan tuvalleri hedef alarak parçalanmamalarına sebep oluyorum.
Sali çığlık çığlığa yapmam için cebelleşirken ben hiçbir şeyi dinlemiyorum. Yatak odasında gördüğüm bedensel uyumları sonra yaşanmışlıklarımı parçalanmak idi;
Başka bir yol bulamıştım. Sali artık olanları kabul etmiş. Sırtımı dimdik verdiğim duvar kenarına gelip burnumun ucuna dikilip" İpek ben seni değil onun seninle alttım o benim eşimdi". Demesine bir daha yıkılmış yağmur yemiş serçeler bir sağ sola dağılmıştım ve yaptığım tek şey kendimi o evden alıp çıkmam bir oldu…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.