2025’e doludizgin giderken madden ve manen yitirdiklerimize üzülmek, kazandıklarımıza sevinmek doğal hakkımız da olsa bunlarla zaman, enerji ve sağlık dengemizi bozmak hiç hoş olmasa gerek!

Bundan böyle bardağın yarısını boş değil dolu görmeye çalışmak, umutlarımızla yaşamak ve hiçbir konuda hırslanmamak elzemdir.

Ahlaki, psikolojik, siyasi ve sosyoekonomik sorunların yanı sıra doğal afetler, salgın, savaşlar, kıtlık, kuraklık ve olumsuz iklim koşullarıyla boğuşan insanlık var olabilme uğraşı vermektedir.

Dünya konjonktüründe (toplu durum) az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler kendilerinden daha büyük ve güçlü olanların sömürü ve zulmünden korunabilmek uğruna canla başla mücadele etmek zorunda kalırlar.

Kendi bünyelerinde yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla uğraşan hükümetler halkının refahı için yoğun çaba harcarken kaos, anarşi ve terör belası ile devletin beka sorununu aşmaya çalışmaktadır.

Esasen açlık, kıtlık ve kuraklık ülke ve dünya gündeminde en sıkıntılı ve yaygın sorun olmaya ezelden beri devam etmektedir.

Ani iklim değişiklikleri ise sağlık sorunlarının artmasına ve hayatı tehdit etme sürecinin etkin olmasına yol açmaktadır.

Psikolojisi bozulan insanlar madden ve manen sıkıntı çekerken bencillik, kıskançlık ve çıkarcılık ayyuka çıkmış olup insan ilişkileri de bunlardan fena etkilenmekte ve dengeler hızla bozulmaktadır.

Dileğim odur ki 2024 ve öncesi yaşanmış, yaşanmakta olan bütün olumsuzluklar artmasın, insanları daha fazla huzursuz, mutsuz ve öz güvensiz kılmasın!

2025 yılının dünya barışına, insanlığa ve Türk İslam âlemine hayırlara vesile olmasını yürekten niyaz ederim.

Şimdiden ‘Güle güle, 2024!’ ve ‘Hoş geldin, 2025!’ diyerek herkese saygı ve selamlarımı sunarım. Esen kalınız…

24.12.2024