- 230 Okunma
- 15 Yorum
- 5 Beğeni
İLMİYE ÇIĞ
Adı ve soyadıyla mütenasip bir bilim insanını kaybetmenin derin üzüntüsünü başta yakınları ve Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere tüm dünya ile paylaşıyor başsağlığı diliyorum. Bir destanın adıdır İlmiye Çığ, bilim tarihine yön veren ordünaryüs proföser olma imkanını yaptığı çalışmalarla açtığı geniş ufuklarla tırmalaya tırmalaya kazanmış bir Cumhuriyet kadını… Kaç millete nasip olur bir yüzyılda bu kadar çok ordünaryüs yetiştirmek ve bilime yön vermek… Rönesanstan bu yana hiç bir millete nasip olmamıştır. İlmiye Çığı ebedi istirahatgâhına uğurlamanın derin üzüntüsünü paylaşırken Allahtan rahmet yakınlarına ve bizlere sabır diliyorum.
YORUMLAR
Bu yazı bir taziye mesajıdır, akademik bir tartışma değil okuduğunu anlamayan insanlar eblekliklerini başka yerde gidersinler.
Kavramsal Empati Yılmaz S
Yaşamı yoklukla şekilli aydın bir Türk kadını. Atasına olan sonsuz duygusu ve yaşamını Sümerlere adayan bir isim. Yıkık ,dökük bir harabe İmparatorluktan devasal eser yaratan ATATÜRK Türkiye'sinin eşsiz bir eseri. Ona yapılan onca şey ki, 1945-46 itibaren kontrolü batıda olan bir ülkede taşlanacak ,tarumar edilerek ,etkisiz ,saygınsız edilmesi gerekli onlar açısından sayısız isimden biri. En son 10 Kasım günü Atanın huzuruna gözyaşlarıyla çıktığında nasıl ağladığımı bilmem. Sosyal medya ne varsa batı işgal ürünü sayısız kalemşörle çevrili. İnsanların zihni dağılmış. O Oktay hocaya dahi neler söylenildi. Ama o söyleyen batı hayranı ,sahte çağdaş takım gün gelecek yine esas köklerine dönecek. Yoksa başka gidecek bir yerleri asla yok. Huzurla uyu ülkemin son Atatürk Türkiye'sinin çağdaş insanı, bir çınar. Ruhu şad olsun...
Atilla Bey;
Bizim yorumlarımıza karşılık olarak 'Farkındaysanız oktay sinanoğlunada böyle bir ünvan verilmemiş. 'diye açıklama yapmışsınız . Bu bilgide hatalı ve tamamen yalandan ibarettir. Hâlâ insanları yanıltmaya çalışıyorsunuz. Çünkü hiç araştırmadan yazmayı tercih ediyorsunuz. Bir yazının olmazsa olmazı doğru bilgidir. İlmiye Çığ'ın manevi mirasına yazınızla saygısızlık yaptığınız gibi aynı saygısızlığı en büyük bilim insanlarımızdan olan Profesör Doktor Oktay Sinanoğlu'na da yapıyorsunuz.
Oktay Sinanoğlu, 1957'de Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nü sekiz ayda bitirerek yüksek kimya mühendisi oldu. "Alfred Sloan" ödülünü aldı. 1959'da Kaliforniya Üniversitesi Berkeley'de kuramsal kimya doktorasını tamamladı. 1960'ta Yale Üniversitesi'nde öğretim üyesi (asistan profesör) oldu. Oktay Sinanoğlu, 1960-1961 yıllarında atom ve moleküllerin çok-elektronlu kuramı ile "Doçent" oldu. 1963'te 50 yıldır çözülemeyen bir matematik kuramını bilim dünyasına kazandıran Oktay Sinanoğlu, 28 yaşında "profesör" unvanını aldı. 20. yüzyılda Yale Üniversitesi'nde bu ünvanı kazanan en genç öğretim üyesidir.
Ayrıca, kendisini onurlandırmak için 1975 yılında özel kanunla Oktay Sinanoğlu'na ilk ve tek Türkiye Cumhuriyeti Profesörü ünvanı verilmiştir.
Bu bilgilere oysa çok basit bir araştırma ile ulaşabilirdiniz.
Aşağıda yorum bırakan arkadaşlar haklı. Sizin bu yanlış bilgilerden dolayı özür dilemeniz gerekir.
Atatürk; 'Birbirimize daima gerçeği söyleyeceğiz. İsterse bu gerçek iyi veya kötü olsun, felaket veya mutluluk getirsin, fakat illa gerçeği söyleyeceğiz.' der.
Mustafa Kemal Atatürk - 11 Ekim 1925
Saygılarımla.
Kavramsal Empati Yılmaz S
Farkındaysanız oktay sinanoğlunada böyle bir ünvan verilmemiş. Yani bu ülkede, başka hiç bir insanın yapamadığı şeyleri yapan insanlara, o ödüller sevenleri tarafından veriliyor. Yani tarihin bir yerinde başını örterek yaptığın fahişeliğin karşına çıkmış olması kimsenin suçu değil. Meşrep meselesi…
İlmiye Çığ’ı arkadaşların yorumlarını okuyarak bilgi sahip oldum. Bir kişiyi kim olursa olsun olduğundan başka yöne çekerek onu daha saygın birisi diyerek övmenin kimseye faydası olmaz.
Umarım bu hususta bilgi sahibi arkadaşları yorumlarına değer vererek yaptığınız yanlışı düzeltmeye ve özür dilemeye davet ediyorum.
Böyle yaparsanız emin olun değeriniz düşmez , daha güzel olur
Kavramsal Empati Yılmaz S
Beyefendi! Önce bir defa YANLIŞ ve SON DERECE HATALI bir beyanda bulunuyorsunuz! Bunun telafisi sadece bu yazıyı yayından kaldırmakla olmaz, aynı adla YANLIŞ BİLGİ VERDİĞİM İÇİN ÖZÜR DİLERİM; DOĞRUSU DA ŞUDUR! diye paylaşmakla olur! Biz ilim ne demek, bilim ne demek, bilim insanı ne demek biliriz hamdolsun.
İlmiye ÇIĞ hanım bu fani alemde Allah'ın verdiği ömrü 110 yıl yaşamıştır, Allah ameliyle muamele eder.. o kadar!
Akademik bir kariyeri YOKTUR! Sıradan bir kütüphane, müze memuruydu, orada Sümer tabletlerini okumayı öğrendiğini söylerdi.. fakat onu bu kadar ÖNEMLİ GİBİ gösteren özelliği bu değildir! O, bu işini İSTİSMAR EDEREK "Başörtüsü Sümerlerden gelen bir kültür, İslamla alakası yok!" gibi SAÇMA SAPAN ve deTARİHİ GERÇEKLERE TERS bir açıklama yaparak, sözümona İslâm karşıtlığından beslenen bazı yayıncılara malzeme üretmiş ve bu alanda parlatılmıştır!
Bu koca evrenin sahibi Allah, yarattığı her şeyi ve her insanı bir amaç için yaratmıştır, insana da "AMACA UYGUN YAŞAYIP YAŞAMADIĞININ HESABINI" soracaktır.
Böyle asılsız ve YANILTICI bilgi vermek kimseye bir şey katmaz ve kazandırmaz! Lütfen bu sayfanın okuyucularından özür dileyiniz!
Ülkemiz milletimiz için böyle değerli Cumhuriyet kadını bir hazineyi kaybetmenin üzüntüsünü iliklerinde hissedenlerdenim. Çünkü böyle bir değerin bir yenisinin artık bu ortamda yerine koyamama riski de göz önüne alındığında insanın canı daha da çok sıkılıyor. Rabbim çok çok kıymetli o değere merhametiyle muamele etsin mağfiret etsin, ruhu şad mekanı cennet olur inşallah. Anlamlı ve güzel bir paylaşımdı, kaleminiz daim ilhamınız bol olsun, saygılarımla.
Hiçbir araştırma yapmadan uyduruktan bir yazı kaleme almışsınız. Azıcık araştırma yapsanız "ordünaryüs proföser olma imkanını yaptığı çalışmalarla açtığı geniş ufuklarla tırmalaya tırmalaya kazanmış bir Cumhuriyet kadını" diye yazmazdınız.
Aşağıdaki cümleler bizzat hem de kelimesi kelimesine İlmiye Çığ'ın ağzından:
“Sümerelog olmadığınız, profesörlük unvanınızın olmadığı belirtiliyor?” sorusuna, “Ben Sümer dilinin etimolojisi üzerinde çalıştım. Ben PROFESÖR değilim. Bana zorla bu unvanı takıyorlar. Ben profesör olduğumu iddia etmiyorum. Ben müzede uzman olarak çalıştım. Sümeroloji alanında araştırma ve incelemelerim oldu” dedi. “İstanbul Üniversitesi’nden doktora aldığınız söyleniyor. Doktora tezinizin konusu nedir?” sorusuna ise, “Benim DOKTORA TEZİM YOK. Bana şeref doktorası verdiler. Hakkımda daha kim bilir neler söylerler. Ben hayatımı yaşıyorum” diye konuştu.
Maşallah sallamanın da bir sınırı olur. Doktorası olmayan kişiyi Ordinaryüs Profesör yaptınız. Herhangi bir kaynaktan bu kişinin hayatını okusaydınız böyle bir şey yazmazdınız. Aşağıda size Türk Ordinaryüs Profesörlerin listesini verdim.
Abdülhak Kemal Yörük – Hukukçu Ahmet S. Çakmak – İnşaat Mühendisliği Ahmet Esat Arsebük – Hukuk Ahmet Ziyaeddin Akçasu – Nükleer Mühendisliği Ali Fuat Başgil – Hukukçu Ali Muzaffer Göker – Tarih ve Siyaset Bilimi Arif Müfid Mansel – Arkeolog Ali Tanoğlu – Coğrafya Aydın Sayılı – Bilim tarihçisi Mehmet Aziz – Tıp Mehmet Cavit Baysun – Tarihçi Hulusi Behçet – Tıp Besim Darkot – Coğrafya Cahit Arf – Matematik Cevdet Kerim İncedayı – Tıp Ebül’ula Mardin – Hukukçu Ekrem Behçet Tezel – Tıp Ekrem Şerif Egeli – Tıp Ernst Eduard Hirsch – Hukukçu Fahrettin Kerim Gökay – Tıp Fazıl Erdoğan – Makine ve Malzeme Mühendisliği Galip Ulsoy – Makine Mühendisliği Hasan Vasfi Sevig – Hukukçu Alfred Heilbronn -Botanik – Tıp Emin Onat – Mimar Hıfzı Veldet Velidedeoğlu – Hukukçu Hilmi İleri – Makina Mühendisiliği Hilmi Ziya Ülken – Felsefe- Sosyoloji Hüseyin Şükrü Baban – İktisat İhsan Şükrü Aksel – Tıp – Psikyatri Halil İnalcık – Tarih İsmail Hakkı Uzunçarşılı – Tarih İsmail Hikmet Ertaylan – Edebiyat-Tarih Kazım İsmail Gürkan – Tıp Kerim Erim – Matematik Mazhar Şevket İpşiroğlu – Sanat Tarihi Mazhar Osman Usman – Ruh ve Sinir hastalıkları Mehmet Fuad Köprülü – Tarih Muhiddin Erel – Tıp Muzaffer Esat Güçhan – Tıp Naci Bengisu – Tıp Naşit Erez – Jinekoloji Neşet Ömer İrdelp – Tıp Nihat Berker – Fizik- İstatistiksel mekanik Osman Tevfik Taylan – Mühendislik Ömer Lütfi Barkan – İktisat ve Hukuk tarihçisi Ratip Berker – Uygulamalı bilimler- Makine Mühendisliği Reha Oğuz Türkkan – Hukukçu ve Tarihçi Reşat Kaynar – Hukukçu ve Felefeci Reşit Rahmeti Arat – Dilbilimci Sadri Maksudi Arsal – Hukukçu Malik Sayar – Jeolog Sedat Alp – Tarihçi – Hititolog Sıddık Sami Onar – Hukukçu Sulhi Dönmezer Şevket Aziz Kansu – Tıp Tevfik Remzi Kazancıgil – Tıp Zeki Velidi Togan – Tarih Zeki Zeren – Tıp