Gün geldi ağladığım günlere ağladım. hz. ebubekir
TİLHABEŞLİ FİLOZOF
TİLHABEŞLİ FİLOZOF

Kerbala’nın Ateşi Zulmün Sonu ve Adaletin Şafağı

Yorum

Kerbala’nın Ateşi Zulmün Sonu ve Adaletin Şafağı

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

301

Okunma

Kerbala’nın Ateşi Zulmün Sonu ve Adaletin Şafağı

Kerbala’nın Ateşi Zulmün Sonu ve Adaletin Şafağı

Kerbala Çölü... Sıcak kumların üzerinde bir avuç insan, tarihin en soylu direnişini yazmaya hazırlanıyordu. Karşılarında yüz bin kişilik bir ordu, zulmün simgesi Yezid’in emirlerini yerine getirmek için bekliyordu. Ancak bu sahne, yalnızca fiziksel bir savaş değil, hakkın ve batılın çarpışmasıydı.

Hz. Hüseyin’in cesareti, imanının derinliği ve vakarının asaleti, düşman ordusundaki en katı kalpleri bile sarsıyordu. Yezid’in gönderdiği askerler, dünyalık menfaatler uğruna bu kutlu şahsiyeti susturmayı planlıyordu. Ancak bir insan vardı ki, kendi vicdanının zincirlerini kırarak bu zulmün parçası olmayı reddetti: Hürr bin Yezid er-Riyahi.

Hürr, Yezid’in ordusunun komutanlarından biriydi. Kerbala’ya gelirken ordusunun başında büyük bir güçle yürümüş, Hz. Hüseyin’in yolunu kesmişti. Ancak Hüseyin’in sözleri, onun ruhunun derinliklerinde fırtınalar kopardı. Hüseyin, karşısındaki komutana dönüp, yumuşak ama kararlı bir sesle şöyle dedi:

"Ey Hürr! Sana iki yol sunulmuştur: Hakkın yolu ya da batılın yolu. Benimle savaşmak seni asla kurtuluşa erdirmez, yalnızca kalbine karanlık bir gölge düşürür. Ama Allah’ın yolunu seçersen, işte o zaman gerçek hürriyeti bulursun.”

Hürr’ün elleri titredi. Bu cümle, onun kalbine bir ok gibi saplanmıştı. Bir yanda Yezid’in vaat ettiği dünyalık nimetler, diğer yanda Hüseyin’in temsil ettiği hakikat... Gözleri doldu, dizlerinin üzerine çökerek, “Ey Peygamber’in torunu! Ben nefsime yenik düştüm ama şimdi sana teslim olmak istiyorum,” dedi. Hüseyin, onun bu içten dönüşünü rahmetle karşıladı. Hürr, o andan itibaren Hüseyin’in safında yer aldı ve Karbala’da onunla birlikte şehit oldu. Hürr’ün bu dönüşü, imanla hürriyet arasındaki güçlü bağı bir kez daha gösterdi.

Karbala’da Hz. Hüseyin ve beraberindeki 72 kişi, zulme karşı baş eğmeden şehit oldular. Ancak onların kanı, kumlarda kaybolmadı. Kerbala’nın rüzgarı, bu kanı dünyanın dört bir yanına taşıdı. Bu kan, her çağda zalimlerin tahtını sallayan birer ateş damlası oldu. İşte bu yüzden, Kerbala yalnızca bir olay değil; tüm insanlık için adalet, direniş ve hakkaniyetin sembolüdür.

Bugün dünyanın farklı köşelerinde yaşanan zulümler, Kerbala’nın yankısını tekrar hatırlatır. Filistin’de bombaların altında ağlayan bir çocuk, Suriye’de ailesini kaybeden bir anne, Yemen’de açlıktan kıvranan masum bir bebek… Hepsi, Kerbala’nın rüzgarıyla seslenir: “Zulümle abad olanın sonu yoktur.”

Tarih boyunca zalimler, hakikati susturacaklarını düşündüler. Ancak Firavun’un tuğyanı nasıl ki Musa’nın asası karşısında mağlup olduysa, Nemrut’un ateşi nasıl ki İbrahim için serin kılındıysa, bugün de zalimlerin sonu yakındır. Siyonist İsrail ve onun hamisi Büyük Şeytan ABD, mazlumların gözyaşlarını dikkate almazken kendi sonlarını hazırladıklarının farkında değiller. Bombalar, duvarlar ve silahlarla susturulmaya çalışılan halklar, gün gelecek bu zulmün hesabını soracaktır.

Adaletin zaferi kaçınılmazdır. Tıpkı Kur’an’ın müjdesinde olduğu gibi:
"Biz ise, yeryüzünde ezilenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve onları mirasçılar kılmak istiyorduk." Kasas Suresi/ 5. Ayet
Karbala’nın ruhu, sadece geçmişte kalan bir anı değil, bugün ve yarın için bir uyarıdır. Zulüm devam etse de, mazlumların duaları gökyüzünü titretir. Şuara Suresi’nin 227. ayeti bu direnişin ahlaki temelini bir kez daha hatırlatır:
"Ancak iman edip salih amel işleyenler, Allah’ı çokça ananlar ve haksızlığa uğradıktan sonra kendilerini savunanlar başka. Zalimler ise nasıl bir inkılapla devrileceklerini yakında göreceklerdir."
Bu ayet, Kerbala’nın hikayesini bugüne taşır. Hz. Hüseyin’in kanıyla yazdığı hakikat, zalimlerin tahtını sarsmaya devam ediyor. Ve o gün yakındır; mazlumların sesi, zalimlerin sessizliğini boğacaktır.

Ey zalimlere korku salan rüzgar, Kerbala’nın şahitleri olarak seninle haykırıyoruz: Zulümle abat olunmaz! Kerbala, her birimize adaletin safında durmayı öğreten bir okuldur. Hüseyin’in vakarını, cesaretini ve imanını rehber alarak, bugünün dünyasında hakkın yanında yer almak boynumuzun borcudur.

Bu öykü, yalnızca bir geçmiş hatırası değil, geleceğin de aynasıdır. Zulmün kökünün kuruyacağı o günleri umutla beklerken, Kerbala’nın direniş ruhunu taşımaya devam edeceğiz. Çünkü biz biliyoruz:
"Hakkın yanında olanlar, asla kaybetmezler."
Erol Kekeç/13.12.2024/Sancaktepe/İST

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kerbala’nın ateşi zulmün sonu ve adaletin şafağı Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kerbala’nın ateşi zulmün sonu ve adaletin şafağı yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kerbala’nın Ateşi Zulmün Sonu ve Adaletin Şafağı yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL