ÇİÇEK DEĞİRMENİ
Yazarın Söylediği.
Roman, Karadeniz’in iç kesimlerinde yaşayan, beş çocuklu bir öğretmen ailesinin sıradan yaşamını konu alıyor. Hikaye, çocuklardan Erdal’ın eğitim için Ankara’ya gönderilmesiyle ete kemiğe bürünüp yolunu buluyor.
Çiçek Değirmeni’ni yaklaşık 12 yıllık bir süreç içinde tamamladım. Başlangıçta biyografik bir roman yazmak arzusundaydım, bu mümkün olmayınca bir "dönem romanı" olarak çıkarmayı hedefledim.
Benim için zorlu bir yolculuktu. Herkesin bildiği, üzerine sayısız yazı yazılmış, makale kaleme alınmış; film ve belgesellere konu olmuş, gazete manşetlerine çıkmış, hatta polis kayıtlarına ve mahkeme tutanaklarına geçmiş bir konuyu, gerçek olaylardan yola çıkarak kronolojik bir yaklaşımla kurgulamak kolay değildi. Bazen umudumu yitirdim bazen şevke geldim. Ne yazılsa az, yine de ne yazılsa fazla olabiliyordu.
17 yıllık kısa bir yaşam öyküsünün izleğinde yazdığım bu roman, konunun bilinirliği açısından riskler taşıyordu ve halen de taşımakta.
Roman, ülkenin siyasal çalkantılarla sarsıldığı bir döneme rastlıyor. Erdal’ın siyasal gençlik hareketinde yer alması ve idamına kadar uzanan 12 Eylül süreci, bu sürecin zorluğu ve çaresizliği yarım asır öteyi etkileyebiliyor.
Önümde iki yol vardı: Bilinenleri tekrarlamak veya bilinmeyenler üzerinde kafa yormak. İkinci yolu seçtim.
Erdal hakkında iki şey hep flu kalmıştır. İşe buradan başlamanın daha doğru olacağına karar verdim. Çünkü Erdal’ın ailesi ve kök saldığı, hayat bulduğu coğrafya çoğu zaman gölgede kalmış; siyasi kimliği ve dramatik biçimde sonlanan yaşamı ön planda olmuştur.
Bana göre, 17 yıllık bu kısa yaşam zaten eksiktir. O halde, insanı insan yapan tüm yönleri kavramak ve ortaya koymak gerekmez mi?
Çiçek Değirmeni, bu yüzden var...
#ÇiçekDeğirmeni
YORUMLAR
Erdal Eren’in yaşı tam teşhis edilmedi. “Sanığın dış görünümü ve tahsil durumu” gerekçeleri ileri sürülerek yaş tespiti talebi reddedildi.
Olay yerinde bulunan birinin üzerinde kan ve kemik parçalarının olduğu iki adet mermi çekirdeği mevcuttu. Silahların balistik incelenmesi yapılmadı.
Ölen Er Zekeriya Önge, yakın mesafeden aşağıdan yukarı doğru giden bir kurşunla sırtından vurularak öldürülmüştü. Erdal ise ondan en az 10 metre uzaklıkta ve 2 metre yüksekteki kalasların üzerinden ateş etmişti.
Otopsi tutanağında kurşun giriş deliğinin çapının 11 mm. olduğu belirtilmekteydi. Erdal’ın tabancasındaki 7.65 mm çaplı merminin vücutta bu genişlikte bir giriş deliği meydana getirmesi olanaksızdı. 11 mm’lik kurşun deliğinin askerlerin kullandığı 11.43 mm’lik Tomson mermileriyle meydana gelmiş olabileceği iddiaları hiç araştırılmadı.
Olaylara katıldığı iddiasıyla gözaltına alınan, aralarında erin ölümünü görenlerin de bulunduğu 22 kişiden hiçbirisi tanık olarak dinlenmedi.
Avukatı Nihat Tokay, Jüli d. Tek yaraflı okuma yapmışsınız
Zekeriya Önge (23 Nisan 1960, Çamoluk, Giresun.
Erdal Eren tarafından arkadan ates edilerek öldürüldüğünde 19 yaşında genç bir askerdi.
... atılan kurşunla öldürülen inzibat eri Zekeriya Önge'nin ana ve babası da gözyaşları içinde, bağırlarına taş basıyor... Akıtılan kanı, bir başkasının kanı ile temizlemeye olanak yoktur; hele akıtılan kan yoksul bir inzibat erinin kanıysa..."[4] 7 Şubat Uğur Mumcu
"Daha önce de Ankara'da bir inzibat erimiz şehit edildi...
Bütün bunlar, terörizmin yeni bir aşamada olduğunu kanıtlayıcı örneklerdir.
Bu saldırı ve cinayetler, devrimcilik, solculuk, ilericilik gibi etiketler altında yapılıyorsa, bunları en ağır biçimde kınamak ilerici basın olarak bizim görevimizdir. Yoksul bekçilere, inzibat erlerine, devlet polisine, jandarmasına kurşun sıkmak, alçakça işlenmiş cinayetlerdir hem de ayrıca bu tür eylemler, devrimciliğe, solculuğa, sosyalistliğe ihanettir."[5] 11 Şubat. Uğur Mumcu
Kazananı olmayan bir dönem. Dilerim Zekeriya'yı da yazarsınız. Tarafgirlik varsa şimdi ne söylense anlamsız.
Jüli d. tarafından 18.11.2024 01:55:49 zamanında düzenlenmiştir.