YAVA
TANPINAR’I ANLAMA SÖZLÜĞÜ
“İnsan kendini yalnızca insanda tanır” Goethe
Sıralama alfabetik değildir. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın zihnimde bıraktığı izlerin kelime hali ile
başlıyor.
YAVA: Kayıp (Konya-Ilgın, TDK Derleme Sözlüğü)
“Her şeyin bir çaresi vardır! Fakat insan bozuldu mu çaresi yoktur!” Tanpınar
İmkânımız olsa da Tanpınar ‘ı günümüz Bursa’sına getirebilsek. Reşat Nuri’nin,
Çalıkuşu roman kahramanı Feride’nin köyü Zeyniler’ den, Bursa Ovasına seyretse yeşilin
griye dönüşmesini görse ne söylerdi? Tophane’den bakmasına salık vermeyeceğim, galiba
abes kelimesi ağzından çıkıverirdi.
Ahmet Hamdi Tanpınar Beş Şehir eserini hocası Yahya Kemal’e ithaf eder. Bu kitabı
yazma gerekçesini şöyle tarif edecektir: “hayatımızda kaybolan şeylerin ardında duyulan
üzüntü ile yeniye duyulan iştiyak”. Güzelce resmettiği her tarihi yapı günümüz Bursa’sında
küçük adacıklara dönüşmüş nefes almaya çalışıyor. Maalesef sorun sadece Bursa’ya ait
olmaktan çıktı. Doğadan ve kendinden kopmuş insanları ve benzeri eğreti yapıları her yerde
görüyoruz. Mekân insan için vardır, insanlığın kaybının coğrafyaya yansımaları ile
yüzleşiyoruz. Bu gidişle geçmişin ruhunu örselediğimizde gittikçe daha yavan kalacağız.
YAVA: Yavaş ( Eski Türkçe)
"Atımı bir yerde durmamanın güzelliğine bağladım” Kemal Özer
Araçların hızlanması, saatin hayatın merkezinde nesne olarak boy göstermesi, mesai
gibi kavramlar modern zamana ait yeni olgu ve olaylar. Bir yerlere yetişmek için koşuşturan
günümüz insanlarının geç kalma endişesi, Tanpınar dönemine aykırı bir durum. Tanpınar
zamanın ruhunu yakalamış, döneminde insanların çok farkına varmadıkları bu sorunu
romanında dile getirmiş münevverimizdir. Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nden bahsediyorum,
rivayet o dur ki, bir vapuru kaçırmanın sonucunda romana başlamış. Eserde ortak bir saatin
özlemi vardır. O dönem için saçma, yapılması imkânsız olan bu proje, günümüzde envai çeşit
saat ve teknoloji hüneri ile gerçekleşti.
Tanpınar hız ve haz sarmalında yaşayan modern şehirli insana bir yöntem sunar. Huzur
romanında ‘şark beklemenin yeridir’ cümlesine sıkıştırılmış bu tespit yavaşlığa övgü olarak
günümüzün slogan halini almıştır. Yavaş Şehir (Cittaslow) diye tanımlanan hızla başı dönen
metropol insanı için her şeyin yavaşladığı kasaba hayatı artık mutluluğun yeni adresi haline
gelmiştir.
Her yere yetişilir
Hiçbir şeye geç kalınmaz ama
Çocuğum beni bağışla
Ahmet Abi sen de bağışla…
Cahit Sıtkı Tarancı
Şiirin içinde geçen “Ahmet Abi” Cansever’ in komşusu Tanpınar mıdır? Cevabını
bilemiyorum ama aklıma “Ahmet Abi” Tanpınar olarak kazınmıştır.
Hindistan'da hızlandıklarında zaman zaman durup, amaçsız uzun bekleyen köylüleri
gören ve bu duruma şaşıran İngiliz sorar, neden durduk? Köylünün cevabı şu olur : “Çok
hızlı gidersek ruhumuz bize yetişemez şimdi ruhumuzu bekleme zamanı.” Gerçekten biz bu
koşuşturmanın içinde sizce de ruhumuzu kaybetmedik mi?
YAVA: Kaplumbağa (Muğla-Marmaris TDK Derleme Sözlüğü)
“Balkondan başım çıksa denizi göreceğim.” Tanpınar
Kaplumbağa Terbiyecisi tablosunu gördüğümde aklıma Tanpınar’ın gelmesi sebepsiz
değildir. Yeşil Cami tablonun fonunda çinileri ile endam etmektedir. Tanpınar’ın Paris
seyahatinde ana uğrak noktaları resim galerileri olmuştur. Resim, gezgin ruhlu bir varlık olan
kaplumbağa, Yeşil Cami ki ayrı bir yer tutar kitabında ve son olarak Osman Hamdi Bey’e
olan benzerliği.
YÂR: Sevgili
Hiç dolmayan bir boşluk…
1)YAHYA KEMAL: Dilin kapısını açan sevdiği hocası
Üstümüze zaman yağdı,
hüznümüz ondan…
Yahya Kemal Beyatlı
Tanpınar’ın eserlerinde hüzün, kaybedilenlerin ardından kalan anıların hayaller şeklinde
yeniden yaşatılmasıdır. Geçmiş, genişleyerek şimdiyi kuşatır artık kaybedilen anne ve
devletin yeri hiç dolmayacaktır. Yarası olmayan yazamaz, aslında yazılan bu yaranın farklı
şekilde ifadesinden başka bir şey de değildir. Zaman onun için hüzünlü hatıralar ve
hayallerden örülmüş yeniden inşa edilmiş bir gerçekliktir.
Kökü mâzide olan bir âtiyim.
Yahya Kemal Beyatlı
Tanpınar “ Mâzi daima mevcuttur. Kendimiz olarak yaşayabilmek için, onunla her an
hesaplaşmaya ve anlaşmaya mecburuz” diyor. Geleceği kurma yolunda geçmiş, sorgulanan ve
kabul edilen hata ve güzellikler ile bizi var edendir. Geçmiş olmadan geleceği kurmamız
mümkün değildir. Çünkü ruh aidiyet ister kendine kök arar ancak geçmiş ile varlık âleminin
parçası olabilir.
Her öğrenci hayran olduğu öğretmeni önce taklit eder, ilerleyen dönemde onu geçme
yolunda yeni fikirler üretir. Tanpınar kültür ve tarih ile olan temas
2) BURSA : ‘Bir şehri sevmek, aşka sebep aramaktır’ Tanpınar
Hocası Yahya Kemal Beyatlı’nın doğduğu Üsküp şehrinden iki kardeş (kril alfabesinin
mucidi Kril ve Metodiy kardeşler) hakikati aramak için eski ismi Keşiş, daha eski ismi İda
olan Uludağ’a hakikat yolculuğuna gelirler. Beyatlı Bursa’yı Şar Dağı’nın devamı olarak
görür yani Üsküp Dağlarının devamıdır Hüdavendigar. Yahya Kemal’in sevdiği bu yerleşim
yerini Tanpınar sevmesinde ne yapsın.
Beş Şehir kitabında geçen dört merkezde öğretmenlik yapmış ve ikamet etmiştir. Sadece
Bursa ziyaret ettiği şehir olarak eserine girmiştir. Kaybettiği devletin kuruluş ve ilk gençlik
yıllarına tanık olan Bursa onun diğer dört şehirden farklı rüyalar ve hülyalar saati sunacaktır.
İlk yayınlandığında Bursa’da Hülya Saatleri ismini alan denemesi daha sonra Bursa’da
Zaman’a dönüşecektir. Şiiri olan “Bursa’da Zaman” da yapılan diğer değişiklik ise Muradiye
sabrın altın meyvesi yerine gelen acı takısı olacaktır. İlk değişiklik olan hülya, sözlükte tatlı
düş olarak geçmekte. Son tahlilde Bursa onun için acı ve tatlı düşler sunan mekânın adıdır.
Bizim gibi bakmaz etrafına, kimsenin görmediği nesnelerin ötesinde gündüz düşleridir
gördükleri. Bu rüya halinin insanda oluşturduğu etki onun tabiri ile musikiye benzer. Yeşil ’de
çinilerde bu sesi duyar, Muradiye’de sabrın acı meyvesinde tadını alır, Manavkadı Camii’nin
yıkık duvarları arasındaki erguvan ağacında görür. Hepsi yekpare bir halde anlardan oluşan
sanat eserlerine, eşyaya ve en nihayetinde şehre dağılan bir ruhtur. Bursa’nın ruhaniyetli bir
şehir olması da bundan dolayıdır.
Bursa’da zaman şiir ve denemesinde ikinci bir zamanın varlığı dile getirilecektir. Bu
öyle bir zamandır ki dün ve bugünü bünyesinde barındıran tek bir anda buluşan. Tanpınar için
Bursa, “zamanı aksettiren bir aynadır”.
YÂREN: Arkadaş
Kendisine “sükût suikasti” yapıldığını düşünür, bu arkadaşlarını anmadan başka bir canlıdan
bahsetmek istiyorum. Kucağında kedisi olan bir fotoğrafını hatırlıyorum, kara sırlı kedisi
Kafka, kendine ayna yaptığı tıpkı sır gibi kara gölgesi ona yârenlik eder. On bir yıldır
Uluabat Gölü’ne göç eden leylek Yaren ile balıkçı Adem amcanın yoldaşlığı gibi aralarındaki
bu arkadaşlık.
YARA: Kayıpların ardından bıraktığı kitaptan izler. Ana ve Devlet-i Âliye’ nin kaybı.
YOLCULUK VE TİRYAKLAR:
Kayıpların bıraktığı anılardan ibaret düşlerin,
anımsanarak yazılması.
“Bilmem sizde de böyle midir; yolculuk benim üzerimde daima iyi ve unutturucu bir tesir
yapar.”
“En bahtiyar şehirler, kendilerine konuk olan insanlara zamanı unutturanlardır.” Tanpınar
Geçmişi silebilme zamandan sıyrılmakla mümkündür, bunu sağlayan tek şehir hülya
saatlerini yaşadığı Bursa’dır. Hayalinin şehri Paris iken, tatlı rüyalarla geçmişi unutturan
Prusa olmuştur.
ZAMAN:
“Ölüm düşüncesi Tanpınar’ı zaman meselesi ile çok yakından ilgilenmeye
adeta zorlamıştır.” Öğrencisi Mehmet Kaplan
Annesinin kaybının beraberinde getirdiği yalnızlık ve karamsarlık duyguları içinde yeni
bir zaman bulma arayışı içindedir. Bu öyle bir zaman olmalı ki içinde güzel anıları barındıran
rüya ve hayalden parçalanmayan geçmişin acı bölümlerini silen yekpare “ikinci bir zaman”.
Fakat bilmez ki :
“Zamanı Tanrı yaşar, insanoğlu hep ölmek için yaratılmıştır.” Bilge Kağan
Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpâre, geniş bir ânın
Parçalanmaz akışında.
Tanpınar’ın zaman tanımı Bergson’dan aldığı tek bir andan ibaret duré (süre) kavramındır.
***
“Kendime gelince… İnsan o kadar mühim değildir. Ben de herkes gibiyim” Tanpınar
“Önü ve sonu olan her şey kalıptır.” Mevlana’nın bu sözü ışığında yapmaya çalıştığım
Tanpınar’ı anlama serüveni, bu yazıyla bir biçime dönüştü. Başlangıç noktam 1960lı yıllara
ait derleme sözlüğünün sararmış yaprakları arasında unutulmaya yüz tutmuş bir kelimeyi
canlandırmaktı. Beş Şehir eserinin önsözü kaybedilenlere yakılmış ağıdın hüznüyle irkildim.
Tanpınar gibi çok yönlü edebiyat insanını ancak bir sözlük çalışması ile tanıtabilecektim.
Yeni bir söyleyişle yeniden Tanpınar’ı anlama çalışmama katıldığınız için teşekkür ederim.
YORUMLAR
İnsan , kendinden başlamalı ... Hergün adımlarına yarenlik eden dilsiz kaldırımların huzur'unda ruhuyla muhabbette. O andır ki çekilmiştir bütün mekanlar , yaşlı bir çınarın
kabuk bağlamış yarasına .
Güneşimi ararken dönüp duruyorum , sabahın ve gecenin etrafında .Yeni bir takvim
bulmalı artık adımlarına yetişemediğim günlerin hatırına .
Bir nefes daha ha gayret , Ulu Cami'nin huzuruna varmaya , Koza Han 'da kervanlar konaklamış , dostun heybesi dolu hatır .
Her sabah geçmek önünden ve konuk olmak Abdal'a. Eee ruh bir abdal , gezer durur abdal abdal ...
Çok anlamlı bir yazıydı .
Kutlarım.
Selam ve saygılar.