Şeytan’ım müslüman oldu
Bismillahirrahmanirrahim.
Cumamız mübarek olsun canım hocam.
Namazımı kıldım sağ devri yapıyordum,
ardından bu video karşıma çıktı onu dinliyordum, tekrar tekrar
VELÎ’Yİ İNCİTMEKTEN SAKIN – RUMİ [KS]
***
Sol yanım benimle konuşmaya başladı;
ben de yazmaya başladım.
Tekrar dönüp okumadım.
Hemen gönderiyorum.
*<Senden sıkıldım.
En yakın zamanda çıkıp gideceğim senden.
Bir başka bedende yer alacağım,
bir başkasının hayatına sızarım da onunla oynar dururum.>
-Peki neyimden sıkıldın ?
*<Bir türlü vazgeçmediğin, inandığın için.>
-Peki seni en çok rahatsız eden şey neydi ?
*<Beni en çok rahatsız eden şey değil, rahatımı bozan şeyler:
Abdesti hiç sevmem,
namazı hiç,
artık seni sevmiyorum.
Bana yalan gelen şeyleri severim,
kendimi yalanlarla avutmayı, kandırılmayı, sebepsiz yere yalan uydurmayı severim.
Bunların yaşanmadığı yerde durmam.
Beni yaşatan özellikler; insanların kendini kandırması,
yaşanmayan hayatların hesabının alınması, yakarmalar…
Biz bunları sever besleniriz.
En çok ta başkalarının kusurlarını görmeyi severiz.
Bizi biz yapan, bizi rahat ettiren şeyler bunlardan sadece bir kaçı.
Hani şimdi bu videoyu dinledin ya, rahatsızlığım arttı.
Bilinmemiş diyarlara gitmek istiyorum.
Bilinmemiş olmak daha keyifli.
Bilinmek rahatsızlık verici.
Sen bildin, bilindikleri tercih ettin.
Bizi yaratan da Allah,
ama sizin içinizde yaşarken sizi biz yapmak istedik.
Yapmak istediklerimize karşı gelinirse o zaman yangınlar içindeyiz.
Rahman Allah’a asiyiz.
Bizleri kabullenmek her kişinin harcı değil,
bunları daha fazla yaşamak istemiyoruz.
Sen Rahmanı bildin, secde ettin,
bizim işimiz asi olanların kalbinde yer almaktır.
Sende ki nur rahatsız edici.
Nursuz, abdestsiz kişileri severiz.
Senin yanında yapamıyoruz.
-Peki bu yaşattıklarınızın hesabı sorulmayacak mı sandınız ?
Verdiğiniz hasarın, tahribatın, bütün bunların hesabını vermeden rahat mı yaşayacaksınız ?
Kıyameti bildiren Allah, siz kafirlerin soyunu yakıp yıkacağını cehenneme atacağını bildiriyor, bilmiyor musunuz ?
*<Sana söyledim, senin nurlu ışığın yakıp yıkıyor zaten.
Bunlar nasıl azap verici belemezsin,
nurunu her gördüğümüzde feryat ediyoruz.
Senden her fırsatta bir şeyler bekledik ama umudumuz tükendi bitti.
Bu bir cehennemdir.
Yaptıklarına şahidiz.
En çokta aşkla bağlı olduğun hocan için direndin,
sen bu dünyada en çok onu sevdin.
Kafir diye betimlediğiniz bizlere ters gelen herşeyi başardınız.
Yerle yeksan etiniz.
Hele o efaliniz var ya,
her okunuşta bizi yaralıyor.
Figan ediyoruz.
Bismillahirrahmanirrahim;
bizi en çok yakanda budur, besmeledir.
En çok yakıcı olan budur, anlıyor musun.
Besmele ile bir olmuşsunuz.
Bizleri yakan, yıkan, bertaraf eden bir sebep daha.
Yanan taraf olmak acı verici.
Bunları herkese duyuracağını da biliyoruz.
Bunun sana acı gözyaşı vereceğini bilsen de.
Tabii bir kurtulan kişi, dünyayı kurtarabilir,
bir başkasını kurtaran kurtulmuştur.
Daha önemli ne var şu yalan dünyada.
Keyften değil ya !
Biz gideriz artık,
yapacaklarını yap,
hata işletmeye devam edeceğiz.
İlla bizleri dinleyenlerle beraber olacağız.
Son birşey daha itiraf etmek istiyorum,
senelerdir sağ devri yapıyorsun ya,
işte en çok da ondan etkilendik.
Her sağ devri yaptığında yandık yıkıldık.
Yine yerle yeksan olduk, ya kurtulanlar onları hiç saymıyorum.
Hem sağ devri okunurken çekilenler hem de koruduklarınız ayrı azap verdi.
Seninle mücadele etmek istemiyoruz.
-Bizler dualarımızı okumaya devam edeceğiz. Hesabımız hep sürecek,
dünya güllük gülistanlık oluncaya kadar okumaya devam edeceğiz.
Her biriniz yanmaya mahkumsunuz.
Allah’ın vaadi sözü var,
‘’Kafirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır’’.
Hu Allah haktır islam.
Hadi şimdi ait olduğunuz yere gidiniz.
La galibe illa Allah.
La galibe illa Allah.
La galibe illa Allah.
***
*Canım Hocam selam es selame, size yazdıktan sonra, ‘’ait olduğunuz yere gidin’’ dedikten sonra sol yanım titremeye başladı ve hararetlenme arttı. Tekrar dualarımı okudum, abdestimi tazeledim, ikindi namazıma başladığımda, pişmanlık yaşadığını söylüyordu.
Cehennem ateşinden yandığını bildiriyordu.
Şimdi de kelime-i şahadet okuduğunu duyuyorum.
Kendimden Ayrı bir şey olmadığını fark ettim
Duygu.
Sinmiş şekilde olduğunu hissediyorum.
Yani şuan yanıyor.
-Selam es selame AzizeM ❤️
Az önce namazda aklıma geleni yazıyorum.
Baştan sona dediklerine inan,
Ancak ben seni terk ediyorum demesine inanma.
Şeytan kimseyi terk etmez.
Ancak şehadet getirebilir.
Kur’an’ı Kerim’de ve hadisi şeriflerde böyle bilgi verilmiştir.
Müslüman olabilir, ancak kişiyi terk etmez, o bizim bir yanımızdır.
*
*Evet terk etmeyeceğini anladım.
Şahadet getirdi.
Bence gerçekleri fark etmem için yazılanlara şahit oldum, sindiğini hissediyorum.
*
-Şehadet getirir. Ancak sen yine de uyanık olmak zorundasın.
Ne zaman dinden çıkar, çıkar mı bilemezsiniz.
*
-Bu bir duygu,
o yüzden dualarımıza devam edeceğiz diye yazdırıldı,
hepsinin farkına vardırıldım.
Tetikte beklermiş gibi yani değil mi.
*
-Evet. Her zaman sorgulamaya devam etmekte mükellefiz.
*
Bunu kendimde yaşamak büyük bir deneyim oldu.
Buna güvenilmeyeceğini bilmek;
Uyanık olmak şart, dediğiniz gibi.
*
Gece ve gün gibi,
para ve tura gibi,
haram ve helal gibi…
Sorgulama bitmez son nefese kadar.
*
*Doğru söylüyorsunuz. Elhamdülillah deneyimlemek gerekiyormuş. Bilmeden, yaşamadan anlamak zor oluyormuş canım hocam. Bu kadar bire bir şahit olmamıştım.
*
Hayat düalite iledir.
Zıt(ezdat) esmâların çatışmasından ibarettir.
*
*Durmak yok yola devam inşaAllah gülüm hocam
Rabbim yar ve yardımcımız olsun.
*
-Amin. Amin. Amin. ❤️ Allah yar ve yardımcımız olsun ❤️ selam es selame ❤️
*
*Yeniden dualarımı okurken siz yanıma teşrif ettiniz, bir bardak su verdiniz içtim.
*
-Bu keşif bir makaleye dönüşebilir, faydalananlar olabilir ❤️
*
-Hizmet erleriyiz canım hocam. Rabbim inananların yardımcısı olsun.
Keyf için değil bu yaşadıklarımız çok özel, elhamdülillah.
*
-İlhamlar, doğan fikirler, zuhur eden keşifler ve sadık rüyalar bilgi kaynaklarıdır.
“Allâh” vardı ve O’nunla beraber bir şey yoktu!.. Bu an, “O an”!.. (Hadis ve Hz. Âli)
Nefsine ârif olan, Rabbine ârif olur… (Hadis)
İnsanlar uykudadır… Ölünce, uyanırlar!.. (Hadis)
Ölmeden önce, ölünüz!.. (Hadis)
“HÛ” dur; Evvel, Âhir, Zâhir, Bâtın!.. (57.Hadiyd: 3)
Attığında, sen atmadın, atan “ALLÂH” tı!.. (8.Enfâl: 17)
Biz, semâları ve arzı ve ikisi arasındakileri Hak olarak yarattık! (15.Hicr: 85)
Nefislerinizde (Benliğinizin hakikati)! Hâlâ (fark etmiyor) görmüyor musunuz? (51.Zâriyat: 21)
Ne yana dönersen Vechullâh karşındadır (Allâh Esmâ’sının açığa çıkışıyla karşı karşıyasın)! (2.Bakara:115)
Allâh (insanın hakikati olan Esmâ mertebesi) dilediği kimseyi kendi nûruna (kendi hakikati ilmine) erdirir! (24.Nûr: 35)
Nerede olursanız O sizinle (hakikatinizin Esmâ ül Hüsnâ’sıyla varolması sonucu) beraberdir! (57.Hadiyd: 4)
“Allâh” de, sonra bırak onları daldıklarında oynayıp dursunlar! (6.En’am: 91)
Kesinlikle Allâh irade ettiğini yapar (ilminden açığa çıkmasını irade ettiğini kudretiyle oluşturur; İlim – İrade – Kudret). (22.Hac: 14)
Yaptığından soru sorulmaz! (21.Enbiya: 23)
Beni gören, HAKK’ı görmüştür. (Hadis)
Rabbimi, genç bir delikanlı sûretinde gördüm!.. (Hadis)
Kim bu dünyada âmâ (hakikati göremeyen) ise o, gelecek sonsuz yaşamda da âmâdır (kördür)! (17.İsra’: 72)
Allâh dilediğini kendine seçer; kendine yönelenleri de hakikate erdirir! (42.Şûrâ: 13)
Hareket eden hiçbir canlı yoktur ki onun ‘Bi’nasiyesinde (alnında-beyninde var olarak/beyninden) tutmuş olmasın (Fâtır’ın beyni programlaması)… (11.Hûd: 56)
Rabbin dilediğini yaratır ve seçer! Onların ihtiyârı (seçim hakkı) yoktur! (28.Kasas: 68)
Ne hâl ile yaşarsanız, o hâl ile ölürsünüz; ve ne hâl üzere ölürseniz, o hâl üzere bâ’s olursunuz; ve o hâl üzere haşrolursunuz!.. (Hadis)
Allâh’ın ahlâkı ile, ahlâklanın!.. (Hadis)
Hakikat dünyada iken yaşanacak bir olaydır!.. Hakikati yaşamadan ölenler, ölüm sonrasında, bu yaşamı elde edemezler!.. Hakikate karşı “âmâ”lıkları sonsuza dek sürer!..
Ötendeki değil, karşındaki HAKK’ın fiilinden razı olmak, şirkten arınmaktır!.. Ya “Allâh kulu” olunduğunu fark edersin; ya da “tanrının kulu” olarak, geçer gidersin!
Şeriat ve tarikattan gaye; hakikate ermek, marifeti yaşayabilmektir!..
Tarikat, seni hakikate erdirip hakikati yaşatamıyorsa, “yol” vasfını yitirmiş demektir!.. Seni, senden arındırmayan tarikat, “tarikat” değil, “dernek”tir!..
NÛR, O’dur ki, seni, hakikate erdire; şartlanmalarından, değer yargılarından, duygularından arındırıp; “ALLÂH” gibi düşündüre, insan gibi değil!..
Korku atılmadıkça, vehmin terki mümkün değildir!.. VAHDET idrak edilmeden, vehimden kurtulunmaz!.. “Allâh”ı anlamadan vehmi atan firavun olur!.. Firavun, birimsel nefse dönük sorumsuz yaşayan kişidir!..
“Allâh”ı “nefs”inde bulanda, birimsel menfaatlere dönük istek ve arzular kalmaz!..
“Allâh ahlâkıyla ahlâklanmak”; birimsellik duygu ve değer yargılarından arınmak; Allâh gibi düşünüp, Allâh gibi değerlendirmektir!..
“Allâh”ta kendini yok etmek anlamını ifade eden “fenâfillâh” muhaldir!.. “Allâh” dışında ikinci bir varlık yoktur ki, o ikinci varlık, “yok” edilsin!..
Geçerli olan, O’nun varlığı dışında VARSAYDIĞIN BENLİĞİNİN, GERÇEKTE, hiçbir zaman VAR OLMADIĞINI ilim yollu kavramak; ve gereğini hissedip yaşamaktır!..
Şayet, sen “yok”san elbette ki karşındaki kişi de “yok”tur!.. Öyle ise, karşındaki gerçek “var” olanı fark edip, O’nu kabullenebilecek ve hazmedebilecek misin?.. Yoksa, karşındaki O’nu inkâr ederek mi geçip gideceksin bu dünyadan, “âmâ” olarak geçip giden nice ve niceleri gibi!..
Ortaya koyduğu tüm sayısız Esmâ terkipleriyle, her an, türlü isimler altında dilediğini, dilediği gibi yapmakta olan kim?.. Sen mi, O mu?.. Cevabın, O ise; tanrın, senden razı olsun!.. Sen isen, razı mısın yaptıklarından?.. Reva mı düşündüklerin, yaptıkların?..
TEK’in nazarıyla, TEK’ten “çok” a bakışı muhafaza edip,
sürekli olarak piramidin tepesinden aşağıya bakarak varlıkları seyretmek,
yakîn ehlinin hâlidir!..
Ya varsayım yollu, “çok” tan, “yok” a bakılır;
ya da TEK,
kendi Esmâ ve fiillerini seyreder!..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.