- 198 Okunma
- 0 Yorum
- 3 Beğeni
BAKMAYI DEĞİL GÖRMEYİ BİLENE...
Başat bir iklim ve devasa bir metafor
Ilgaz’ın türküsü ve Türk olmanın gururu ve ülküsü
Zindan gecelerde saklı kayrasında mevsimin
Zapt altına alınmış düşünce iklimi
Meali ölüm iken içilesi iksirin tek zerresi ile
Muhalif olduğum düzenin ta kendisi
Ta kendisi gelip de başıma dayadıkları namlu
Ucunda şiir
Şiirin ucunda ışık
Tünelin devasa karanlığından tecrit edilmek adına
Üstüne ant içtiğim kutsal kitabın duası.
Ben bir mevsimim, bayım ama bir günde kaç iklim saklı içimde sadece bilendir Tanrı.
İçtiğim şerbetin hikmeti ve bak işte: ayaklarım kesildi yerden ve kesik kesik aldığım nefesin hikmeti sınarken dirayetimi, tozlu yolların öyküsü bir şiirler andığım sabahın seması.
Ukdeler saklı içimde dilim dilim misal, bayım…
Dilemması ömrün keşke geldiğim gün dönmemesine gitseydim.
Azığım.
Azabım.
Azınlıkta ruhum bir tebessüme muhtacım.
Hercai sözcükler saklı sefer tasımda ve ülküm ve ülkem ve insanım…
Sevmek için geldiğim dünyadan ansızın tecrit edildiğim her şafak vakti büyüyen iç sesim gece oldu mu solan yüreğim döktüğüm yapraklara ve köküme kefilim.
Bir rüzgârsa esen içime içerlediğim.
Bir ritim ise yaşlarıma eşlik eden yeşerdiğim.
Nemi yüreğin ve namım da almış yürümüşken, beyzade nazarında evrenin layığı ile sevmenin kitabını yazmışlığım alınmasın da hafife.
Vicdanım hafiftir de ve hür.
Bil mukabil, diyemediğim düzenin kırışık teni ve işte kalemimle ütülediğim ve işte sevgim iken ruhumda saklı tek kat izi.
Katmer katmer açan çiçekler soldu solalı gidişata dur diyemediğim kadar verilen fetvalarda kendimi bulduğum kadar da uzağındayım hayatın ve bir o kadar iç içe.
Nice tezat duygu iken birbirine paralel zıtlıklarla hemhal bir derviş misali zikrimi sunduğum fikrime yolcu ettiğim gençliğimden arda kalan nice duygu asla bürünmez iken sabit bir kimliğe.
Yol bilirim yordam da lakin yoldan çıkmış gayelerinde beynamaz fısıltıların bilirim de ayyuka çıktığını ve sessizliğimdir verdiğim cevap kimse boy ölçüşemediğim değil bizatihi aldırış etmediğim ahali.
Hüzün cephemde doğdu gün.
Gün soldu ansızın bir saniyede sönen yangına benzin dökmekti benimki ve işte yaza yaza kemale erdiğim ve yaza yaza yazgımı ilk günden kabullendiğim kuvvetle ihtimaldir de hani şiirlerimdir güncem mademki yazgım başım üstüne yazamadığım ve mademki şiirlerim duyguların tevekkülü günlere denk düşen her biri belki de çoğu insana göre kelebek ömürlü.
Kanadım da kırıktır hani yine de uçarım güç bela.
Naif serzenişimde bazen tevazu bazen teyakkuz.
Devirdiğim şiir dolu kadehler ve devindiğim iklim kimine göre yazın ta kendisi kendimce öykündüğümse hüzün dolu hazan.
Titreyen sesim ve tinim ve titrim.
Tavşankanı çayın içerlediği bir kaşık şeker.
İçtimada kaşık ve içtimada masadaki atıştırmalıklar elbet her biri şiirin izinde her biri yüreğim gizinde saklı kâh ıslık kâh fısıltı kâh yaygara alt edemediğim cihanın üstü örtülü muhatabı iken insan olmanın sayacında kırık bir ibare.
Sevgiyle ötüşen kalbim.
Saygıyla bütünleşen yürek iklimim.
Taziyelerimi sunduğum mazim ve dünde bıraktığım çocukluğum ve çocuk kalbim.
Artık kimse sunmasın bana kinini.
Artık sussun iblis ve müridi.
Artık kindar iklimler sonlansın ve bahar gelsin insanca yaşamanın da kitabını yazsın yürekler insanca yaşatmaya da ramak kala solmasın artık çiçekler hem de açmadan ve koparılmasın kökünden…
Zandır zamlı tarifesi hayatın ve gıybet faizidir bilfiil ödediğimiz.
İnsan olmanın ilmidir sevgi ve Yaratandan dolayı yaratılanı sevmek olmadı mı ilkem ilk günden beri?
Sofu yüreğim.
Sofasında maneviyatın gönül soframa buyur ettiğim.
Bir dilim ekmeği paylaşmak varken dillenir şeytan.
Bir lokma iken rahmet ve de hikmet binlerce dilime kıyılır insan ve dilediği kadar sevmesidir onda bulunan ilk kusur ve kurcalandıkça kurcalanır aslında yalandır ve gıybet kurgulanmış duyguların tezahürü sevmekle başlamışken hayata severek ulaşmışken İlahi Dergâha ve işte seyyah sözcüklerden yanadır derdi şairin ve şair olmaktan da önce insan olmaktır ilk görevi.
Asam kayıp.
Asi rüzgâr peşimde.
Azadesi ömrün ve işte azığım kadar da azımsandığım günbegün.
Bir ruh ki kayıp bir beden ki dertli bir derya iken sevgi ve işte İlahi Mertebe en çok da O, ol dediğinde başlar yolculuk ve daim kılar Rabbi hayallerini inanan kulunun ve umudu kürer ve kardıkça yarınları aslında sonlanmıştır macerası yeter ki baktığında ışık olsun sevgi kör gözlere ve o kör nokta ki atıl yüreklerin nispetinde kâh solan çiçek kâh susan şarkı kâh şiir yeter ki dikmeyi bilsin insan saklı tuttuğu söküklerini konduğu rahlede de başı göğe ersin sözüm ona yandıkça yazdığı ve de yazdığı kadar da kardır hani sözcüklerden sökün eden hisler bakmayı değil görmeyi bilene…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.