Hırsız Ne Çalar?
Mehmet Bey şöminenin önündeki koltukta yorgun bedenini dinlendiriyordu. Bunu yapmaya pek vakti olmazdı ama sonunda üzerinde çalıştığı teoremin denklemini de kurmuştu.
Ne bulmuştu?
Kendi adını taşıyacak akışkanlar mekaniği ve aerodinamiğin temel direği haline gelecek olan ilkeyi dünyaya açıklayacaktı.
Denklem, bir akım çizgisi boyunca hareket eden bir akışkanın basıncı, hızı ve yüksekliği arasındaki ilişkiyi sentezleyen bir formül olan prensibinin matematiksel düzenlemesiydi. Sürekli, sıkıştırılamaz bir akışta enerjinin korunumun dan türeyen bu denklem, akışkanlar mekaniğinin temel taşlarından biri olacaktı.
Kısaca, eğer bir akışkanın hızı artarsa basıncı azalır.
Teoremin pratik uygulamalarına bir örnek; Uçak kanatlarının tasarımı büyük ölçüde bu prensibe dayanır. Kanadın şekli havanın hızını ve dolayısıyla basıncı değiştirerek uçuş için gereken kaldırma kuvvetini oluşturur.
İki gün sonra;
Mehmet bey, ayakta günlük gazeteleri okurken, Türk bilim insanı Batu Bayrak’ın bulduğu teoremi keşfedin yazıyordu. Onu Dünyanın en prestijli ödülü nobele uzanmasını sağlayacak haberin detayını okuyunca da, koltuğa yığılıp kalmıştı. Çalmış, hem de oğlum! diyebildi.
Sedef hanım eşinin yığıldığını görünce, felç geçirebileceğini düşünerek bir kova suyu Mehmet beyin başından aşağı boşalttı. Mehmet bey kendine geldiğinde, yine aynı sözü tekrarlıyordu. ÇALMIŞ evet ÇALMIŞ.
Sedef Hanım, eşinin ne okuyup da bu kadar etkilendiğini anlamaya çalışarak yerdeki yarı ıslak gazete haberine göz attı, konuyu anlamıştı. Kendine gelen Mehmet beyle konuşmaya başladı;
-Evet bu konudan haberim var. Batu ile aran iyi olmadığından demek ki sana bahsetmedi. Baba olarak sana tebrik etmek düşer.
-Kesin eminim ki, bu eve geldiğinde çalışma ofisime girmiş ve çalışmalarımı kopyalamış. Darmadağınım, nasıl toparlarım Allah’ım kendimi? İçeriden vuruldum.
-Sen bulduysan, elini çabuk tutup patent hakkını almalıydın. Senden çaldığını zannetmiyorum. Oğlumuzda üniversitede başarılı matematikçi, gördüğün gibi eş zamanlı senin bulduğun denklemi o da bulmuş. Lütfen senden ricam başarısını gölgeleme.
-Bu kadar basitti yani, oğlun sıradan bir akademisyen, ben kimim o kimdi? Bir daha bu eve o hırsız, adımını dahi atmasın, onu artık görmek istemiyorum dedi.
Doğruydu ve Profesör Mehmet bey haklıydı. Batu Bayrak babasının çalışmalarını çalmıştı. Babası evde yokken annesini ziyarete geldiğinde, babasının çalışma odasında vakit geçirmesine annesi de göz yummuş ve suça ortak olmuştu. Elbirliğiyle anne ile evladın geçmişin izlerinden kaynaklı intikam alma resitali de denilebilirdi. Sonuçta büyük bir intikamdı ve ellerine ne geçmişti? İkisinin de içlerinden artık buz gibi nehirler akıyordu.
Emek hırsızlığı, bir kişinin başkasının emeğini çalmak veya sahip olmadığı bir şeyi kendisininmiş gibi göstermek anlamına gelir. Tam da bu hikayeye uygundu.
O günden sonra yetmiş yaşındaki matematik profesörü Mehmet bey üniversiteyi de bırakmış, hayata küsmüş bir şekilde tüm gününü şöminenin başında geçiriyordu. Sedef hanım, içindeki vicdan kırıntılarını da susturmak adına şöminenin başına geldi ve bitmek üzere olan son romanına ait bir yığın kağıdı şömineye attı ve konuşmaya başladı:
-Evet, şairin birinden duymuştum, artık her şey çalınıyormuş, şiir, roman, senaryolar… ne anlamı var ki yazmanın emek hırsızları varken. Zaten romanımda benim gibi eskiyen şeylerden bahsediyordu. Ağır kelime koleksiyonundan ibaretti. Yaktım işte kimseye çalma fırsatı vermeden.
Mehmet bey, eşinin günah çıkarma seansına anlam veremedi. Olan olmuş, bu gösteriyi de yersiz bulmuştu. Yine sessizdi ve bir süre sonra yaşadığı evden de ayrıldı.
…………………………………………………………………………………………………………………………………………
Açıklama: Evet yukarıdaki denklem Bernoulli Denklemi. Bernoulli ailesi bilime hizmet etmiş ünlü matemetik ve fizikçilerden oluşan tarih sahnesinden geçen geniş bir ailedir. Zaman zaman birbirlerini teoremlerini çalmakla suçlamışlar.
Aynı zamanda sitedeki şairlerinde emek hırsızlarına karşı tepkisi nedeniyle esinlenerek yazılan bir yazı oldu.
Lütfen emeğe saygı duyalım, çalmayalım.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.