Hiçbir şey yoktan var olmaz, var olan bir şey de yok olmaz. Bu tabiatın kanunuymuş. Bizim zamanımızda okullarda bu ve bu gibi şeyler öğretilirdi.

Şimdi ise Havva ile Âdem diyorlar. Allah diyorlar, peygamber ve Kuran diyorlar. Yeni nesil böyle öğrensin böyle bilsin istiyorlar.

Mesela ateşe atılan bir odun yanar. Yanan odunun dumanı göğe çıkar. Dünya durdukça orada kalır veya yağmurla karla yere inip suya toprağa karışır. Yanma bitince külü kalır ve o da suya toprağa karışır.

Mesela canlı olan her şey bir gün ölür. Ağaç, ot, hayvan; hepsi toprağa suya karışır. İnsan da ölür ve gömülür. Ya da yakılır, külü suya atılır veya kavanozda saklanır.

Kimileri bilim diyor. İnsan denilen varlık zaman içinde maymundan evrimleşip bugünkü haline gelmiş. Evrim denilen şey gerçek elbet ama insanın maymundan türediği ne kadar gerçek? Diyelim ki öyle oldu. Diyelim ki insan nesli maymundan sonra oluştu. Peki ya maymun? O ne zaman ve nasıl oluştu?

Kimileri de din diyor. İki tane dünya varmış. Birinin adı Baki, birinin adı Fani. Allah her ikisinin de sahibi. Baki dünyadayken yarattığı Havva ile Adem’e bir sebepten ötürü ceza vermiş ve her ikisini de Fani dünyaya göndermiş; gidin orada yaşayın ve sınanın demiş. Avlanıp et, yolup ot yemişler, suyu dereden içmişler. Sonra çiftleşmişler, dünyaya çok çocuk getirmişler. Çocuklar büyüyünce evlenmiş, onlar da çiftleşip dünyaya çocuk getirmişler ve çok olmuşlar.

Fakat Allah, kardeşin kardeşle evlenip çiftleşmesini içine nasıl sindirmiş acaba? Kimilerine göre ne yapsın, başka çare mi varmış! Hani Havva her seferinde ikiz doğurmuş, bir ikizin erkeği diğer ikizin dişisiyle eşlemiş. Hurafe!

Oysa yüce Allah, Havva ile Adem’i gönderirken bir de Hacer ile Azem yaratıp iki çift birden gönderebilirdi pek ala. Demek ki bunu akıl edememiş. Edememiş mi? Öyle mi acaba?

Bu dünyada ömrünü tamamlayan insan ölünce tekrar öbür dünyaya gidiyormuş. Mesela yeni doğan bir insan bu dünyanın hacmine yeni bir şey katmaz mı? Ölüp öteye giden de dünyanın kütlesinden bir şeyler almaz mı?

Mesela öyle bir terazi olsa ve dünya zaman zaman tartılsa ağırlığının sürekli değişmiş olduğu görülür. Mesela öyle bir metre olsa ve dünyanın çapı zaman zaman ölçülmüş olsa onun ölçüleri de değişmiş olur. Olmaz mı?

Oysa bilim diyen birileri de dünya var olduğundan beri aynıdır diyor. Ne bir gram eksik ne bir gram fazla. Bir ritim tutturmuş hem kendi hem de güneş etrafında dönüp durmaktadır ve oradaki yaşam denilen şey de bu yüzden vardır. Aksi taktirde hacmi ve ağırlığı değişen, dolayısı ile dengesizleşen bu koca küre uzay denilen sonsuz boşluğa düşmeden nasıl aynı şekilde kalır?

Bakan sıfatlı o tekinsiz adam bütün bunları bilmiyor mu? Bilmiyor desek, bu bir kere ayıp! Biliyor da işine öyle geliyor desek, bir değil iki kere ayıp!

Kasım Sonları/2024/Koruköy