- 120 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Dostluk Şakada Boğulmamalı
DOSTLUK ŞAKADA BOĞULMAMALI
Sevgili dostum,
Sana uzun zaman aradan sonra yeniden yazmanın mutluluğu içindeyim. Dostluk lafını çok duyduğum ama gerçek dostu çok zaman yanımda bulamadığımdan sana mektupla daha önce anlattığım dostluğa bir başka bakış açısı ile anlatmak istiyorum. Çünkü yaşadıklarımız sabrımızın, “kötü söz ve davranışı görünce uzaklaşmak” dan çıkarak kıskançlıklarını sataşarak, bulaşarak , taciz ederek gözteren sözde “açıksözlü” geçinen insanlara daha çok rastlamamız ve “bunları görmemezden gel” diyen ve sorumluluktan kaçan insanların çoğalmaya başladığını görererek yazmak istedim sana. Bir nevi dertleşelim diye.
Sevgili dostum,
Sözde dostumuz olan ama bugüne kadar eserlerimize hiç para verme gereği duymayan ama her zaman hediye bekleyen, hediye verdiğim zaman da okuduğunu zannetmediğim bir sözde dostumuza birkaç aydan beri mesafeli olarak, mesajlarına dahi cevap vermedim. Tabii ki karşılaşınca ilk suçlanan ben oldum. O her zaman haklı ve kendine “ ben ne yaptım da bana mesafeli oldu” sorusunu sormayan insan. Bana “toplumdan çok beklentin var” dedi. Bu beklentinin ne olduğunu ben anlayamadım.
Sevgili dostum,
Beklenti dediği galiba hep şaka yapan, her karşılaştığımızda bizlere , aile fertlerimizin yaşını soran insanlara sitem etmemizdi galiba.İnsan yanlışı görünce sözü ile doğrusunu da mı anlatmayacak. Bu kadar da mı aciz olacağız. Toplumdan beklentimizin çok olması yani bu mu ?
Sevgili dostum,
Kitap okumak insanın hafızasını her zaman dinç tutan şey. Biz kitap okumayı sevdiğimizden dolayı kimle ne konuştuğumuzu 30 sene sonra bile unutmuyoruz. Ama insanlar kitap okumadığınden sanırım unutuıyorlar ve her karşılaşmada yaş baş sohbetindeler. Ben anlatmaktan bıkıyorum ama onlar sormaktan bıkmıyorlar. Ne yazık ki, bu soran, sormayı seven insanları okumayan ve doğruları değil işine gelene bakan insanlar koruyorlar. Hem adam yerine koyuyorlar hem de arkadan “ bu hgasta deli aman görmemezden gel” diyebiliyorlar.Ülkemizde psikoloğlardan daha çok sahte psikoloğların olduğu haberlerine artık şaşırmıyorum. Lise öğrencileri bşle psikolog edası ile doktorları psikolojik olarak değerlemndirmeye kalktıklarını gördükçe buna şaşıramıyorum.
Sevgili dostum,
İşte bu mektubumuzun konusu da “dostluklar şakaya ve saçma sorularda boğulmamalı” . Dost dediğin dostuna sadece akıl vererek değil, gücü ortanında eserlerinin de geniş kitlelere yayılması için, gene gücü oranında alınıp hediye edilmesi, tavsiye edilmesi ve dostunu onu tanımayanlara doğru anlatılmasıdır.
Sevgili dostum,
Şaka adı altında hep aynı şeyleri sormak, utanılacak sorular sormak da “dostluğu seviyesiz sorularda boğmak” olarak algılıyorum. Gerçek dost dostunu boğmaya çalışan değil saçmalıklarla boğusurken onu nefes alacak hale getirmek için pozitif kelimelerle tesellik etmek olmalı değil mi ?
Sevgili dostum,
Benim şansım da işte şaka yapmayı ölçülü olarak bilen, dostlukları saçma sorularda boğmayan ve eserlerini tanıtan, tavsiye eden ve dostunu doğru ve dosdoğru anlatan dost olman. Bu yüzden de sen böyle dertleşecek, mektuplar yazılacak dostsun. Ben dost olarak sadece sana yazıyorum ama gerçek dostumuz olmak isteyenler ne yazık ki bu mektuplardan bihaber. Onların çoğu da sanırım saçma ve gereksiz buluyor bu mektupları.
Sevgili dostum güzel kardeşim,
İnsanlar kitap okumadıklları ya da söylediklerine dikkat etmedikleri için her şeyi çabuk unutuyorlar. Hatırlattığımızda da hemen inkar ederek bizi suçluyorlar. Suçlamak da aciz insanın işi. Hatta dünyaya gelmemiş bebeğini bile suçlayan insanlara rastlıyoruz. Hem hayatta hem romanlarda ve filmlerde. Bir insanın güçsüz insanları suçlaması ya da kendini güçsüz gördüğünde kendini suçlaması da ne garip şey.
Sevgili dostum,
İletişimi her ne kadar seven insan olsak da, insanı ileri götürmayen, bilgi sahibi yapmayan, sevgiyi güçlendirmeyen her türlü sohbet insana sıkıcı geliyor. “iki günü denk olan ziyandadır” sözüne inat insanlar ileri gitmek yerine ileri gidenlerin dedikodusunu yaparak geriye doğru da gittiklerinin farkına varamıyorlar. Geriye gitmek için çabalayanlara da acımak lazım.
Sevgili dostum,
İleri giden insan kardaysa, ileri giden eser üreteni gereksiz eleştirilere boğan, yaş sohbeti yapanlar yerinde saymıyor tersine geriye gidiyorlar. Bunun farkına varamamaları ve “şaka yaptım anlamadı” diye muhatabını suçlamaları da ayrı garabet. İstemeyen şaka yapılır mı ? “Eşşek şakası “ dedikleri de sanıyorum. Şaka sevmeyene ısrarla seviyesiz şakalar yapmak olsa gerek. Böyle insanlar olmaktan Yaradana sığınmak lazım.
Sevgili dostum,
İnsanlar gerçekleri söyleyemeyecek kadar, korkak olursalar o insanda hayır var mıdır? Cesaretle söylemek demek de, tabii şaka yapmak, ona buna sohbet adı altında sürekli yaşını çevresinin yaşını, maaşını sormak demek de değil. Gerçek cesaret haksızlık karşısında doğruları hakaret etmeden ahlaka ve yasalara uygunca söyleyebilmektir. Samimi uygun olan konuşmaları herkes dinler sanıyorum.
Sevgili dostum, güzel kardeşim,
Zaman zaman okuduğum yeni çıkan kitapları soruyorlar. Ne yazık ki çoğu yazarımızda öyle durmadan insana yaşını maaşını soranlar gibi kendini tekrarlayıp duruyorlar. Buna biz de dahiliz. Okuduklarını unutan , söylediklerini unutan gibidir. Çünkü “gelişme ve değişme çağında” yaşadığımız 21. yüzyılda insanlar ne yazık ki, gelişime ve değişime çok önem vermez hale geldiler.Bunlara önem veren ve insanlara artı değer katanlarla alay etmeyi marifet zanneden modern cahiliyye insanları artmaya başladı.
Sevgili dostum, güzel kardeşim,
Kitap okumak kadar sana mektup yazmak da en mutlu ve hıuzurlu olduğum anlar. Sana zayarken zamanın naısl çabuk geçtiğini kalben hissediyor, zihnen de anlıyorum. “Derler ya hani az ama öz dostun olsun” Bu öz dostta sen oluyorsun. Dostluğun sözde değil özde suçlamıyor, yargılamıyor ve akıl vermeye çalışmıyorsun. Anlamak için dinliyorsun ve muhatap olmak istemediğimizde, yalnız kalmak istediğimizde de bizi anlıyorsun. Eserlerimizi de okuyor ve okutuyorsun bu mekuplar gibi.. İşte dost , dosdoğru dost bu mektubu yazdığım dosttur.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.