- 81 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kadının Toplumda Yeri
AKP kadınları korumaya yönelik önceki yıllarda yasal düzenlemeler yapmıştı. Eski eş veya eski sevgililerden.kadınlara yönelik cinayetlerin önlenmesi amaçlanmış olmalı. Fakat.hakkında.koruma kararı olan kadınlar yeterince
korunamamış olmalı ki.son.zamanlarda ilgili bakanlık hakkında tazminat davaları gündeme gelmeye başladı. Elbette "kadının adı yok" deyip işin içinden çıkılamaz.
Tarih boyunca değişik coğrafyalarda kadınkarın toplumdaki yerine bakalım. Câhiliye Devri anlayışına göre kadınlar akıllarıyla değil sadece duygularıyla hareket eden varlık olarak kabul edilirdi.
Bu hususa tarihsel olarak baktığımızda; Eski Yunan kültüründe kadın, şeytandan türeyen adi bir varlık olarak kabul edilmişti. Eski Çin kültüründe kadın insandan bile sayılmamış ve hatta isim bile verilecek değerde görülmemiştir. Bir ürüne verilen seri numarası gibi 1, 2, 3 diye rakamlarla adlandırılmıştı. Eski Roma kültüründe kadın, haysiyetten ve şahsiyetten uzak necis, pis bir yaratık olarak kabul edilmişti. Eski Hint kültürüne göre kadın bir musibetti. Vebadan, ölümden ve cehennemden bile daha kötüydü. 11’inci yüzyıla kadar İngiltere’de kocalar eşlerini bir meta gibi istedikleri bir bedel karşılığında verebiliyorlardı ve kadın murdar bir varlık olarak kabul edildiğinden, kutsal kitapları İncil’e dokunamıyordu. Ne vatandaşlık ve ne de mülkiyet hakları ve hürriyetler vardı. Eski Fransız kültüründe kadının insan olup olmadığı yüzyıllarca tartışılmış, sonunda kadının da insan olduğuna ve fakat onun erkekten daha alt bir tabakada olduğuna ve erkeğe hizmet etmek için yaratıldığına karar verilmişti. Kadınlar temyiz yeteneği olmayan çocuklar ve delilerle aynı kategoride görülüyordu. Bu durum Fransa’da son yüzyıllarca devam etmiştir.
Tahrif edilmiş Yahudi Hukukuna göre kadın, insanı aldatıp kötülüğe sevk ettiğinden melun bir varlıktı. Tahrif edilmiş Hristiyan Hukuku’nda kadın şeytanın kapısı, İblis’in silahı, fitnenin en büyük sebebi olarak kabul edilmişti."
(www.ilkha.com/roportaj/islam-in-kadina-verdigi-deger-ve-batili-dusuncenin-kadin-tasavvuru)
Bu dönemde -cahiliye- erkekler ailenin yöneticisi ve sorumlusu durumunda olup kadınlar ise erkeklerin gözetimi altında hayatlarını geçirmek mecburiyetinde idiler. İslam ile birlikte kadınlar, hak ve sorumluluk bakımından erkekle.eşit hale geldi.Kulluk, mükellefiyet, suç ve ceza hususunda kadın-erkek arasında tam bir eşitlik getirilmiştir.(Bildane Kurtaran)
Dünyada genel olarak dinlerin.kadına bakışı;.onu yücelten,değer veren bir konuma getirmekten ziyade ezen,horlayan ve haklarını kısıtlayan bir tablo ortaya koymuştur.
Şairler ise genelde kadınları.önemseyip.yüceltmişlerdir..Mesela.Nazım. Hikmet Ran’ın."Kadınlarımız"şiirii bu manada müthiştir:
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız
şimdi ayın altında
kağnıların ve hartuçların peşinde
harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi
aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde
ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
Ve ayın altında kağnılar
yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon`a doğru.
2 Aralık 2024
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.