- 73 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KAHRAMANMARAŞ.
KAHRAMANMARAŞIN ÜNLÜ ŞAİR VE YAZARLARI
Her şehrin bir tılsımı olduğu söylenir. Bu tılsım şehrin ulu kişisi tarafından şehir kurulurken yapılır ve tılsım bozuluncaya kadar da şehrin yaşayacağına inanılırmış. Bu efsanevi inanışın arkasındaki temel saik, belki de şehrin fiziki mekanı ile ruhsal mekanının birbiriyle bağlantılı olduğu gerçeğidir. Öyle ki, bu soyut mekan kaybolduğunda,şehir taş, toprak ve kalabalıktan ibaret kalacaktır. Peki Maraş’ı taş,toprak ve kalabalıktan ibaret bir şehir olmaktan kurtaran bir tılsım var mıdır?
Bu soruya kesin ve net bir cevap vermek çok zor. Ancak şu bir gerçek ki, Maraş’ı sıradan bir şehir olmaktan kurtaran ve ona ayrıcalıklı bir konum bahşeden sırrı tılsımda ya da büyüde değil,şiirde aramak gerekir. Rasim Özdenören’e “Maraşlı mısınız?” diye sorulduğunda “ Evet, Maraşlıyım. İnsanın bir yerden olması ona övünç verirse bununla övünmek de isterim” demişti. Aynı duygu yansımasını başta Necip Fazıl olmak üzere, Nuri Pakdil, Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazıt, Ahmet Taşgetiren ve hatta aslen Maraşlı olmadığı halde kendini Maraşlı addeden Sezai Karakoç’un cümlelerinde de yakalamak mümkün. Bu duygu yansımasının temelinde Maraş’ın şiirli bir şehir olması yatar.
“Maraş’a ekleyebilecek hiçbir şerefim yok, fakat Maraşlı olmaktan gelen bir şeref taşıyorum. Bu şerefi içimde rasgele bir duygu değil, sistemli bir gurur halinde besledim.” diyen Necip Fazıl, Maraş’ı “harikalar vatanı” olarak tanımlar. Necip Fazıl için Maraş “çocukluk günlerinden beri, masalını dinlediği, bir rüya alemini yeryüzüne kabul ve tasdik ettirecek” şehirdir. Sezai Karakoç “Maraş, çocuk yüreğimin ateş aldığı yerdir.” der ve ekler: “Belki ondan önce rüya alemi gibi bir iç dünyanın sahibiydim. Derinliğe aday bir dünya. Bu Maraş’ta alev aldı.” Maraş şiirli bir şehirdir ama bu şiir sıradan, derinliksiz, kaba bir şiir değildir. Hakikati kurcalayan, hertürlü zulme, şiddete, sömürüye ve baskıya direnmenin anlamını arayan bir şiir. Bu yüzden Maraşlı her şair aynı zamanda bir aksiyon ve dava adamıdır. Dünyanın hali hazır kötü gidişatına karşı başlatılan bu şiirli mücadele, eli kalem tutan her Maraşlı için önemli bir yol haritası haline gelmiştir.
“Sanatla başladı yurdumuzda yabancılaşma,yine sanatla kalkacağız ayağa” diyen Nuri Pakdil, bu şiirli mücadelenin önde gelen isimlerinden biridir. Onun için Maraş, güzel insanların,yalnızlıkların, hüzünlerin, birlikteliklerin, dostlukların ve ayrılıkların nahif şehri olduğu gibi içinde hep bir “red” barındıran,kuşatmalara, işgallere, dayatmalara asla teslim olmayan gül yetiştiren zarif insanların da kentidir.
Halk şiirin büyük ustası Karacaoğlan, divan şiirinin ünlü temsilcilerinden; Sünbülzade Vehbi,tekke şiirinin en tanınmış ismi; Kuddusi, 19 yy. halk şiirinin ikikardeş ismi; Şirazi ve Şazi, modern Türk şiirinin hecedeki zirvesi;Necip Fazıl, İkinci Yeni’nin öncülerinden; Sezai Karakoç, Edebiyat’ın gür ve aykırı sesi; Nuri Pakdil, ünlü eleştirmen, dil bilimci ve denemeci; Nurullah Ataç, modern şiirin son gözdesi; Cahit Zarifoğlu,Türk hikayeciliğinin önde gelen isimlerinden; Rasim Özdenören, modern halk şiirinin temsilcisi; Abdurrahim Karakoç, İslami duyarlığını başyazarlığa taşıyan Ahmet Taşgetiren, kitapları ve konferanslarıyla tartışma programlarının vazgeçilmez ismi; Abdurrahman Dilipak, Sebebey şairi Erdem Bayazıt, Akif İnan, Bahattin Karakoç, Alaaddin Özdenören,Rüştü Şardağ, İsmail Kıllıoğlu, Hikmet Özdemir, Şeref Turhan, Osman Sarı, Vehbi Vakkasoğlu, Hayati Vasfi Taşyürek, Derdiçok, Aşık Mahzuni,Tahsin Yücel, Şevket Bulut, Şevket Yücel, Fatih Okumuş, Mevlana İdris Zengin, Ömer Aksay, Ömer Erinç, Atıf Bedir, Bejan Matur, Nedim AliZengin, Ali Karaçalı, Kamil Aydoğan, Necip Evlice, Mehmet Narlı, AliBüyükçapar, Mehmet Gemci, Bünyamin K ve adını sayamadığımız daha birçok şair ve yazarın Maraşlı olmasını tesadüfle değil, şehrin şiirli oluşuyla açıklamak gerekir. Şiir Maraş ve Maraşlı için vazgeçilmez bir alandır. Çünkü şiir hayatiyettir. Şiirini yitirmiş bir şehir, aslında şuurunu da yitirmiş demektir. Bu yüzden Maraş’ın kurtulmuşluğu ve kahramanlığı ile şiiri/şuuru arasında doğrudan ve sıkı bir bağ vardır.Adeta şehrin silüetinde soyut kuleler gibi yükselen şiirle ahitleşmiştir.