- 23 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Filistinli Halit Dede
Halit dedenin hikâyesi
Murat gençti 27 yaşındaydı altındaki eski opel arabası ile filistine doğru yola çıkmıştı arabası ile gazze şeridini geçtiği zaman ilkin patlayan bomba seslerini duymaya başladı elinde bir Samsung telefon vardı ve kendisine sosyal medyada yayınlamak için bir haber peşindeydi öyle değilmiydi gerçektende her insan bir haber değeri taşıyordu özellikle bu Filistin topraklarında nice dramlar trajediler yaşanıyordu Murat insanların hikayelerini çok sever o hikayeleri insanların ağzından dinlemek isterdi mesleklerden en çok gazeteciliği severdi arabasından indi şehri uzaktan seyretmeye başladı caddeler ıssız sokaklar boş insanlar kimsesiz ve sessizdi burası ortadoğuydu yani 3. Dünya savaşının tam kalbi ve merkezi 3.dünya savaşı ikinci dünya savaşından yıllar sonra başlamıştı başrolde hep ortadoğunun petrolleri ve Afrikanın elmasları ABD vietnama saldırdıktan sonra sinsi sinsi soğuk tilki gibi kurduğu plânlarla Sovyetlerin sırtını yere getirmek istiyordu sovyetler 3.dünya savaşına girerken hiç boş durmamış Azerbaycan Türkmenistan ve nice Türk ülkelerini egemenlik altına almış Afganistanı işgal etmiş Ruandada Türki cumhuriyetlerde ortadoğuda bosnada 3.dünya savaşı tüm hızı ile devam ederken müslümanlar sessizdi bu sessizlik döneminde insanlar bir kurtarıcı Selahaddin yada gökten inecek ebabil kuşlarını bekliyordu oysaki Kuraan Kalkın zalimle cihat edin diye emrederken insanlar katledilen kardeşlerini sessizce seyrediyorlardı
Muradın arabası filistinde bir çadırın önünde durdu bu çadır dedesi gibi sevdiği Halid Nedhanın eviydi ihtiyar dede sakallarına ak düşmüş akıl ve bilge sözlü bir ihtiyardı Murat arabadan inince dedenin elini öptü dede ise muradı alnından öptükten sonra birbirine sarıldılar dedenin yanında küçük torunu Rima vardı torunu 3 yaşındaydı dede bir hafta önce İsrailin attığı bomba sonucunda evini kaybetmiş kendisi ve torunu bu saldırıdan sağ çıkmayı başarmışlardı dede torununu çok severdi ona kalbim iki gözü diye seslenirdi dede Filistini terketmeyeceğim benim anam bu topraklarda yaşadı gerekirse bende toprağım için yaşar can veririm diyerek burada gazzede yaşananları torununa hissettirmeden murata anlatmaya çalışıyordu dede ne kadar olanları hafifletmek istesede bu kampta yaşayan insanların gözlerindeki yaş olanları tüm çaresizlikleri ile anlatıyordu kiminin annesi hapisanede İsrail zulmü ile can verirken kadın bedenleri el üstünde tutulması gereken eli öpülesi anneleri her gün tecavüze uğruyor tankların paletleri altında yok eden evlerinden canlı kurtulanlar Nuseyrat Mülteci kampına sığınmışlardı
Bu Mülteci kampında bir yanda İsrail ile Amerikanın zulmü ile savaşırken birde açlıkla savaşıp hayatta kalma savaşı veriyorlardı peki kendine ben çok şükür müslümanım diyen insanlar neden yardıma gelmiyorlardı tüm Müslüman ülkeler iman ettikleri Yüce Kuraanın emrettiği gibi yaşasalar ortada düşman mı kalırdı İsrail tüm müslümanların gözünün içine baka baka saldırılarına son sürat devam ediyordu o gün kampta herkes akşam sofrası için bir araya gelmiş ölmemek hayatta kalmak için karınlarını doyuruyorlardı dışarıda insanlar şükürsüz bir halde keyif içinde arabalar içinde saraylarında otururken yapılan zulmü sessizce seyrederken kamptakiler aç kalmamak hayatta kalmak istiyorlardı herkes ayağa kalkıp 5 10 kişinin birlikte tek bir oda içine sığındılar ve gece saat iki sularında bir bomba sesiyle uyandılar çadırlar yerle bir olmuş yerlerde kopuk bacaklar ve parmaklar vardı her tarafta yaralı insanlar Allahü Ekber diyerek insanlar bağırıyor ancak herkesin içinde o derece müthiş bir iman vardıki o imanın verdiği aşk ile sanki hiç kimse acı çekmiyordu işte bu imanın gücü idi
Allah büyüktür Allahu Ekber diyerek yeri göğü inletenlerden biriside Halid dede idi Murat sanki görüntüleri telefonu ile çekiyor bu görüntüleri tüm dünyanın gözünün içine sokmak istiyordu peki kör dünya bu görüntüleri seyredince ne tepki gösterecekti kimisi hakkında yakalanma kararı olan israilin katil başkanı ile el sıkışıp hayatına devam edecekti işte dünyanın hali bu idi Peygamberimiz Hz Muhammed SAV dünyayı kendinizi düzeltin derken İnsanlar gözlerine kulaklarına perde indirmişlerdi günü kurtarma telaşında idiler çok şükür acı bana uğramadı diyerek sevinçlerini belli ediyorlardı Halit dede yıkılan Molozların içinden çıktı torununu göremeyince sağa sola koşmaya başladı torunu Rima 3 yaşında o bu savaşların yiğit kızıydı ve çocuklar bu dünyanın en masum canlılarıydı küçük Rima 3 yaşında idi belki küçük kızın bu dünyaya dair hayalleri vardı okumak istemezmiydi mesela onunda torunlarının çocuklarının olması onunda hakkı değilmiydi Halit dede torununu elini aldı kulağına göğsüne dayadı küçük kız cansızdı Halit dedenin yüzünde bir gülümseme belir kızım diyordu sen şehitsin artık Tüm müslümanlar şehadete koşarken dünyada kirli ticaretler kirli ticaretler devam ediyordu şeytan insanların içine girmiş yaşıyor ve en pis kahkahasını biz insanlar için atıyordu
Murat ise tüm yaşanan acıları hiç kaçırmadan telefonun kamerasıyla kayda alıyordu çünkü her iş hakkı ile yapılırsa kutsal olurdu gazetecilerinde görevi siyasilerin makam ve mevki sahiplerinin yanında yer almak milletin acı ve hislerini insanlara ulaştırabilmekti murat dünyanın gözünün içine bakarak yapılan haksızlıkları söylemek istiyordu doğru söz söyleyenlerin yeri dokuz köyden kovulmak zindanlarda yaşamak olsada o hiç korkmadan dünyaya şöyle sesleniyordu kirli ellerinizi çocuklarınızın üzerinden çekin insanın insanı öldürmesi kader değil Allahın şaşırtmasıdır oysaki bu dünyada Yüce Allahın rengi en güzel boyadır ama siz kirli sahipleri Allahın size verdiklerini kirlettiniz şu masmavi gökyüzünü kirli siyasetlerle kana boyadınız Halit dede tam yere düşmek üzereyken Murat ona destek oldu ve koluna girerek bir sandalyeye oturttu Halit dedenin torunu rimanın şehadeti ile yüreği parçalansada o dünyayı çirkinleştirip kana boyayan insanlara şöyle diyordu torunum değil kızımdı kalbim iki gözümdü inşAllah şehadete kavuştu benden önce cennete gidecektir şunu unutma; veren de alan da Allah’tır, bize Allah verdi, o da dilediği gibi alır. Eğer emanetini almak istiyorsa alır, bu can onundur, biz de ona aitiz. Bu nedenle diyoruz ki; Biz Allah’tan geldik ve O’na döneceğiz. Her şey Allah’ındır, bizi alırsa razı oluruz ve ’Elhamdülillah’ deriz."
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.