- 70 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ben İsterim Ki
İslâm Dünyası, özellikle 9. 10. 11. 12. Yy astronomi, kimya, fizik, matematik, tıp… benzeri, insan yaşamını birinci derecede olumlu etkileyen ilimlerde büyük aşama kaydetti. Ünlerini günümüzde de sürdüren büyük mucitler, düşünürler yetişti. Hayyan, Ebû Bekir er-Razi, Harezmî, İbn Heysem, Uluğ Bey, Piri Reis, Ferazi, Ferganî, Birûnî, Sabit b. Kurrâ, İbn Battuta, Evliya Çelebi, Kindî, Farabi, İbn Sina, İbn Rüşd, Gazzali bu değerlerin bazılarıdır.
İslam’ın altın çağı diyeceğimiz bilim insanlarının yetiştiği yıllarda Müslümanlar diğer dinlerin mensuplarının özellikle Hristiyan dünyasının çok ilerisinde olduğunu tarihten öğreniyoruz. İslâm dünyasının refah ve zenginliği Haçlı Seferlerinin nedenlerinden birisidir dersek yanılmayız.
Binli yıllarda Gazali’nin görüşleri Abbasiler ve Büyük Selçuklu Dönemlerinde İslâm dünyasında makbul kabul edildi. Gazali Vahyin temel alınmasını, aklın ve de felsefenin önemini öteleyen görüşler savunuyordu. Bu arada yine aynı yıllarda yeni içtihatlara gerek yok, mevcut içtihatlarla yeni sorunlara çözüm bulunmalı görüşü kabul gördü ve içtihat kapısı kapandı. İslâm hukuku dondu böylece. Oysa oluşan değişimler sonucu ortaya çıkacak sorunları yeni yöntemlerle çözmek gerekir.
Konuyu dağıtmadan camilerde tanık olduğum imam efendilerin olayları yorumlamaları çok kısır ve Müslümanlığın geçmişine, Türk Ulusunun özgürlük anlayışına uygun olmadığına tanık oluyorum. Bir imam efendi, 1258 Bağdat’ına Moğollarca işgal edilmesini, şehrin yağmalanıp binlerce Müslümanın katledilmesini Bakara Suresi 155. Ayetinin yorumuyla açıklıyordu. Ayetin meali şöyle:
“Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Çaresiz biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Müjdele o sabredenleri!”
Tüm âlemleri yaratan Yüce Allah bizleri ayette açıklanan özellikle biraz korku, açlıkla… deneriz diyor ayette. Abbasi Devletinin yıkılması, 1243 Köse Dağ Savaşı yenilgisi sonucu Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılması gibi tarihin akışını değiştiren Müslümanlığı olumsuz etkileyen büyük korkuları nitelemiyordur inancındayım.
Biliyoruz ki, peygamberimiz Hz. Muhammed, Bedir, Uhud, Mute Savaşı gizi savaşlarda gerekli hazırlıkları yaparak az sayıdaki sahabelerle büyük kazanımlar elde etmiştir. Aynı biçimde biz Türklerin tarihinde az kuvvetlerle nice büyük zaferlere imza atmışızdır. Çanakkale Savaşları, Kurtuluş Savaşı, Malazgirt Savaşı ve daha nice zaferlerle sonuçlanan savaşlar.
Bağdat’ın düşmesi için Moğol Ordusu yıllar içinde büyük hazırlıklar yapıp Bağdat kapılarına dayanmış olduğunu tarihi kaynaklar yazar. Buna karşın Moğol askerlerinin atlarının ayakları altında can veren son Abbasî halifesi yaklaşan tehlikeye karşı gerekli hazırlığı yapmama gafletini gösterdiğini yine tarihten öğreniyoruz.
Moğol ordusu Anadolu içlerine akınlar düzenlerken Anadolu Selçukluları da tıpkı Abbasiler gibi olaya bigâne kalmışlar. Köse Dağ Savaşı’nın bir gün öncesinde A. Selçuklu Ordusu komutanlarının “ Moğollara karşı biz kazanırız” aymazlığıyla içki içerek eğlendiklerini de tarih bize söylüyor. Sonuç savaş kaybedilir. Anadolu Selçuklu Devletinin akıbeti Abbasiler gibi tarih sahnesinden silinmek olur.
Tarihi olayları neden-sonuç bağlamında irdelemeden sığ birer görüşle başarısızlıkları sürekli aklımızı kullanmayı, çalışmayı, birlik olmayı… öğütleyen Kur’an’ı-Kerim ayetlerinden örneklerle perdelemek İslâm Dini ve Türk Ulusunun karakterine uygun değildir.
Ben isterim ki, sadece imam efendilerin vaaz ettiği (konuştuğu) halkımızın sessizce kuzu kuzu dinlediği fikirler namaz sonunda camilerimizin yanı başlarındaki
Dernek binalarında irdelensin. Eksik ya da yanlış vaazların bir değerlendirilmesi yapılsın. Sorusu olan cemaattin soruları yanıt bulsun…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.