- 24 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SURİYEDEKİ GELİŞMELER
SURİYEDEKİ GELİŞMELER
İçinde yaşadığımız ve Ortadoğu coğrafyası zor olduğu kadar, ayni zamanda sancılı bir coğrafya. Tüm dünyanın gözleri bu coğrafyanın üzerinde. Başka yerlerde savaş yokken neden on yıllardır bu bölgede savaş devam ediyor? Savaşlar Ortadoğu’da bir kader mi? Neden savaşların, ölümlerin, yokluk-yoksulluğun, darbelerin ardı arkası kesilmiyor. Bu haftaki köşe yazımı bu sorulara yanıt bulmaya ayırdım.
Ortadoğu’daki savaşların birçok nedeni sıralanabilir. Ama en önemli nedenlerden biri, ABD, Fransa, Almanya, İngiltere vb ülkelerinin ekonomisi silah sanayisine dayalı olmasından kaynaklı.
Bu ülkeler için savaş olmadan ekonomilerini güçlü bir şekilde ayakta tutmaları olanaksız durumda. Ortadoğu’da olduğu gibi, savaşın olduğu yerlerde, bu egemen ülkeler, parçala böl yönet politikasını uygulamaktan geri kalmazlar.
Kendi aralarında ‘’milli mutabakat’’ı sağlarlar. Bu talandan herkes nasibini alır.
Birinci ve ikinci dünya savaşları buna en iyi örnektir. Her iki dünya savaşı da sınırların yeniden çizildiği paylaşım ve talan savaşlarıydı.
Günümüzde egemen güçler tarafından yürütülen savaşlar, 1. ve 2. Dünya savaşlarından farklılık gösteriyor.
Daha önceki savaşlarda süper güçler denilen egemen güçler kendi tankları, topları, bombardıman uçakları, kimyasal gazları ve yetişkin özel savaş ordularıyla ülkeleri fiili işgal ederdi.
Şimdiki savaşlarda strateji ve taktikler tamamıyla değişti. Artık fiili işgal yerine yerel muhalif güçleri, yerli örgütleri ’’donat yönet ‘’ ve ‘’parçala, böl yönet’’ politikalarıyla silahlatarak savaşı yürütme stratejisini uygulanıyor..
Bu yeni stratejinin en yoğunluklu yaşandığı bölge de Ortadoğu’dur. Afganistan, Pakistan, Lübnan, Filistin, İran, Irak ve en son Suriye’de uygulanan politika bu politikadır.
Bu politika ve stratejileri devlet politikası olduğu, iktidarda kimin olduğunun hiçbir öneminin olmadığı, bazen sağcı dedikleri, bazen demokrat dedikleri iktidar olabiliyor. Taktik olarak farklılık gösterse de, savaş politikaları ve stratejileri değişmiyor.
Bu savaşların gereği olarak Ortodoğu’nun tüm ülkeleri, kendi güvenliklerini sağlamak amacıyla silahlanma zorunda bırakılıyor. Öyle bir duruma getirilmiş ki, ağır silahları almak için birçok ülke sıraya girmiş durumda.
Kısacası savaş; güçlü olanın güçsüz olan üzerindeki tahakkümdür şeklinde ifade edilebilir.
O zaman konumuz olan Suriye’ye dönecek olursak; savaş ne zaman ve neden ortaya çıktı? Sorusuna açıklık getirmek, konunun daha iyi anlaşılması için biraz daha geçmişe gidersek, bu durumu daha iyi anlamış oluruz.
Bilindiği gibi 8 Aralık 2024’ten itibaren Suriye Arap Cumhuriyeti’ndeki Beşşar Esad rejimi, Suriye muhalefet saldırıları sonucunda çözülmeye başladı ve Şam’ın düşmesi ile sonuçlanarak 1971’de Hafız Esad’ın başkanlığıyla başlayan Esad ailesinin yönetimine son verdi.
Biraz geriye gidersek; Arap Sosyalist Baas Partisi Beşşar Esad , babasının ölümü üzerine 2000’de Baas rejiminin başına geçti.
Esad ve Baas iktidarı, rejim karşıtı grupların başkent Şam’a girmesiyle sona erdi.
Peki bu duruma nasıl gelindi?
Suriye’de 2011 yılında özgürlük talebiyle halk hareketleri başlarken rejim kitlelere şiddet kullanarak müdahale etti.
Binlerce kişinin öldürüldüğü rejim müdahaleleri, süreci iç savaşa dönüştürdü.
Silahlı muhalif gruplar uzun bir mücadeleye girerken, rejim uluslararası baskılara rağmen sorunun diplomasi ve barışçıl yollardan çözümüne yanaşmadı.
Suriye’de 27 Kasım’da yoğunlaşan çatışmaların ardından ülkede Halep, İdlib, Hama’dan başlayarak pek çok bölgede kontrolü kaybetti.
Son olarak başkent Şam’da halkın da sokaklara dökülmesiyle rejim güçleri, kamu kurumları ve sokaklardan çekilmeye başlarken rejim karşıtı gruplar kent merkezinde kontrollerini artırdı.
61 yıllık kanlı Baas rejimi ve 53 yıllık Esad ailesi iktidarı sona ermiş oldu.
Sonuç olarak ana başlıklar şeklinde şunlar söylenebilir;
1- Savaş ve barış için söylenecek söz: savaş ölüm, yokluk, yoksulluk, acı, gözyaşı, yıkım demek. Barış ise yaşam demek olduğunu;
2- Uzun zamandan beri Ortadoğu’daki savaş politikalarının İran, Irak, Lübnan, Filistin, Afganistan, Pakistan ve son olarak Suriye’de uyguladığı politikalarla savaşı körüklediğini;
3-Her koşulda egemen güçlerin İsrail’in yanında yer aldığını. Donat-yönet, parçala böl yönet politikalarıyla Ortadoğu’da kaynayan kazana benzin döktüklerini;
4-Bu savaş politikasının Özellikle Suriye’de savaşın daha yeni başlandığını, daha uzun süre devam edeceğini;
5- Yer altı zenginlik kaynaklarına ve stratejik öneme sahip olan Ortadoğu’nun ‘’Büyük Ortadoğu Projesi’’ gereği daha uzun süre savaş yayılarak devam edileceğini;
6-Suriye’deki durumun ‘’Büyük Ortadoğu Planı’’ gereği Ortadoğu’da bazı sınırların yeniden çizilebileceğini;
7- Bu durumun halkları birbirine düşman edeceğini. Açlık, yokluk, yoksulluğun süreceğini, katliam ve ölümlerin katlanarak devam edeceğini düşünüyorum..
Devam edecek…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.