Divriği-Çayören(Pütge) Köyünde Kış Bayramı: Nurdugan mı?
Gluglu (Kış yarısı)
Divriği-Çayören(Pütge) köyünde günümüzden 50-60 yıl öncesine kadar her yıl ocak ayında “Kış Yarısı” ya da “Gluglu) dediğimiz bir etkinlik düzenlenirdi. Bu etkinlik gece ay ışığında, amatör aktörler tarafından oynanan bir sahne oyunu olarak düşünülebilinir. Akşam ahırlardaki, komlardaki (koyunların konulduğu bölüm) hayvanların altları süpürülüp temizlendikten, yemleri verildikten ve ev külfetinin de akşam yemeğini yedikten sonra her evin 15-20 yaşlarındaki delikanlıları günler öncesinden kararlaştırıldığı toplantıya katılmak için açık hava toplanma yeri olan köyün hemen kıyısındaki Ergek’e gidip herkesin gelmesini beklerlerdi. Çocukların ve kadınların/kızların katılması olmazdı. Gösteriye katılacakların hepsi geldikten sonra burada görevlendirmeler olurdu; “dede”, “gelin”, yağ toplayıcısı, bulgur ve un toplayıcıları belirlenirdi. Çok şakacı, köydeki herkes tarafından hatırı sayılan genç bir erkeğin elbiselerinin ütüne bir kadın entarisi(o bölgedeki evli Türkmen kadınlarının giydiği, belden sonrası üç dala ayrılan bir giysidir) giydirilir, başına da eşarp bağlanırdı, buna “gelin” denilirdi. Yine şakacı, hatırı sayılır bir genç erkeğe de koyun yününden ak bir bıyık ve sakal yapılır, elbisesinin üstüne de eski bir palto giydirilirdi, başına da büyük bir şapka geçirilirdi, yanakları kömür ile boyanarak ihtiyar bir görünüm verilirdi. Ak saçlı, ak sakallı ihtiyar kılığındaki bu aktöre de “dede” denilirdi. Kılık kıyafetleri ve sesleri o kadar değişirdi ki köylülerin çoğu bunların tanıyamazdı. Dede’nin bir elinde uzun bir değnek, diğer kolunda gelin ve arkalarında köyün 15-20 yaşındaki en az 40-50 kişiden oluşan gençleri olduğu halde köydeki bütün evlerin kapılarını çalar kapılar açılınca ev halkının şaşkın ve heyecanlı/sevinçli bakışları karşısında türküler söyler, oyun oynarlar ve ev halkıyla şakalaşırlar, özellikle de küçük çocuklara komiklikler yapar onları güldürürlerdi. Çocuklar o kadar çok heyecanlanırlardı ki ebelerine büyüdüklerinde “gluglu”ya katılacaklarını söylerlerdi. Bu koronun içerisindeki birinin kolunda küçük bir kalaylı bakır bakraç, başka birinde küçük bir torba, bir başkasında da yine bir küçük torba olurdu. Çünkü, koro halinde bir yandan maniler/türküler söyleyerek ev ev gezerken, gösteri sonrasında hep birlikte yiyecekleri aş (bulgur pilavı) için bulgur, un ve tereyağı toplarlardı. Gece en son gittikleri evlerin külfeti yatmış ise ve kapıyı açmıyorlarsa, muziplik olsun diye evin bacasından ip bağlanmış sepetler veya boş tenekeler sarkıtılarak yiyecek konulması istenirdi. Bu etkinliğin amacı dilenmek/toplamak değil, bir bayram havasında gençlerin bir arda olması, köylülerle birlikte eğlenmek ve eğlendirmekti. Toplanan bulgur yine Ergek’te açık havada ateş yakıp-ocaklık kurulup pişirilerek hep beraber yenilirdi. Sonuç olarak “Gluglu”da sabaha kadar oyun oynanır, türkü-maniler söylenir, karı-koca kılığındaki aktörler komiklikler yaparlardı; hem oynayanlar, hem de seyredenler çok neşeli ve mutlu olurlardı.
Bu etkinliğin ne zamandan beri sürdüğü ve hangi kültürün kalıntısı olduğu bilinmiyor. 1965 yılında köye askerliğini öğretmen olarak yapan bir yedek subay geldi ve o yıl yapılan Gluglu’dan haberdar olunca,” hayatımda ilk kez böyle bir etkinlik görüyorum, önümüzdeki yıl okulda yapalım,” dedi. Gerçekten gelen yıl ocak ayında bu kez öğretmenin denetiminde Gluglu yapıldı, toplanan besinler okulda pişirilip yenildi, ama bu kez aşın (bulgur pilavı) yanında üzüm hoşafı ve un helvası da pişirildi, katılanlar da her yılkinden daha kalabalıktı. O öğretmen gittikten sonra bir daha Gluglu yapılmadı.
Dr. Sadık Top (Gacceygaripoğlu)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.