- 206 Okunma
- 0 Yorum
- 6 Beğeni
İNFAZI GECİKEN SÖZCÜKLERİM...
Yitik bir mealde saklıyım yosun tutan sırların akıbetine ise sadece Huda iken vakıf.
Sözcükler yapışkan.
Azat edilesi bir ruh saklı seyyah bedenimde.
Renkler düşkün renkler koyu ve renkler…
Bağdaş kurmuş oturuyorum yalnızlığın kucağında sersemlemiş bir halde bir çıkış arıyorum.
Gözüm en tepede.
Gözüm yükseklerde lakin bildiğiniz gibi değil:
En tepeye ulaşmak ve orada sabitleşmek istiyorum çünkü sevginin de evrenin da hakkaniyetin de tek Hâkimi var ulaşmak istediğim o en tepede.
Meylettiğimsin özümden dökülen söze
Rağbet ederken insan baktığı kalp gözüne
Sökün eder bir bir dalgalar
Haresinde evrenin pul pul dökülen günahlar
Bakaya kalan bir şiirden hallice
Esaretinde değil emanetinde yaşamın
Bazen iksirli bir şerbet
Bazen izansız bir töhmet kovalayan peşi sıra
Rahmetin indinde neye yarar neye?
Yamalı
Yüreğin kabrinde vuku bulan ansızın
Tesellisi dünün
Tasası mı yalnızlığın…
Ah, kükreyen iç sesim
Endamlı bir maşuk adeta gaipten
Gelen sevgime coşkuma sunulan
Muhtıra kaderin izinde
Servetin gizinde
Mimlenmiş bir kere yürek hepten
Haiz olduğu o eksen
Konuşlu güne
Kovuşturduğu acıları dökerken ummanlara
Açık ara farkla
Hizaya gelen bir ruh ki
Sığamadığı bedene zuhur eden bir rabıta
Aşkın karekökü
Sözcüklerin güftesi
Gürül gürül akan bir nehir gibi
Delişmen dalgalarında mevsimin
Boyut atlarcasına
Boyunduruğunda kaderin
Alçaktan uçan kuşun dahi duasında saklı o teselli
Tecrit edildiği kadar yürek iklimi…
Sözcükler kasvetli.
Sınır dışı ediyorum.
Mevsimse köstekli saat gibi ve zaman durmuş.
Mekân da önemsiz sıfatlar da sunumunda hayatın köreldiği kadar insanlar dışlamışlar bir kere birbirlerini.
Nemli duvarlarda saklı fısıltılar ve ne yazık ki: duvarların da kulağı var.
Issızım.
Sızan acımla sızlayan kalemimle tokuşturuyorum imge dolu kadehleri.
Hüzne bandığım sandukam.
Sefil bir tanrı insanların içinde saklı o ego tavan yapmışken.
Nemsiz gözleri kâfirin.
Islak kaldırımlar.
Şehir yalnız şehir ıssız.
Bayramın külfeti midir ne, sokaklar bomboş.
Mevsim nazlı mevsim esiri olduğum yıldızların kuyruğuna yapraklar saçıyor.
Günahlarımız dökülüyor ve sırlar…
Sıvası dökülüyor duvarların ve inceliyor her biri.
İncelen insan incelenen de.
Anlamsızlık kovuşturuyor anlam içeren ne varsa ve kim kaldıysa dünden miras çoğu toprak olmuşken gidenlerin bir de gitmeyenler var bir o kadar tecrit edilmiş ve nüktedan duygular var soğuk su gibi insanın içini titreten ve üşüten.
Yalın bir anlamı olsa keşke hayatın hani bize öğretildiği gibi ve keşke her yer her sokak ve her duvar yankılansa sevginin izinde keşke teftiş etsek yeri göğü ve sığamadığımız kadar bedenimize…
Oysaki bedenine tek sığamayan benim hali hazırda ayaklarımı yerden kesen bir iman gücü ile baş başa inancın zirvesinde itikat ettiğim kadar huzurluyum yine de şükre vesile hangi duygum olursa olsun insanların görmezden geldiği…
İnfilak etti edecek zemin.
İnfazı gecikmiş olsa da sözcüklerimin…
Ve zamanım dolmadan yetişmeliyim yatıştırmalıyım içimde ağlayan çocuğu.
Cüssesi yok boyutsuzluğun bir cüppesi de yok.
Peyda olan hayaller eteklerime sarılan düşler bense semazen bir mevsim bellemişken hayatı kayıt açıyorum aralıksız her yeni güne her yeni umuda.
Dünden güne seken bir kör kurşun.
Günde saklı kordan heceler.
Yarına dair neyi bekliyorsam umudun tarhında yalnızlığımla dans ederken beni tek terk etmeyen Tanrı.
Ses istiyorum yine de.
Söz istiyorum yine de.
Allah rızası için yaşamak iken kıvancım Allah dostu insanların peşindeyim azınlıkta olsa da onlar.
Aşk, diyorum ve yanlış telaffuz ediliyor.
Şiir, diyorum burun kıvırıyorlar.
Sevgi, diyorum alay ediyorlar.
Oysaki ben insanlığın kitabını yazıyorum kendimi bildim bileli ve insan olmakla gurur duyarken bir ömür şimdi insanlığımdan utanıyorum:
Sevgiyi ektiğim ne kadar tarla arazi yürek varsa…
Biçtiğim ekinse Allah katında saklı.
İhanete uğradığımın ertesi erteliyorum yine hayatı ve sadece dokunmak istiyorum tepedeki buluta oysaki bilmezken ve de insanlar bilmezden gelirken:
Çünkü tepedeki bulut benim ve terk ettiğim bedenimle salındığım kadar Araf’ta saklı tuttuğum kadar da ümidimi…
Bahşedene şükürler olsun.
Şükürler olsun günüme.
Yitip gitse de ömrüm pes etmeyeceğim asla:
Bu dünyada gün yüzü görsem de görmesem de…
Kavisli bir yolda.
Yarı yolda bırakılmışken ve insanlardan hala ne umuyorsam…
Sözcüklerin kanaması durdu.
Yürek şimdilik sakin.
Yeni güne kucak açtığım erken saatlerinde günün iç sesimle sekiyorum dünden güne kurulan köprüdür hem adına umut denilen ve hidayetin eşiğinde kök saldığım bir o kadar köküme ve toprağıma bağlı iken nesli tükenmiş duygulardan ve insanlardan yana hakkaniyetin çağrısı ile hak ettiğim ne var ne yok yeter ki Hakkın yolunda iz süreyim varsın bağdaş kurduğum sıradan bir şiir sıradan bir hüzün addedilsin…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.