- 258 Okunma
- 5 Yorum
- 9 Beğeni
Panoptic seçilim
Dogmatik bilgiye riayet, sonsuz açılımlarla ilerleyen hakikati öteliyor olabilir mi
olabildiğince uzaklaşıp sorguladığımızda
bunu ifade edebilmek ne denli zor ise de ’topyekün yanılsama’ realitesine
tutunduğumuz sezilebilir
-cennetin (yasa)kapıları ardına kadar açık
olduğu halde, görevlisinden ’izin almadan’
içeri girmeyen ’Kafka’nın ihtiyarı’ gibi garip
bir durum, bahse konu yanılsama
idrak ettiklerimizin veya yaşamın obsidyen
keskinliği hangi anda acıtır ve neş’enin bir
şekilde bizi iyileştirme gücü nasıl oluyorda
bir yön ve yol bularak süregelir
bu gözlükten bakılınca
bilgi neye dair olursa olsun sorgulanmaya
ve yeniden yeniden değerlemeye tabi tutulur
ise gerçek amacına ulaşabilir mi
veya merak duygusu, anlamlandırma ve bir sonrasını oluşturan ’taklit, (sanat vs) eylemi nesnel alanı ve anladığımızı farz ettiğimiz
çıkarımları olabildiğince alkali bir düzeyde
yakalar mı
her an değişen hiç değişmiyor gibi görüldüğünde, kısıtlı zamanımıza rağmen yaratım coşkusu bazen de sancısı kaçınılmaz meyvelerini taliplisine nasıl ve neden sunar
ve orada öylece yeni bir boyut oluşturur
bilinen- bilinmeyen herşey değişime uğrarken
kusursuz bir düzenden kaos ve ondan
süzümlenmiş başkalıklar her biri yepyeni
birer mahlûk( yaratım) değil mi
dolayısı ile; dogmatik hiçbir yasa-töz( kelm) kendisini gerçekleyemez ve doğuramaz yalnızca oluşum düzlemini esneten ’bilgi’ erdemli bir yol izleyebilir
doğanın cevheri; şekiller arası elastik devinimle
mümkünler vaktini kurar ve çalıştırır
canlı addedilen veya bizim akıldışı zannettiklerimiz ’akleden’ sürecin birer parçası halindedir.
o halde
bir ânın içinde olup bitmiş her ne varsa bilmenin ve unutmanın hüznüyle ağır ve ağrılı bir çekimde
şahitlik ederek (taklit.üretmek.yaşamak) izleyebiliriz
bilginin kaynağını. biz’de
.
🌱📚
YORUMLAR
Bir kaç kez okudum bu yazıyı. Kompleksliği düşündürdü...
Buna rağmen bir şeyler söyleme ihtiyacı duydum; ama düşüncelerimi formüle etmekte zorlanacağımdan da eminim:
Düşündüm de; neden yaşadığımız şeyin gerçekliğin kendisi olduğuna inanırız? Gerçek o yaşanan mıdır; yosa yalnızca varoluşa dair bir perspektif midir?
Oysa hayatın kendisine dair pek çok algıdan, fikirden veya deneyimden böyle geçmekteyiz. Başka da bir yol yok.
Peki bu farklı bakış açıları veya deneyimler mutlak gerçekliğin kendisi midir, yoksa bizim olanlara ya da olacaklara dair subjektif imajımız mıdır aslında?
Aslında varoluş nasıl algıladığımız, diğer şeylerin yanı sıra, fiziksel duyularımızın yeteneklerine ve algıladıklarımızı yorumlama yeteneğimize de bağlı olduğu kanısındayım. Ve bu da, mutlak olarak yaşadıklarımıza, hatırladıklarımıza vs. bağlıdır. Örneğin: elime konan bir sinek için "gerçekliğin" kendisi veya fiziksel çevresi ikimiz için de neredeyse aynı olmasına rağmen; o, benim gözlerimle gördüğümden tamamen farklı bir şey görür. Bir başka örnek: bir mahkumla bir gardiyanın asla hapishane konusunda aynı fikirde olmayacakları şüphe götürmez bir algıdır mesela.
Yani sahip olduğumuz varoluş imajı, yaşadıklarımızın doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmakta vs vs.
Bu şu anlama gelir kanımca: gerçekliğin ne olduğuna dair yanılsamalarımız veya kavramlarımız aracılığı ile illüzyonlar oluştururuz kendimize. Bunların bir kısmını kolaylıkla kabullenirken, bir kısmını da öteleriz/sileriz.
Ancak ben bunu derken dahi, düşünce harmanında kendi eksenim üzerinde dönüp duruyorum şimdi...
Bu yazdıklarımın konuyla ilgisi olduğundan da pek emin değilim ya! :)
İyi bir konu ve inisiyatif, sevgili Nevin.
Kutlarım emeği,
Sevgi ve teşekkürümle.
Nevin subaşı
yanılsama ve hakikat çelişkisini güçlü kalem ufkunuzdan süzülenlerle ihya etmişsiniz
bu kıymet ne denli ölçülemez ise;
bir o kadar sevgimle ben de size teşekkür ediyorum, var olunuz🌿
İmanuel Kant " Saf Aklın Eleştirisi" eserinde ,
insanların aklını kullanabilme cesareti göstermesini telkin ederek ; özgürlüğün anahtarının yerini göstermiştir aslında .
Anahtar : Bilinçli irademizle harekete geçme
eylemidir , düşünme eylemidir, sorunsalı sorgulayarak keşfetme ve çözme becerisidir.
Kant'dan bu yana insanlar doğmatizmi bırakıp
özgürleşmenin yolundaki barikatları yıkmayı
kısmen başarmış olsalar da ; parçası olduğumuz ve hala anahtarı arayan bir bütün kırılmamış putlarıyla karşımızda .
Hareketli ve harekete geçiren değerli kalem,
Selamlar, sevgiler .
Nevin subaşı
İlk cümledeki soruya olumlu olumsuz kesin bir yargıyla bakmanın her iki halde de merak duygusunu köreltebileceğini düşünüyorum çünkü cevaplar ve nedenlere ait tez ve karşı tezlerin bizi yeni bir havuza itip orada güvenli kulaçlar atmamizdan sebep, merakın coşkun ırmağına kapılarak buradaki azgın akişa dair çabalayışı geciktirir gibi geliyor.
sonsuz ve sonlu tözde de bir panoptik seçilimden söz etmek mümkün. üstelik aynı tür üzre...
çok tuhaf insanın yaratım arzusunun aslında hep o "yalnız değilim" duygu ve hissiyatındaki dürtüsel arayışla beraber var olduğu hissine kapılıyorum çoğu kere.
aslında bu yazı, altında konuşmaktan çok düşünmek için diyebilir miyiz? zira öylesine daracık geldi ki birdenbire yorum kutusu.
bu arada dijital panoptikon seçilimleriyiz desem, hazır bunları bir dijital platformda paylaşıyorken. tuhaf değil mi. sonsuzdan sona ama nasıl bir sonuca geliriz bilmiyorum.
bu arada beynim bir pinpon topuna döndü. bunun için ve elbet paylaşım için teşekkürler.
Nevin subaşı
yani ; bir düşünceye bilgiye yahut esere mercek tutulduğunda ortaya çıkan etki
temelde o yapıtın aslıdır da denilebilir
yorum kutusuna sığmayan ve tetiklenen o şahane betimleme gücünüze bakılınca
sürdürülebilir alt başlıkların sizin kaleminizden de ne kadar mümkün olduğunu görebiliyorum
her pasajda özgün ve dolu
çok teşekkür ederim ben de
çok sevgilerimle 🌿