Demeden Git Bunak Kafa
Ne kadar çabalarsan çabala bu balçık deryasında işte öyle. Bir düşün ki; Tanrı cıvık olmasa, cıvık olan balçık anlatıları kaplamazdı dünyayı, elbette bu bir yaratıcıya inananlar için geçerlidir. Yaratıcı olmadığına inananlar için ise sonsuz bir bilinmezlik var, neyi ne kadar güçlü, üstün, zeki vb vs yaparsan yapmaya çalış, toplayıp birleştir, tak takıştır yakıştır yapıştır lakin ölümü yenemediğin sürece de bir anlamı yok. Geriye de Tanrı olsa da olmasa da, beni etkilemez ben üstün bir ahlak ile gerçeğin peşinde koşarım diyenler ki, onlar da Tanrı yok diyenlerin durumuna düşer, maceradan maceraya yaşamdan yaşama aktarıldıklarını dönüştüklerini düşünecekler.
Tanrı var ve yarattı dediğimizde ise, güce tapınmış olacağız, bir nevi ticaret ki, rüşvete benzer, can veya ruh alarak aldığın rüşvetin karşılığını cennetteki genelde ahlaksız olaylar hazlar ve dünyadaki mutlu saadetli yaşamların bir benzeri için veya rüşveti kabul etmesen de kendi doğrularınla ve yargılarınla yaşaman gerekir ki, onun sonu da Tanrının cezalandırmasıdır, Tanrı diyecek ki, benden daha mı iyi biliyordun, tat bakalım ateşimi gibi dine tapanların tehditleri işte.
Eşitlik ve hürriyet ise dünyada defaatle tekrarlanan yaşamın içinde yok.
Bu konuda beş- on bin yıllık düşüncelerin sonucudur yukarıdaki cümleler, cümlecikler ve paragraflar.
Zamanı eğmek, mekana hükmedebilmenin ötesinde kendine tam hakim olabilmenin de yolunu bulamadık insanlık olarak.
Herhangi bir düşüncede ve yolda kör gibi yaşayan bir türüz. Kısacık dünya hayatımızda bir türkü tutturur gideriz, bizim türkümüzü beğenmeyenleri veya başka türkü tutturanları da beğenmeyiz, hatta düşman olarak beller kan dökmeye de kendimizi kandıracak bir yol buluruz.
Soyut kavramların karşılığı yok, somut kavramların karşılıkları da geçici. Oysa kimseye bir şey anlatamıyorsun, herkesin aklı veya durumu veya yaşamı kendine yetiyor bu yollara girenlerde.
Geriye iyi ve kötü kalıyor. Ulusal veya uluslararası sözleşmelerde iyinin ve kötünün tanımına rastlayamadım veya okuyamadım.
Dünya üzerindeki örgütler, en büyükleri şimdilik Bm olarak bilinse de, çeşitli kıtasal bölgesel, dinsel ve ulusal kurumlar da salt iyi ve kötüyü ayırmak konusunda eskinin girdabından kurtulabilmiş değil.
İçinden çıkamadığımız için tüm bunların, geriye tek seçenek kalıyor, bunların içinden çıkacağını düşündüğümüz yardımcılar veya hatta hüküm verecekleri üretmek. Alet yapımından yapay zekaya kadar hep kendimizi güçlendirmeye çalışıyoruz. Lakin zamanı yenemediğimiz için ha keza fizik ötesine hükmedemediğimiz için de binlerce yıldır bu dünyada patinaj çekip duruyoruz.
İnsan kendi bedenine ve zihnine tam hakim olamadığı sürece de güce yalakalık yapmaya devam edecek bir tür, bunun yanında didişip duracak işte. Bu didişme kendi içinden, aileye, sokağa, şehre, bölgeye, ülkeye ve öte dediğimiz diğer kişi, aile, sokak vb vs uzayıp gidecek.
Sonuç, sıfıra sıfır elde var sıfır.
Günümüzden iki bin yıl sonra hangi düşünceler daha çok rağbet görecek kim bilebiliyor ki... Belki 2100 lerde çıkacak bir liderin veya düşüncenin takipçileri dünyanın yarısından fazlasına denk gelecek. Ya da eski, eskimiş dediğimiz hikayeler kendini gerçekleştirecek. Yine sonuçta bir nefes sonrasından bile haberdar değiliz. Ve kendimizi kandırmakla birlikte başkalarını da kandırmaya devam edeceğiz.
Uzay dediğimizin bir kenarına hapsedilmiş bir türüz.
Neyse bir fıkra anlatayım da yazı bitsin. Fıkra o ki, kem küm, şöyle böyle, ef püf bilmiyorum:) Lakin yapabildiğiniz kadar iyilik yapın kendi türünüze, tebessüm ettirmeye çalışın insanı, insanları, insanlığı; ötesi berisi şimdisi bile bir bilinmez..
Ölülere saygı duyduğumuz kadar yaşayanlara da saygı duymaya başlayabilirsek belki zamanla sevginin de gerçekliğine ulaşabiliriz. Tanrı var ya da yok bilemem lakin sevmiyorum benden başkasını, seni, onu, bizi sizi, onları sevmiyorum, kendimi de sevdiğim yalan olur, lakin bir sevgi var yine de., o da tanımsız olanından işte.
Hey bunamış kafam, git... Sadece git.
En sevdiklerinize emanet olunuz efendim.
Y.
YORUMLAR
Karış karış karış karıştırıyorum..Araştırıyorum.Altı altı daha ön iki ikiye iki elde var bir.Yani elde her zaman sıfır olmuyor.Emin olun sıfırı tüketenlerin ve sıfırdan tüketenlerin de yakındır çıkış kapısı.Tüm bu olumsuzlukların cehalettir yapısı.En sevdiğinize emanetsiniz Üstad.Sağlıcakla.Saygıyla.