- 67 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Abuzer emmi
Ahh keko ah. Ah ki ne ah.
Merez, merez. Merez ki ne merez. Öyle az değil haa
Ben deyim üç çuval sen de beş çuval.
Nerden girsem, nasıl başlasam bilmiyom ki.
Esker’e gittım. Dediler adını yazacaksan. Komandan benim adımı çarşaf gibi bir kağıda yazdi, önüme koydi.
Dedi ki sebaha kedar adını yazmayı öğreneceğsın.
Bena sıfteh bir tokat vurdi gitti. Zebelleh (izbandit,) gibi adam. Velllehi gözüm korkmıştır.
Örenmemışım. Sebah geldi.
Bir herf bir tokat, bir herf bir tokat. Adımı yazmayı öğrenene kedar devam etmıştır. Bir saat içinde katıp olmışım. Neyse’m. Askerlik bitti eve gelmışım.
Yazı örenmışııım, imzamı bilem örenmışım.
Karı, çolık çocık, tam otız yıl çalışmışım. He vallah.
Kolay değil keko. Akşeme kadar sırtımda tehta gidip gelmışım. Aynen birecikli çerçilerin eşekleri gibi dolı gitmışım, dolı gelmışım. Yük sırtımda hiç inmemıştır.
Sonra dediler emekli olmışsın. Gel kefım gel. Devlet bana her ay para verecek. Neyse’m. Bankaya gıdom, imzemı atiyom, paramı aliyom. Eve geldiğimde karıya hediye bilem alıyom. Karıda bi İzzet bi ikram, sorma kardaş. Elime su dökiyor, dısmal (mendil) tutiyor, ceketimi bile’m tutiyor. Yaşıyom.
Ama keyfim rahmı maderdeki dokız ay bir çocuk kadar kısa sürmıştır.
Maaşıma göz dikmışler. Kimler mı,?
Başbakan, bakanlar, mebus’lar, fabrikaturlar, toptancılar,
Ev sahipleri. En imansızı da, ha bu ev sahipleri haaa.
Bakallar, çakkallaaar. Çakallar kusura bakmasın onlara hakarettir ama teşbihen söyledim.
Maaşımı elbirliğiyle elimden almışlar. Beş sene önce aldığım bir kilo et parasıyla bu gün bir 🍉 karpuz dilimi bilem alamıyom. Bir böbreğimi satam diyom ama dokturlar yenidoğan çocuklardan bize sıra vermiyor ki.
Kolay iş. Çocıklarımızı öldıriler, gidip devletın kasasında tomar tomar para aliler.
(Dokturlarımızı tenzih ederim, özür dilerim. Gayem yenidoğan çetesini kamu vicdanında en ağır şekilde mahkûm etmek )
Devran Mart gibidir babu. Bır ısıtır beş dondırır
Neyse’m
Bankaya gittım para almağa, bana avuç içi kadar bir plastik kart verdıler. Ben bankacıya baktim, bankacı bana bakti. Baktı ki gitmiyom, dedi amca git paranı al. Beni dışari çıkadirdi. Neyse’m. Bir gence sordım, bana dedi kartını bu delikten sokacaksın sana para verecek. Bırakti gitti. Becermemışım.
Ne bilem babu. Tırnek kedar bir şeye bir kütüphane koymişler. Ben zevalli ayzer emmi, başine taşlar yağa emi. Yaaa babu. Bu hal beyle sürüp gidiy.
Neyse’m
Eskerlikteki dayak gibi karrtı yerine koymayı öğrenmışım. Örenmışım de bu sefer yazıyı görmiyim
Bizim zamanımızda yazı büyikti. ,O, herfi teyşt( büyük leğen) kedardi. ,T, herfi isanın çarmıhı kadardı. Sen de görirdiiin, ben de görirdim.
Yaziyi küçültmışler babu küçıltmışler. Olmadi. Makinenın kenarında beklum. Biri paramı alıp bana veriyo
Eeee ömır bizi beklemez ya, çocıklar büyımıştır. Evlenecekler. Evlensınler de, nasıl
Neyse’m
Oğlan sekarya da dıl’ını (kalbini) bir kıza kaptırmıştır. Haydi gel bana iste demıştır. Israri bağırsaklarımı çıkarıp buynuma dulamıştır.
Ben gariban ayzer(Abuzer) emmi. Yol bilmem iz bilmem. Gitmekten başka da çare de kalmamıştır.
Zilletepe ayakkabılarımı tertemiz yıkamışım, gömlegimi sandık ta çıkarmışım daha yepyeni dir, dirsekleri delinmiş, olsın, onlar cegetin içinde kalır. Biraz da yakası çürımıştır ona da cep mendilimi koyarım görünmez. Çok akıllıyım çoook. Komşıdan şalvarını ödünç almışım, o da yenidir. On sene önce dügününde almıştır. Giyip yola çıkmışım. Ver elini sekarya
Otobuze binmışım yola çıkmışım. Neyse’m. Yolda defi hacet edeceğım. Tuvalete baktım tuvaletin içinde tuvalet yoktır. Şaşırmışım. Sordım. Dedıler bu taşın üstüne otıra caksın. Dedim; ya. Bunlar kıçını yıkamiyormi, adam dedi emmi kıçı taş yıkıyor taş. Valla, dedim taşın yikadiği kıçtan abdest olmaz. Temam, yaşlisi var hestesi var, ama herkes özırlı degil ya. Becermemışım. Ne yapim içimde tutmışım
Neyse’m
Sekarya ya varıp kız evıne gitmışım. ELLAH razi olsın çok iyilerdi. Ama altın çok pahalidır. Kendimi anlattım, halimi anlattım ellem ettim kullem ettim, dönirimi inandırdım.
Çok altın istemesınler diye bir yağ dökmışım, bir yağ dökmışım ki sorma keko. Sabanci nın fabrikaları bilem öyle kaliteli yağ üretemez.
Dönürüm çok mütevazi haa, adam gibi adam.
İşi tatlıya bağlamışım, tatlının masrafını da dönürüme yüklemişim. Ehh; zaman bana, ELLAH ın krosu ayzer emiye de kurnazlığı öğretmiştir.
Ben gariban ayzer emmi kurnazlığı öğrendiysem,, var zamanın halını sen düşün. Düşünürken de keçileri bir arada tut, sürüyü bütün bütün dağıtma haa.
Neyse’m. Dügünümüz var
Hepinizi dügüne bekliyom inşallah
NOT : Bu yazıyı Abuzer emmi’nin yerel şivesiyle yazdım kusura bakılmasın.
Emeklilerimiz cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemini yaşıyor. En düşük maaş oniki bin beşyüz lira. Emeklilerin yüzde elli si bu kategori de. Bir ekmek Anadolu’da ortalama on lira, dört nüfuslu bir ailenin sadece ekmek parasını hesaplayın. Mutfak la iş bitmiyor. Bu emeklilerin düğünü var, taziyesi var. Misafiri var, hastası okuyanı var Zorunlu yolculukları var.
Var oğlu var.
Hadi onlar gebersin diyelim. Bununla iş bitiyormu?. Bitmiyor.
Eğer, ülkemizde bir kısım dokturlar çalışanlarıyla beraber örgütlenip yüzlerce çocuğu öldürerek devletten para çalıyorsa, devletin son çivisi de çıkmış demektir. İdam cezası gelsin diyeceğim ama bunlar kendi yerine idam sehpasına gönderecek çok gariban bulur. Onlara yine bir şey olmaz. Ölmüş vicdanlarda narinleri anlatmaya gerek yok. Nerden tutarsak elimizde kalıyor.
Yazı’m daki görünmeyen başlıklara, uzun olmasın diye not düşmedim. Vesselam
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.