- 58 Okunma
- 1 Yorum
- 3 Beğeni
S'onun Başlangıcı
- Ben artık beynimle yaşayacağım!
(Gülerek başlayacağım bir konuşmayı gayet ciddi bitirecektim)
- İnsanoğlu zaten kalbiyle yaşamayı seçse dahi bu tercihi beyinle yapar. "Kalbimle yaşayacağım" diye bir seçenek sözle olmaz!
- Ama annemle sen..
- Sen bize bakma. Biz hiçbir zaman beynimizle yol yürümedik. Bizim kalbimiz terazinin diğer tarafına her ne olursa olsun ağır gelirdi. Biz bi taraf, sen bi taraf..
Benim kırbiryaşımdayken onaltı yaşımdaki kızıma verdiğim yanıt buydu. Onun içinin acıdığını gözlerimle görüyordum. Oysa o beni bu cevabı yerlebir edecek bir hikayeye dahil edecekti.
Bu sorgusuz sualsiz masama oturan genç kadın kızımın teyzesi. Şahsına münhasır olması sebebiyle kendisine pek fazla sokulmam. Benden on yaş küçük olmasına rağmen bana ismimle seslenmesine bile kızmıyorum. O kadar umursamıyorum.
- Napıyorsun İbrahim?
- Hiç.
- Bizim kız mı yine!
- Başka işin yok mu senin..
- Ne ara bu kadar duygusuz oldun sen?
- Duygusuz mu! Ben mi..
Beni zayıf noktamdan yakalamıştı. Oysa ben de hiç çekinmeden usta bıçak darbeleriyle onun yarasını deşmeyi bilecektim.
- Bu kız doğduğunda ablanı kaybettim ben! Öz evladım daha doğarken ölüm getirdi bana. Ben ablanın kırkından sonra ilk kez onu kucağıma aldım. Ben ablanın cellatıyla aynı evde yaşıyorum o günden beri.
Ayağa kalkarak arkamı dönüp bir iki adım atmıştım ki sert bir şekilde kolumdan tuttu. Ceketimin altından tırnaklarını hissediyordum. Bu umursamaz yaşayan kadını ilk kez bu kadar sinirlenmiş görüyordum.
- Kendine gel İbrahim! Yalnız senin eşin ölmedi. Ben can ablamı kaybettim. O benim en yakınımdı. Ayrıca o kızcağızın bunda hiçbir suçu yok. Yeter artık bu kin. İlk başlarda sana saygı duyuyordum, hatta sana acıyordum ama sen haddini çoktan aştın. Kızı da kendin gibi ruhsuz yetiştiriyorsun. Bugüne kadar onu senden defalarca alırdım ama ne var ki kız seni seviyor. Bunu hiç düşünmediğimi mi sanıyorsun..
Bir çırpıda kolumu çektim. Tırnaklarının acıdığına emindim ama sesini çıkarmadı.
- Şimdi al o zaman. Zaten beyniyle de yaşayacakmış artık.
- Ne saçmalıyorsun sen..
- Bu akşam eve gitmeyeceğim. Onu al, eşyalarını da toplayın ve bir daha ikiniz de karşıma çıkmayın!
O gece gerçekten de eve gitmedim. Yaz günüydü. Büyükçekmece Sahili’nde bir başıma oturup sabahlayacaktım. Ertesi gün de hiçbirşey olmamış gibi evime gidecektim. Belki böylesi daha güzel olurdu. Hem bu kadar çocuk bakıcılığı yeterdi. Biraz da teyzesi ilgilensin..
O gece beni hiç arayan soran olmadı. Eve gittiğimde eşyalar toplanmış ve kızım gitmişti. Hiçbir duygu hissetmedim diyemem belki ama artık tek kişilik yalnızlığıma geri dönmüştüm. İki kişilik yalnızlıktan iyidir diye düşündüm.
Tam bir ay geçti. İşte beni hayata geri döndüren telefonu o gün aldım. Apar topar hastaneye koştum. Bu ortada dönen saçı sakalı birbirine girmiş adam benim. Sonunda odayı buldum. Kızım boylu boyunca uzanmış baygın bir halde yatıyordu. Teyzesi başucunda ağlıyordu. Odadaki doktorun yakasına yapıştım.
- Nesi var?
- Siz kimsiniz?
- Babasıyım..
- Kızımızın kalbinde bir delik var. Acilen ameliyat olması lazım. Tabi masraflı da birşey.
- Para mühim değil..
- Tam bilemiyorum ama ortalama 2-3 milyon gider.
- Para mühim değil dedim!
Apar topar mahalleye koştum. Bizim emlakçı Nedim’in dükkanına girdim.
- Benim ev ne kadar eder?
- 4 milyonu var..
- Bana iki saat içinde 3 milyon hazırla evi satıyorum.
- İbrahim Ağabey n’oldu nedir bu acele..
Öğleden sonra saat 16:00 gibi parayı yatırdım. Kızım ameliyathaneye girmişti. Yaklaşık 3-4 saat olmasına rağmen hala ameliyattan çıkmamışlardı. Bir ben bir de teyzesi koridorda acziyet halinde bekliyorduk.
"Ona bir şey olursa.. sözümü tutmamış olurum" gibilerinden bir laf çıktı ağzımdan.. devamını getiremedim. Teyzesi benimle beraber yere çömeldi.
- Sus İbrahim. Ağlanılacak zaman değil. Dik durmamız lazım. Kötü düşünme..
Zehra’yla göz göze geldim. Uzun zamandan sonra İlk defa onunla aynı taraftaydım. O da bunu düşündüğümü hissetmiş gibi..
- Hatırlıyor musun, sen ablamla sizin nikahtan önce bir gün buluşmuştunuz da beni de sizin yanınıza göndermişlerdi. O zamanlar onaltı yaşımda falanım. Ablam seni sakalından sevmişti de ben de "hooooppp" demiştim.
İkimiz de ağlarken gülüyorduk.
- Biliyor musun ben bunu Ecrin’e anlattığımda ilk iş o gece uyurken seni sakalından sevmiş. Belki annesini hissetmek istemiştir. Kendine gel artık İbrahim. Bu yas bitsin artık. Sana yeniden eskisi gibi ol demiyorum ama en azından acını içinde yaşa. Bak eğer Ecrin bu ameliyat masasından kalkamazsa bir daha şansın olmayabilir. Bi işe artık bir "SON" ver!
Şükür ki kızım sağ salim ameliyattan çıktı ve on gün sonra s’onun başlangıcı o gün onu teyzesiyle birlikte alıp Büyükada’ya götürdüm.
Büyükada.. burası benim en mahrem yerim. Kısa bir yürüme mesafesinden sonra "nereye gidiyoruz" diyen kızıma sadece "annene" diyebildim.
Ücra bir köşede yeşilliklerin arasında denizi gören bir parktaki iki salıncağa ikisini de oturttuktan sonra onları sallamaya başladım. İkisi de küçük birer çocuğa dönüştüler. Kuş gibi çırpınıyorlardı. Zehra belli etmeden ağlıyordu.
Onyedi yıl önce..
- İbrahim bizi sallar mısın?
- Çocuk musun sen Aysel!
- Sen öyle güzel bakıyorsun ki.. bazen ben de bu soruyu kendime soruyorum.
İki ayrı salıncakta Aysel ve Zehra’yı sallamıştım o gün.
- Beni seviyor musun?
- Seni ölene kadar seveceğim Aysel!
- Ya ölümden sonra..
- Her son bir başlangıçtır.
- Yani..
- Tamam. Ölümden sonra da seveceğim.
- Söz mü?
- Söz..
Onyedi yıl önce Aysel’i salladığım salıncakta şimdi kızımı sallıyarak gecikmiş bir sözü gerçekleştiriyor olacaktım.
- Baba beni seviyor musun?
- Seni sonsuza kadar seveceğim Aysel..
Kızım artık onu da en az annesi kadar seveceğime emin olarak salıncaktan indi ve bana sarılarak kulağıma o en güzel sözleri fısıldadı.
- O zaman artık ben de sizin taraftayım!
YORUMLAR
...
Yazında da artikülasyon olur mu dedirtti bana okuduğum...Her vurgu, her tonlama, neredeyse tuşlara bası şiddetine dek hissettirdi okuduklarım.
Duygusu da aynen ulaştı hedefine...
Anca tebrik edilir, kaleminize sağlık.
Dengî Naz tarafından 2.12.2024 18:16:11 zamanında düzenlenmiştir.
bayduygusal
Teşekkür ederim.
Saygılar.