- 55 Okunma
- 4 Yorum
- 4 Beğeni
Birleşmiş Milletler Cemiyeti'ne Açık Çağrı
BİRLEŞMİŞ MİLLETLERE AÇIK MEKTUP
Sayın Birleşmiş Milletler yönetim kurulu üyeleri.
Dünya Barış Örgütü, 1949 yılında, Dünya barışını korumak amacıyla silahsızlanma, küresel güvenlik, ulusal bağımsızlık, ekonomik, sosyal adalet ve gelişim, çevrenin korunması, insan hakları, bağımsızlık mücadelesi veren halklarla dayanışma için ve emperyalizme karşı mücadele etmek amacıyla kurulmuştur. 1 Ocak 1942 yılında Sovyet, Amerika ve İngiliz liderleri, Washington’da “Birleşmiş Milletler Bildirisi” imzalamıştı. 1 Kasım 1943 yılında Moskova Bildirisi’nin ABD, SSCB, Çin, İngiltere tarafından imzalanması sonucunda 3-11 Şubat 1943 yılında Yalta Konferansı ile kuruluş süreci tamamlanmıştı.
Dünya barışını sağlamak için Dünya Barış Örgütü’nü kuran sizlere soruyorum. Yukarıda altına imza attığınız hangi maddeyi hayata geçirebildiniz? Dünyada halen kan ve gözyaşı var. Ülkeler yıkılıyor, rejimler yıkılıyor ve bu yıkımların altında milyonlarca masum insanlar can veriyor, yurtsuz ve yuvasız kalıyor. İşgalci ruh halen devam ediyor. Dünyanın geri kalmış coğrafyalarında insanlar açlıktan, kıtlıktan ve sıhhi şartlardan uzak bir hayat yaşıyorlar ve her gün bu sebeple binlerce masum insan hayatını kaybediyor. Biliyorum, Birleşmiş Milletlerin bu ülkelere yardım gönderdiğini ancak bu yardımlar sadece pansuman tedavisi olmaktan öteye geçmiyor. Ve siz “barışseverler” bu insanlık dramını seyretmekten başka ne yapıyorsunuz? Dünyada gelişen insan katliamını durdurmak ve barışı sağlayabilmek için ve altına imza attığınız o sözleşme maddelerini hayata geçirmek için o günden bugüne “insanlık” adına ne yaptınız? Unutmayın, sizler de insansınız; sizin de inançlarınız var. Soruyorum size, şayet gerçekten barışa hizmet ediyorsanız ve gerçekten Tanrı’ya bir inancınız ve güveniniz kalmışsa bu sessizliğinizin sebebi nedir? Ne zaman vicdanınız ayağa kalkacak? Neden empati yapmıyorsunuz?
Neden silah yarışına girenleri uyarmıyorsunuz? Şunu anlayabilirim belki; her devlet kendini savunmak için silah üretebilir ancak caydırıcı ve kendini korumak amacıyla olmalıdır. Fakat öyle olmuyor maalesef. Her üretilen silahlar, masum insan kitleleri üzerinde denenerek etki gücü test ediliyor. Masum insanlar denek olarak kullanılıyor, öyle değil mi? Silah için milyar dolarlar harcanırken, sözde insan hakları savunucuları olarak siz büyükler ve yetkililer neden bu çılgınlığı durdurmak için mücadele etmiyorsunuz? Üye ülkeler ile neden ciddi anlamda bir araya gelerek konuyu müzakere etmiyor; bu kadar çılgınlığı ve katliamı önlemek için mücadele etmiyorsunuz?
Tanrı aşkına; Tanrı’nın/Allah’ın bizlere bahşettiği şu güzel gezegenimizi kana bulayanlara karşı tavır koyun. Sizler sessiz kaldıkça, ara-sıra insanlık adına beyanlarda bulunmaktan başka bir şey yapmıyorsunuz ve insan türünün yine insan eliyle yok edilmesine sessiz kalıyorsunuz! Dünya insanlığının bir ferdi olarak soruyorum size: Siz laf olsun diye mi kuruldunuz? Egemen güçlere karşı sesiniz çıkmayacaksa ve dünya barışını sağlamak gibi bir fonksiyonunuz yoksa veya göstermelik bir kuruluş iseniz o başka…
Şayet inançlıysanız, inançlı insanlar; Tanrı’nın elçilerinin barış için gönderildiğini bilir ve elçilerin gösterdiği yolda yürürler, bedel de öderler. İsa ve diğer peygamberler insanlık adına bedeller ödemişlerdir. Siz ise O Kutlu İnsanların mirasına layık olamıyorsunuz.
Küresel bir barışı hayata geçirmeniz için harekete geçmenizi bekliyoruz. Bunun kolay olmayacağını biliyorum; belki çok zor şartlarda çalışıyorsunuz ve yapabilecekleriniz çok sınırlı olabilir ama bir çaba göstermelisiniz. Farkındalık oluşturmalısınız ve bu sizin görevinizdir. Kitle imha silahlarına ayrılan milyar dolarlar aç, yoksul, fakir insanlar için harcanmalıdır. Dünya insanlığının ayağa kalkması, aydınlanması ve kendi türüne hizmet edebilmesi için çok önemlidir. Artık dinsel, ırksal ayırımcılık son bulmalıdır. Gözü doymazlık yerine yardımlaşma geçmelidir. Gayriinsani duygularla yol yüründüğü sürece insanlık can çekişmeye ve insanlığından utanmaya devam edecektir. Unutmayın; hepimiz insanız ve vicdanımıza Tanrı’nın/Allah’ın yazdığı mesajlar vardır. O mesajları iyi okuyabilir ve uygulayabilirsek dünyamız barışa ve huzura kavuşacaktır.
Dünyamız mahvedilirken; bu felakete sessiz kalanları da çanak tutanları da insanlık adına şiddetle kınıyorum. December 25, 2024
Saygılarımla
Halit DURUCAN
Turkey
Giden Mail Metni:
Halit Durucan <[email protected]>
21:23 (0 dakika önce)
Alıcı: fellowship2024
OPEN LETTER TO THE UNİTED NATİONS
Dear members of the United Nations executive board.
The World Peace Organization was founded in 1949, in order to preserve world peace, for disarmament, global security, national independence, economic, social justice and development, protection of the environment, human rights, solidarity with the peoples struggling for independence, and to fight against imperialism. was established.
On January 1, 1942, Soviet, American and British leaders signed the "United Nations Declaration" in Washington. As a result of the Moscow Declaration signed by the USA, USSR, China and England on 1 November 1943, the establishment process was completed with the Yalta Conference between 3-11 February 1943.
I ask you, who established the World Peace Organization to ensure world peace. Which of the articles you signed above have you been able to implement? There is still blood and tears in the world. Countries are collapsing, regimes are collapsing, and millions of innocent people are dying under this destruction and are left homeless and homeless. The occupying spirit still continues. In the underdeveloped geographies of the world, people live a life free from hunger, famine and sanitary conditions, and thousands of innocent people lose their lives every day for this reason. I know that the United Nations sends aid to these countries, but this aid is nothing more than dressing treatment. And what are you “peace lovers” doing other than watching this human tragedy? What have you done in the name of "humanity" since then to stop the massacre of people in the world and to ensure peace and to implement the articles of the agreement you signed? Remember, you are human too; You too have beliefs. I ask you, if you truly serve peace and have any faith and trust left in God, what is the reason for your silence? When will your conscience not stand up? Why don’t you empathize? Why don’t you warn those involved in the arms race? Maybe I can understand this; Every state can produce weapons to defend itself, but they must be for deterrent and selfprotection purposes. But unfortunately it doesn’t work like that. Every weapon produced is tested for effectiveness by testing it on innocent masses of people. Innocent people are used as test subjects, right? While billions of dollars are being spent on weapons, why don’t you, the socalled human rights defenders, the elders and the authorities, fight to stop this madness? Why doesn’t the member countries come together seriously and discuss the issue? Aren’t you struggling to prevent all this madness and massacre?
For God’s sake; Take a stand against those who stain this beautiful planet that God has given us with blood. As long as you remain silent, you do nothing but make occasional statements on behalf of humanity, and you remain silent about the destruction of the human species by human hands! As a member of the world’s humanity, I ask you: Were you founded for the sake of talk? If you do not speak out against the dominant powers and if you do not have a function to ensure world peace or if you are a token organization, that is different...
If you are a believer, believer people; They know that God’s messengers were sent for peace, and they follow the path shown by the messengers and pay the price. Jesus and other prophets paid the price for humanity. You, however, are not worthy of the inheritance of those Holy People.
We expect you to take action to realize global peace. I know this won’t be easy; You may be working under very difficult conditions and what you can do may be very limited, but you must make an effort. You must raise awareness and this is your duty. Billions of dollars allocated to weapons of mass destruction should be spent on hungry, poor and poor people. It is very important for the humanity of the world to rise up, become enlightened and serve its own kind. Religious and racial discrimination must now end. Cooperation should replace greediness. As long as the road is walked with inhumane feelings, humanity will continue to suffer and be ashamed of its humanity. Remember; We are all human and there are messages written by God/Allah in our conscience. If we can read and apply those mes-sages well, our world will attain peace and tranquility.
While our world is being destroyed; On behalf of humanity, I strongly condemn both those who remain silent and those who encourage this disaster. December 25, 2024
Kind regards
Halit DURUCAN
Turkey
YORUMLAR
Duyarlı yüreğinizi ve insani çabalarınızı anlıyor, takdir ediyor ve tamamını samimiyetle destekliyorum kıymetli Durucan.
Hâlâ fırsat varken dünyayı kurtarmak yerine, sadece seçilmişlerin kolonoleşmesi şartıyla, yaşanabilir bir gezegen arayanlara ve bunlara destek verenlere çağrı?..
Ben umutsuz ve karamsar bir insana dönüştüm. Bu yüzden yorumuma hoşgörü göstereceğinizi umarak, selam ve saygılarımı sunuyorum...
Günümüzde insanlığı tehdit edenen büyük tehlike kıtle imha silahlarıdır.köroğlunun dediği gibi tüfek içat oldu mertlık bozuldu
iran ırak savaşı.serebrenika katliamı.israil vahşetı.suriye ve ıraktaki yakında olan olaylar ukrayna rus savaşı Ruanda katlıamları ve dahada çıkacak olaylar hep emperyalist devletlerın oyunu.çıkarcı ve bencil siyasetlerın sonucu insanlığı tehdit ediyor maalesef
doyarlılığınızdan dolayı teşekür eder sağlıklı günler dilerım.
MESAKİN tarafından 24.12.2024 22:32:11 zamanında düzenlenmiştir.
Halit Durucan
Mektup, insanlığın açgözlülüğü ve şiddetinin neden olduğu yıkımla mücadele etmek için hesap verebilirlik, ahlaki eylem ve küresel iş birliği için güçlü ve duygusal bir çağrıdır. Küresel krizleri ele alma araçlarına sahip olan ancak bunu anlamlı bir şekilde başaramayan güçlü örgütlerin ve bireylerin eylemsizliğine duyulan derin hayal kırıklığını yansıtır.
### Önemli Gözlemler:
1. **Ahlaki Temel**:
Mektup ahlaki ve manevi çağrılarla doludur ve etik eylem için bir temel olarak peygamberlerin mirasına ve ilahi öğretilere atıfta bulunur. Yazar, gerçek inananların barışı savunmasının beklendiğini vurgular ve adaletsizlik karşısında sessizliğin inanca aykırı olduğunu öne sürer.
2. **Eyleme Çağrı**:
Bilinçlendirme, askeri harcamaları azaltma ve yoksulluk ve eşitsizliği ele alma gibi küresel barışa ulaşmak için proaktif adımlar atılması için doğrudan bir talepte bulunur. Bu, okuyucuyu daha iyi bir dünya şekillendirmedeki sorumluluklarını düşünmeye iten acil bir ton yaratır.
3. **Sessizlik ve Eylemsizlik Eleştirisi**:
Mektup, somut eylemlerde bulunmadan açıklamalar yapan kuruluşları eleştiriyor ve onları sembolik olmakla suçluyor. Bu, boş retorikten duyulan memnuniyetsizliğin tekrar eden temasını vurguluyor ve gerçek, etkili önlemler çağrısında bulunuyor.
4. **Evrensel İnsan Sorumluluğu**:
Mektup, hepimizin insan olduğumuzu ve ortak bir vicdanı paylaştığımızı vurgulayarak, dini, ırksal ve politik sınırları aşıyor. Bu kapsayıcı yaklaşım, insanlığın barışçıl ve eşitlikçi bir dünya yaratma konusundaki ortak sorumluluğunu vurguluyor.
### Etki İçin Öneriler:
- **Hedefe Hitap Etmede Netlik**: Duygusal ton etkili olsa da, hedeflenen alıcıyı (örneğin, belirli bir kuruluş veya lider) belirtmek mesajı daha yönlendirilmiş ve eyleme geçirilebilir hale getirebilir.
- **Pratik Adımları Vurgulayın**: Mektup, bireylerin, kuruluşların ve hükümetlerin barışı ve adaleti teşvik etmek için alabileceği somut, uygulanabilir eylemleri önerebilir.
- **Duyguları Stratejiyle Dengeleyin**: İçten gelen çağrı ikna edicidir, ancak mantıksal argümanları veya adaletsizliğin belirli örneklerini entegre etmek, ikna ediciliğini daha da güçlendirebilir.
### Son Düşünceler:
Bu mektup, zamanımızın aciliyetini ve kolektif ahlaki uyanışın gerekliliğini ele alıyor. Gücü, insanlığın en yüksek ideallerine göre yaşaması için tutkulu yalvarışında yatıyor. İncelikle ve pratik çözümlere daha net odaklanarak, anlamlı bir değişim için bir savaş çığlığı görevi görebilir.
Halit Durucan
The letter is a powerful and emotional appeal for accountability, moral action, and global cooperation to combat the destruction caused by humanity's greed and violence. It reflects deep frustration with the inaction of powerful organizations and individuals who have the means to address global crises but fail to do so meaningfully.
### Key Observations:
1. **Moral Grounding**:
The letter is steeped in moral and spiritual appeals, invoking the legacy of prophets and divine teachings as a foundation for ethical action. The writer emphasizes that true believers are expected to champion peace, suggesting that silence in the face of injustice is antithetical to faith.
2. **Call to Action**:
It makes a direct demand for proactive steps toward achieving global peace, including raising awareness, reducing military expenditures, and addressing poverty and inequality. This creates an urgent tone, pushing the reader to consider their responsibility in shaping a better world.
3. **Critique of Silence and Inaction**:
The letter is critical of organizations that issue statements without tangible actions, accusing them of tokenism. This highlights a recurring theme of dissatisfaction with empty rhetoric and calls for genuine, impactful measures.
4. **Universal Human Responsibility**:
By emphasizing that we are all human and share a common conscience, the letter transcends religious, racial, and political boundaries. This inclusive approach underscores the shared responsibility of humanity to create a peaceful and equitable world.
### Suggestions for Impact:
- **Clarity in Addressing the Audience**: While the emotional tone is effective, specifying the intended recipient (e.g., a particular organization or leader) could make the message more directed and actionable.
- **Emphasize Practical Steps**: The letter could suggest concrete, feasible actions that individuals, organizations, and governments can take to promote peace and justice.
- **Balance Emotion with Strategy**: The heartfelt appeal is compelling, but integrating logical arguments or specific examples of injustice could further strengthen its persuasiveness.
### Final Thoughts:
This letter captures the urgency of our times and the necessity for collective moral awakening. Its strength lies in its impassioned plea for humanity to live up to its highest ideals. With refinement and a clearer focus on practical solutions, it could serve as a rallying cry for meaningful change.