- 76 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
PİŞMANLIKLAR ÜZERİNE
PİŞMANLIKLAR ÜZERİNE
Seçtiklerimiz ve seçemediğimiz onca yol, yaptığımız veya yapmadığımız şeylerden ötürü hissettiğimiz onca kederli duygu...
Peşimizi bırakmayan anılar ve pişmanlıklar ordusu...
Herkes yanılabilirmiş oysa...
Hepimizin hayatta güç yetiremediği şeyler varmış meğer. Yanıldığımız/yanılgılara uğradığımız.
Kendi hikâyerimizde eksik kalan, yaşanması gereken ama o günün şartlarıyla mümkün olmayan onca yaşanmamışlık...
Sevmeyi kaçırdığımız anlar, sevilmeyi hak etmediğimizi düşündüğümüz dakikalar, saygı duymayı ve duyulamya ihtiyacımız olduğunu unuttğumuz zamanlar varmış.
Sorumlu olduğuğumuz insanlar. Sorumsuz davrandığımız durumlar, becillik yaptığımız anlar varmış...
Şimdi bakıyorum da geçmişime, o an için en doğru sandığım kararlar sonrasında, içimi eskisinden daha çok yakan, aslında hiç yaşanmaması gereken olaylar varmış...
Bir de şu varmış ki; aslında zamanında duyulduğunda ve doğru anlaşıldığında en azından beni tüm bunları düşünmeye iten, ordan bakıldığında hiç de sevimli görünmese de, oluş nedenini kavradığımızda bizi bir sonraki aşamaya güvenle taşıyan bir duygu varmış ki, o da yaşanmış olumsuz her bir duruma karşı pişmanlık duymakmış...
Bu nedenledir ki dünü kontrol edemediğim gibi, bugünki hikâyemi de elden çıkarmak istiyorum ben artık.
Eski benliğimin yasını tutmaktan vazgeçiyorum ve hikâyelerimdeki boşlukların yerine, daha iyi, daha ahlaki davranışlar koyarak tamamlamak istiyorum hayatımı.
Hüznün yerine, bundan sonraki tüm hikeyelerimi neşe ve gururla dolduracak anılar.
Çünkü artık biliyorum ki hayatıma karşı duyduğum pişmanlıklırıma saygı duyarsam, onu ancak olduğu gibi kabul edersem geçmişin haksız saldırılarından kurtarır, daha iyi, yaşanabilecek bir geleceğe yöneltebilirim.
Bunu ancak şimdi anlayabiliyorum...
Daha evvel kaçırdığım onca dalgayı yeniden yakalamak, eşiğinde durup da açamadığım bir çok kapıyı şimdi aralamak, insan ilişkilerinde daha özenli davranmak ve kendime duymuş olduğum sevgi ve öz saygıyı yeniden gözden geçirmek gibi.
Eğer tüm bu çerçeveden bakacak olursak, pişmanlık için; aslında vaktinde duyulduğunda, bizi kendimizin daha iyi bir versiyonuna ulaştırmaya ışık tutan, buna hassas bir nezaketle iten ve hatta bazen icbar eden ahlaki bir duygu ya da duygu yoğunluğu da diyebiliriz...
Tabi suçluluk duygusuyla karıştırılmadığı sürece...
Ve aslında pişmanlık, üzerine giydirilen onca sorumluluk ile bizi bir ahlak miyopluğundan çekip kurtaran ve yer yer kendimize baktığımızda hiçbir kusur göremeyen narsisist yanlarımızı bile tedavi eden bir duygu yoğunluğuymuş meğer...
Her birimizin peşini biz bıraksak bile bırakmayan bir geçmişi var elbet.
Ve o geçmişte iyi ya da kötü sürekli kovalayan ve dürten anılar...
Hiçbirimizin çocukluğu ve gençliği muhteşem sayılmayacak kadar aynı oranda hasarlıdır elbette.
Hatta daha ileri gidecek olursam bazen geçmişin iyisi, şimdinin kötüsüne, geçmişin kötüsü şimdinin iyisine bile tercih edilebiliyor/dönüşebiliyorken.
‘Geçmiş ölmemiştir, hatta geçmemiştir bile’ der Faulkner.
Eğer bu açıdan bakacak olursak, geçmiş için; aslında şimdinin katalitazörü olarak, yaşanmış kötü/ iyi anılardan destek alarak şimdinin baş ucunda duran, ona yön ve güç veren yaşanmışlılşar dizimi de denilebilirmiş.
Eğer biz onu sadece içinden öğreneceğimiz şeyleri alarak, olduğu yerde ve olduğu gibi bırakamayı öğrenebildiysek...
Üzerine yeni bir anlayış ile yeni bir gelecek inşa edebildiysek..
Yani sonuç olarak vardığım nokta şudur ki: Pişmanlık aslında hiç de korkulacak bir duygu durumu sayılmazmış. Ve eğer biz ondan bir şeyler öğrenmeye istekli ve kararlıysak.
En azından ben geçmişime ahlaki açıdan duyarlıyım ve yaşadıklarımın bana öğretmesine izin veriyorum artık!..
’Gelecek, en iyi geçmişinden öğrenebilenlerin ruhuna ışık tutarmış der’ Özlem SABA
Yalnız pişmanlık, eğer saplantılı bir şekilde, takıntılı bir duygu durumuna dönüşücek olursa ki bu bizi neyi kaybettiğimize dair sürekli bir düşünceye demirler ve işte orası bataklıktır.
Orada ne geleceğin ışığı vardır ne de geçmişin öğretmenliği.
Sadece ebedi bir huzursuzluk halinde elimizden kayıp gitmiş olan şeylerin yasını tuturur ve bu pişmanlık denilen, aslında sorumluluğu bir tek bizi müspet davranışlara itmek istemeye çalışmak olan o duyguya haksızlık etmiş oluruz ki, bu hakkı verilemeyen-abartılan ya da zamanında terk edilmeyen her bir duygu durumu için de geçerlidir...
Özlem SABA
02.12.2024 14:30