- 110 Okunma
- 3 Yorum
- 5 Beğeni
Rana kızım
Küçükken bebeklerle oynamadın hiç… Zürafalar, dinozorlar, atlar, pille çalıştırdığında “tııııss” diye ses çıkarıp dans eden plastik yılanlar, büyüyüp de Ohrid’e seyahat ettiğinde iki metre uzunluğundaki alaca, kalın mı kalın bir yılanı boynuna atkı misali dolamalar (aklım başımdan çıkacak sanmıştım!), akülü oyuncak arabalar, kayak yaparken çatlayıp kırılmaktan mütevellit her kış yenilerini satın aldığımız kızaklar, buz patenleri ve Uzak Doğu sporunun dört yıllık tekvando serüveninde 2. Gıp derecesine terfi etmen ve onlarca fiziki/pratik sınavın ardından hakkınla kazandığın kırmızı kuşak, kenarına takılan üç adet siyah bant. Okulun sebebiyle başka bir şehire gitmeseydin kemerin siyahını da beline kuşanabilirdin.
On üç yaşındaydın, baban abini ve ardından seni Kolbotn’daki açık parkta direksiyon başına geçirdiğinde. Debriyaj ve gaza dair verdiği taktiklerle birkaç saat içinde kullanmaya başladığın gri M-Benz’i hatırlıyorsun değil mi? Ve yine küçücükken mutfak penceresinden “Babam geldi,” diye seslenip de benim bunu babana söylediğimde sana yönelttiği soruyu? “Kızım o kadar gri arabanın içinden bizimkini nasıl tanıyorsun?” dediğinde, “Çünkü bizim arabanın farları kızgın bakıyor,” deyişini ve kaşlarınla, “işte böyle bakıyor!” diye taklit edişini… İkimizi de gülme krizine sokmuştun!
Yaz aylarında püsküllü bisikletinle kuzeyin batmayan güneşi altında uyku vaktine kadar mahallede yaptığın bitmek bilmeyen gezintileri, topraktan çıkarıp gazoz şişelerinde yıkadığın irili ufaklı solucanları ve küçük beyaz evcil fareyi avuçlarında tutarken sırtına kondurduğun öpücükleri! Seni o halde pencereden gördüğüm ve avazım çıktığı kadar bağırdığım o günü nasıl unutabilirim ki? Aşağıya indiğimde çığlığımın üzerinden beş dakika geçmemişti ki fareyi Marthe’nin elinden tuttuğun gibi kapmış ve bir tazı çevikliğiyle koşarak benden uzaklaşmıştın. Bugün olsa o kadar yaygara koparmaz kar beyazı o minicik masum hayvana dokunur, tıpkı senin yaptığın gibi onu sakin sakin okşardım.
Sen bana bakma, kendine inanmaya devam et bebeğim. Her zaman olduğu gibi. Kendine ve kararlarına saygı duymaya en çok da kendine karşı dürüst olmaya devam et. Büyük bir yaygara koparırsam aldırma bana…
Öz motivasyonuna, içsel gücüne ve o eşsiz sezme yetine güvenmeye devam et. Sezginin rastgele veya gelişigüzel bir duygusal tepki olmadığını unutma. Sezgi, aracısız olarak içine akan bir duygudur; akıl, mantık ve deneyimle birleştiğinde, o artık “bilgi”dir ve seni kesinkes senin için en hayırlı olana götürür kızım.
Sağlığın, esenliğin, güzel tabiâtın ve çalışkanlığın bir ömür eşlik etsin sana.
Hayatı yaşa- gül gülebildiğin kadar!
Doğum günün kutlu olsun!
~Annen~
Aralık 14, Bjørvika
YORUMLAR
Rana'nın doğum günü kutlu olsun öncelikle...Yeni yaşının sağlık ve huzur dolu ve bir öncekinden çok daha güzel geçmesini temenni ediyorum. Sevdikleriyle beraber nice yaşları olsun.
Annelik hem çok güzel, hem de zor zanaat ve bir anne için en güzel şey de çocuklarının yüzünde açan tebessüm ve mutluluğudur.
Çocuklar yeni yaşlarıyla büyüyorlar ama bizim gözümüzde hãlã küçük çocuklar sanki...
Güzel ve samimi bir yazı...
Tebrikler, sevgiyle...