- 234 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Şeytanın Vaadi ve Ortadoğu Denklemine Yansıyan Dram!
Gece, adamın zihni yorgun, hayalleri ise büyük. Rüyasında kendini, karanlık bir tarlada bulur. Tarlanın ortasında, sivri dişli ve farklı bir sırıtışla şeytan beklemektedir. Şeytan, adamı kendine çeker.
“Zengin olmak ister misin?” diye sorar şeytan, tatlı bir yılan gibi fısıldayarak.
Adem, nefsine yenik düşer, düşünmeden atılır: “Tabii ki isterim!”
Şeytan gülümsedi, adeta bu davranışı bekliyormuş gibi. "O zaman yapılması gereken çok basit. Bu tarlanın ortasında bir küp altın var. Sabah uyandığında buraya gel, burayı kazıp çıkar. Zenginliğin kapısı sana açılacak.”
Adamın bir şüphesi var. "Ama bu tarla sürülmüş. Sabah geldiğimde nerede bulacağım?"
Şeytan sinsice kıkırdar. Şana işaret bırakacağım. Altını gömeceğim yerin üzerine büyük abdestini yap.
Adem, rüyada her şeyi harfi harfine yapar. Ve sabah uyandığında... Yatak üstü başı, onun pisliği içindedir. Şeytan, ona sadece boş bir vaatte bulunmakla kalmamış, onu rezil rüsvay etmiştir.
Adam, çaresizlikten saçlarını yolar başını ellerinin arasına alır. “Şeytan, yine yaptın yapacağını der! Beni b...ka batırdın!” kendi kendine. Rüyanın getirdiği ders ise ağır olur: Şeytanın vaadine kanan, elinde hiçbir şey olmayarak uyanır; rezillik içinde.
Ortadoğu-Boş Vaatlerin Tarlası
Bu hikayeyi Ortadoğu’ya uyarlayacak olursak, şeytanın yeri emperyal güçler, adamın yerini ise bu güçlerin vaatlerine inanan liderler ve halklar alır. Özellikle ABD ve İsrail bölgede sürekli olarak “özgürlük, demokrasi, refah” vaadiyle yaklaşmış, ancak onun vaadi bölgede daha büyük bir kaosa, yıkıma ve acıya sebep olmuştur.
Suriye’den başlayıp Irak’a, Libya’dan Yemen’e kadar her bir ülke, şeytanın vaat ettiği küplerde alttın bulma hayaliyle hareket etmişti, ama sonunda ellerinde sadece kan hayal olarak kaldı. Neden mi? Çünkü şeytanın varlığının temin edeceği her söz, sadece bir tuzaktır.
ABD ve İsrail’in Rüyaları- Gerçek mi, Kâbus mu?
Ortadoğu’ya “demokrasi” getirme vaadiyle başlayan Amerikan müdahaleleri, aslında genişleme parçalama ve güçsüzleştirme planlarının bir parçasıydı. Saddam Hüseyin döneminde Irak’a “kitle imha silahları” yalanıyla saldıran ABD, kısa sürede bu iddiaların hiçbir gerçekliğinin olmadığını itiraf etti. Ancak geride kalan parçalanmış bir Irak, yüzbinlerce ölü, kalıcı mültecilik ve istikrarsızlık kaldı. Bu rüya, Irak halkının tam anlamıyla bir kâbusu oldu.
Suriye’de ise işler daha karmaşık bir hal aldı. 2011 yılında başlayan iç savaş, halkın demokrasi talebiyle yola çıkarak, küresel güçlerin vekalet savaşlarına dönüşen bir sürecin hikayesidir. ABD, özgürlük ve demokrasi vaatleriyle Suriye muhaliflerin desteklerken, aslında bu desteğin ardındaki doğal kaynaklar cebe indirme kekleme hesapları mevcuttu. İsrail ise bu süreçte Suriye’nin zayıflamasını, İran’ın gelişmemesini ve kendinin bölgedeki hegemonyasının pekişmesini hedefliyordu.
Şeytanın altın vaadi,her defasında Ortadoğu halklarına pahalıya mal olduğu görüldü. Bölge halkları, buraları kazmaya çalışıyor,ama sadece b...ka battıklarını fark ettiler.
İsrail, kurulduğu günden beri bölgede sürekli bir gerilim stratejisini tetikliyor. Filistin halkına yönelik sistematik zulüm, işgal ve insanlık dışı uygulamaları, bu politikanın en belirginidir. Ancak İsrail, kendisini bir “barış gücü” olarak lanse etmeye çalışıyor. Bu da şeytanın başka bir oyunu değil midir? İsrail, Filistin topraklarını işgal ederken, uluslararası topluma “barış süreci” vaadinde bulunuyor. Ancak bu barış, Filistin halkı için hiçbir zaman gerçek olmadı. Onun yeni barış anlaşması, Filistinliler için daha fazla toprak kaybı ve daha fazla acı demek oldu.
Peki, bu hikayenin sonu ne olacak? Ortadoğu halkları, şeytanın vaatlerine kanmaya devam mı edecek, yoksa bu karanlık döngüyü kıracak mı? İşte bu sorunun çözümü, bölge yönetimlerinin ve halklarının elindedir. Emperyal güçlerin oyunlarını bilip, bu oyunlara karşı bir araya gelmek ve kendi kaderlerini tayin etmek için mücadele etmek zorundalar.
Bağımsızlık ve Birlik: Ortadoğu halkları, kayıplarını korumak ve emperyal güçlere karşı birleşmek zorundadır. Bölgesel işbirliği ve dayanışma, bu mücadelenin temel taşıdır.
Eğitim ve Bilinç: Şeytanın oyunlarını anlamanın en önemli yolu, halkın bilinçlenmesi ve eğitim seviyesinin yükselmesidir. Halklar, kimin dostu kimin düşmanı olduğunu ayırt edebilmelidir.
Ekonomik Bağımsızlık: Bölgenin zengin doğal kaynakları, bölge halklarının refahı için kullanılmalı, dış müdahalelere kapı aralayacak ekonomik ilişkilerden kurtulmalıdır.
Ortadoğu halkları için şeytanın vaadine kanmak, tarihin her döneminde acı sonuçlar doğurdu. ABD ve İsrail’in boş vaatleriyle başlayan süreç, daha büyük bir yıkımla sona erdi. Ancak bu rüya, halkların bilinçlenmesiyle sona erebilir. Şeytanın oyununa gelen adamın sabah uyandığında gerçeği fark etmesi gibi, bölge halkları da bu oyunları görmeli ve kendi kaderlerini ellerine almalıdır.
Unutulmamalıdır ki, şeytanın vaadi boştur ve onunla işbirliği yapmak, sadece daha büyük bir karanlığa yol açar. Ancak bu aydınlatma, halkların iradesiyle mümkündür. Rüya görmek güzeldir, ama rüyadan uyanıp gerçeğin değişmesi, daha güzeldir.
Bahadır Hataylı/2024-Aralık
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.