- 38 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TÜRKÇEDE KANKA VE KUZEN AYMAZLIĞI
TÜRKÇEDE KANKA VE KUZEN AYMAZLIĞI
Dil, insanlar arasındaki iletişimi sağlayan bir araçtır. Beden dilini bir tarafa bırakacak olursak insanoğlu kelimelerle iletişim kurar, duygu ve düşüncelerini gelecek nesillere bu şekilde aktarır. Her kelimenin değişik zaman ve mekânda ifade ettiği anlam farklılık arz edebilir. Yani bir kelime değişik cümlelerde farklı anlamlar ifade eder, ekler vasıtasıyla yeni kelimeler türetir, bu da o dilin zenginliğini gösterir.
Bir kelimeyi atıp yerine başka bir kelime koyarak dili geliştiremez, belki değiştirebilirsiniz. Ülkemizde son altmış yıldır yapılan da budur: Dili değiştirmeye çalışmak. Değiştirmeye değil de geliştirmeye çalışmış olsaydık belki çok daha güzel mesafeler kat etmiş olacaktık.
Bizim gençliğimizde özellikle Arapça ve Farsça kökenli fakat herkesin kolayca anladığı kelimeleri sırf yabancı kökenli, diye atıp yerine kimsenin duyup kullanmadığı yeni kelimeler dayatarak yapılan dil reformu ancak dil erozyonu haline dönüşebilirdi; o da oldu. Bu gün Türkçe bir dil erozyonunun tam ortasında yuvarlanıp gidiyor. Bunlara birkaç örnek…
Eskiden arkadaş, dost, kan kardeş, sırdaş gibi kelimeler vardı ve hepsi de farklı cümlelerde farklı anlamlar ifade ediyordu. Kişi sağlıklı bir iletişimle ne demek istediğini rahatça anlatıyor, dinleyen de ne söylendiğini doğru bir şekilde anlıyordu. Bütün bu kelimelerin yerine KANKA kelimesini koyduk… Diğerlerinin hiçbir anlamı kalmadı. Dolayısıyla arkadaşlığı, dostluğu, sırdaşlığı kaybettik. Arkamızı dönsek başımıza ne geleceğini bilememenin endişesini yaşamaya başladık.
Bir de eskiden ahretlik kavramı vardı. Daha çok bayanlar arasında oluşan dostluk ve arkadaşlık, sırdaşlık bağlarının ahirette de devam etmesinin arzulanmasıyla oluşan karşılıklı ahit… Onu hep kaybettik zaten. Bizim kuşağın dışında kimse hatırlamaz…
KUZEN: Kim çıkardıysa ve ne anlama geliyorsa… Bakınız biz kime kuzen diyoruz? Amca, teyze, dayı, halaoğlu ve kızlarına KUZEN diyoruz. Amcaoğlu/kızı, dayıoğlu/kızı, teyze oğlu/kızı, halaoğlu/kızı ifadelerini söylemek çok zor olsa gerek. Böylece tam sekiz kelime yerine bir kelimeyle işi hallediyoruz. Peki, kuzen deyince siz ne anlıyorsunuz? Yukarıda saydıklarımdan hangisi oluyor?
Son zamanlarda yenge ve eniştelerimizi de tedavülden kaldırmaya başladık. Onların yerine abi, abla diyoruz… Sırf bizden büyük diye abi, abla diyorsanız ona eyvallah. Bu kültürümüzün saygı ifadesi… Peki, ağabeyinizin, ablanızın, teyze ve halanızın eşleri sizin neyiniz oluyor? Onlarla saygı dışında bir bağınız yok mu? Yenge ve enişte bir akrabalık bağını ifade eder. Akrabalığa kabulünüzün de bir işaretidir. Gerisi kuru bir saygı ifadesi olarak kalır karşınızda…
Eee… Bizim bir de çok sosyetiklerimiz var. Onlar bir başka âlem. Onların çocukları anne, baba demezler. Abi abla yoktur onlarda… Amca, dayı, hala, teyze, yenge, enişteyi hiç aramayın zaten. Onlar herkese isimleriyle hitap ederler. Çünkü onlara göre çağdaşlığın bir göstergesidir.
Dil, zamanla gelişir, değişebilir. Başka dillerden kelime alabilir verebilir. Ne kadar güçlüyseniz o kadar kelime verirsiniz. Üç kıtada at oynatırken yeryüzüne yayılan Türkçe kelimelerin yerini bugün özellikle Batı kaynaklı kelimelerin yer alması ve bazılarının yıllarca Arapça ve Farsça kökenli kelimelerle savaşırken Batı kaynaklı kelimeleri görmezden gelmeleri de çok düşündürücüdür.
Bu kelimelerin kaybolması demek aynı zamanda bazı değerlerimizin de kaybolması demektir…
Kelimeler sadece kuru bir anlam ifade etmezler. Onların da ruhları vardır ve her kelime o milletin kültürünün ruhunu taşır. Yabancı kökenli kelimelere kendi ruhunuzdan üflemiş ve bu kelimelere kendi ruh halinizi konuşturabilmişseniz işte bu kelime de sizindir. Çünkü sizi ifade ediyordur. Kuru kuruya yabancı kökenli kelime düşmanlığı fayda vermez. Kültürümüzün ruhunu taşıyan ve gelecek nesillere aktaran pek çok kelime yerine ruhsuz, anlamsız uyduruk kelimeleri yerleştirmek; hem köksüzlük, kültürsüzlük ve ruhsuzluk demektir vesselam…
06.02.2021
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.