Kendime Yük
İnsan kendine yük olur mu?
Olurmuş. Duygularım, düşüncelerim... Her şeyim sırtıma bağlanmış bir taş gibi. Adım atmak bile zor. Sanki biri gelse, ruhumu alıp götürse. Hafiflesem. Uzak bir yerde, benden bile uzak bir yerde, yeniden var olsam. Ama yapamıyorum. Bırakmayı deniyorum, gerçekten. Öfkemi bıraktım, mutluluğumu savurdum, hüznümü gökyüzüne bıraktım. Hepsi özgür. Ama ben değilim. Ellerim bağlanmış gibi; kendi kalbimin zincirlerindeyim.
Verdiğim değerler bir pranga. Tuttuğum anılar bir dikenli tel. Nereye dokunsam acıyor. Kendimden kurtulmaya çalıştıkça daha da derine batıyorum. Her şey, herkes bir yük. Ve kimse bunu göremiyor. Görüyorlar belki, ama anlamıyorlar. O kadar sevenim var ki, ama bir anlayanım yok. İnsan, bu kadar sevginin içinde boğulabilir mi?
Ruhum koca bir boşluk. Ama bu boşluk soğuk değil, yanıyor. İçimde küllenmemiş bir yangın var, ama dışım buz gibi. Kalp kırıyorum; bunu bilmeden, istemeden yapıyorum. Ama en çok kendi kalbimi. Her kırık parçayı içimde saklıyorum, her biri daha da ağırlaştırıyor beni.
Kimseyi istemiyorum hayatımda. Olanları da uzaklaştırmak istiyorum. Kimseye bir şey anlatacak gücüm yok. Çünkü anlatmak daha da yoruyor beni. Anlatsam da kimse beni göremiyor, hissedemiyor. "Seni olduğun gibi seviyorum," diyorlar. Ama benim olduğum gibi bir ben var mı?
Bütün bunların sonunda yalnızca bir şey kalıyor geriye: Kendime yük olmaktan yorulmuş bir ruh. Ve içimden bir ses, karanlık bir fısıltıyla soruyor: "Peki, bunca yükten kurtulsan... kim kalır geriye?"
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.